Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun~Sezen Aksu
1 yıl sonra...
Hayat ne garipti. Hayal dahi edemediğim şeyler içinde bulmuştum kendimi. Üzülmüş ağlamış kahrolmuş fakat arada mutlu olmayı ihmal etmemiştim. Dertten ölmek yerine onlarla yaşamayı öğrenmiştim zor da olsa.
Tam bir yıl geçmişti. Bugün Ali ile evlilik yıl dönümümüzdü. Ali'ye göre arkadaşlık yıl dönümü.
Evet biz çok yakın iki arkadaş olmuştuk. Geldiğimiz bu ülkede birbirimize tutunmuş derdimizi paylaşmıştık. Ben okuluma devam ediyordum. Ali ise ortağı ile şirket işlerini yürütüyordu. Huzurlu bir hayatımız vardı aslında.
Birlikte film izler gezerdik. Bazen kavga ederdik ama Ali sonunda gelip gönlümü alırdı. O kadar tatlı bakardı ki kıyamazdım affederdim. Hasta olurdu arada başında beklerdim sabaha kadar. Bir şey olacak diye ödüm kopar gözüme uyku girmezdi. Hasta ve uykulu bir şekilde kısık gözlerini açar ben alnına bez koyarken beni izlerdi. Yüzünde o tuhaf ifade uyuyana kadar kalırdı öylece. Ben hasta olunca o da bana bakardı. Annemin babamın ilgilenmediği kadar ilgilenirdi benimle. Bu yüzden ona daha da bağlanmıştım artık onsuz yapamayacak gibi hissederdim. 2 yıl sonra ayrılacak olmamız oldukça ironikti böyle bir durumda. O benim zaten her şeyimken artık onsuz tamamen hiç olacakmış gibi bağlanmak benim en büyük acımdı. Arada ayrılacağımızı düşünüp üzülsemde anın tadını çıkarmayı öğrenmiştim. Kendimi akışına bırakmıştım.
Çalan kapıyla düşüncelerden sıyrılıp kapıyı açtım. Gelmişti. Yüzümde kendiliğinden oluşan gülümseme ile baktım ona. Biraz yorulmuş gibiydi. Saçları dağılmış yüzü solmuştu. Zorda olsa gülümseyip içeri girdi. Onu bu kadar yoran şeyin ne olduğunu merak ettim. Iste yorulsa da bu kadar olmazdı.
Odasına geçmişti direk. Bende kendi odama geçip üzerimi değiştirdim. Pijamalarla daha çok rahat ettiğim için genelde böyle takılırdım. Başımı örtme gereği duymuyordum bir süredir. Sonuçta o benim nikahlı kocamdı. Ayrıldıktan sonra da bir daha yollarımız kesişmeyecekti.
Duş alan Ali benim peşime salona geldi. Biraz olsun yorgunluğu geçmiş gibiydi.
Dayanamayıp sordum.
"Iyi misin biraz yorulmuş gibisin."
Gülümsedi sakince.
"Merak etme iyiyim. Sana bir haberim var aslında."
Heyecanla diyeceği şeyi bekledim. Evlilik yıldönümü için sürpriz mi yapacak diye düşünürken güzel dudaklarını araladı.
"Cemre geldi. Burda Almanya'da. Sonunda istediği kariyeri elde etti. Biliyorsun zaten bunun için ayrılmıştı benden. "
Yutkundum. Cemre onu kariyeri için terk etmiş sonra da onun ne kadar yükseldiğini görünce onunla yeniden konuşmaya başlamıştı. Tabi Ali bunun farkında değildi. Cemre'nin onu sevdiği için ona geldiğini sanıyordu. Cemre ise evli olmamızı sorun etmemişti. Ali ona ilanları anlatmış ve benim okulum bitince boşanacağımızı söylemişti. Onun hoşuna bile gitmişti. Biz boşanana kadar dilediği kariyeri elde edebilirdi. Tabi bunları bana Ali anlatmıştı.
Ve şimdi o burdaydı. Sevdiğim adamın aşık olduğu kadın.
Çok güzeldi. Uzun sarı saçları belinin altına kadar gelirdi. Açık kahve gözleri ve bebek gibi teniyle bir çok erkeği kendine aşık edecek kadar güzeldi. Uzun boyu ve güzel fiziği de cabasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRLANGIÇLAR DA GİDER
Ficção GeralAli diyorum... Ali bakmıyor yüzüme suçlu çocuklar gibi eğmiş başını. Bakamıyor... Ali diyorum yine sesim kalbimden mütevellit kırık dökük... Ali anlıyor beni. Anlıyor da ses edemiyor. Biliyor ki bu son konuşmamız. Biliyorki yıllardır kovduğu halde...