Dördüncü Bölüm: Başa Dönüş

270 67 117
                                    

Merhaba şu an burayı okuyan sevgili insan! Umarım bölümü seversin. Okurken aklınızdan geçen düşünceleri yorum atarsanız çok mutlu olurum. Yorumlarınızı heyecanla okuyorum! İyi Okumalar!

Dördüncü Bölüm: Başa Dönüş

Nefes alışverişlerim hızlanmış, saçlarım terlemiş olduğumdan alnıma yapışmıştı.

"Ayliz! Ne oldu, kabus mu gördün?"

"Ben yapmadım." deyip başımı sağa sola hızlıca salladım.

"Neyi sen yapmadın?"

"Ben yapmadım!"

Merih "Tamam güzelim, sen yapmadın." deyip güçlü kollarıyla beni sardı. Anında kollarım Merih'in boynunu buldu, ona sarıldım ve konuştum.

"Bana inanıyor musun?"

"İnanmıyorum, biliyorum güzelim, sen yapmadın."

"Evet, ben yapmadım." deyip ona daha sıkı sarıldım, elleriyle saçımı düzelttiken sonra beni bıraktı. Hızlıca yatağın yanındaki komodindeki suyu alıp bana verdi, bir içişte suyu bitirdim. Gördüğüm rüya o kadar gerçekçiydi ki gerçek bir tokat yemişim gibi hissediyordum. Merih elimden bardağı alıp yerine koydu, ardından tekrar yatağa uzandık. Merih sanki beni sakinleştirmek istercesine saçlarım ile oynuyordu. İçimden "Buradayım, Merih'in yanındayım, kimse bana bir şey yapamaz." diyerek uyumaya çalıştım.

Zihnimde o kadının bağırış sesleri, suratımda yediğim tokatın gerçekçi hissi, geçmişin bana bahşettiği vücudumdaki diğer izler...
Her biri peşimi bırakmak istemiyorcasına aklımdan çıkmıyor, sanki o anları bir kere daha yaşıyormuşum hissi veriyordu. Merih'in varlığı bu hissi bastırsa da kendimi kötü hissediyordum. Bu saatten sonra uyuyamazdım. Dirseklerimi yatağa bastırarak kendimi geriye doğru itip yatak başlığına yaslandım. Merih tedirgin bir ses ile "Uyumayacak mısın?" diye sordu. Başa dönmemi istemediğini ve bundan korktuğunu sesindeki tınıdan anlamıştım, her ne kadar aksini söylemek istesem de ona cevap verdim.

"Uyuyamam."

Saat sabah 4'e geliyordu. Yaklaşık beş saat uyumuştuk. Merih'in benim yüzümden uykusuz kalmasını istemiyordum.

"Sen uyu."

"Hayır, sensiz uyumam."

"O zaman birlikte uyuyalım." dedim.

Sanki bu cevabı bekliyormuşcasına bunu dememe sevindi. Yatak başlığından uzaklaşıp kafamı yastığa koydum, Merih'e döndüm ve onu izledim. Suratını görmeliydiniz, o kadar çocuk hatta bebek gibi bakıyor ki anlatamam.

Bu çocuksu bakışları belki de ruhunun bir tarafını eksik bırakan ebeveynlerinin oluşturduğu hüznün, ve içindeki; bir elini annesi, bir elini babasının tutması gereken çocuğun iki elinin de bomboş olmasının verdiği acı ve eksikliğin yüzüne vuruşuydu.

Refleks olarak elim Merih'in yanağına gitti. Gözlerini kapattı ve yanağını elime yasladı. Bir süre sonra elimi yanağından çekti ve gelip boynuma sarıldı. Bu hareketi annesi olmadan uyuyamayan, korkunca annesine sarılan çocukları hatırlatmıştı. Hiç duraksamadan ellerimi kaldırıp onu sıkıca sardım.
Koca bebek. Öylece uyuyakaldı.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin