On İkinci Bölüm: Kurtuluş

168 39 80
                                    

Merhaba!

Öncelikle hikaye (Hâlâ bir hikaye yazdığıma inanamadığımdan sahiplik eki eklemekte çekiniyorum.) bin okunma olmuş. Bunu görmek beni keyiflendirdi. :) Okuyan ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. Aslında yeni bölümü biraz geç atacaktım ama sizi bekletmek istemedim, neyse iyi okumalarr!

On İkinci Bölüm: Kurtuluş

Çaresizliğin çaresinin olmayışı, insanın bütün çarelerini tüketiyordu.

Merih'in ağzından:

Gördüğüm ilk boş taksiye binip adresi şoföre söyledim. İşe yarar şeyler bulmuş olmalarını dileyerek kafamı taksi koltuğunun başlığına yasladım ve gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.

Ruhumun gökyüzü iki gündür karanlıktı. Zifiri karanlık. Ayliz benim ruhumun güneşiydi, o yokken karanlıktı içim.

Çaresizlik ve bilinmezlik beni çıldırtıyordu. Ayliz şu dağdaymış deseler çıkardım dağın zirvesine, Ayliz yerin dibinde deseler girerdim yerin dibine ama ortada hiçbir şey yoktu. Var olan tek şey hiçlikti. Bu, insanın duygularını karmakarışık hâle sokuyor, kendini yiyip bitirmesine neden oluyordu.

Telefonumu açtım ve ana ekranımdaki fotoğrafımıza baktım. Ayliz mükemmel gülüşü ile içimi ısıtırken, ben de onun gülüşüne gülüyordum. Barış çekmişti bu fotoğrafı, Ayliz çok beğendiği için "Ana ekranına koy Merih hadi hadi!" deyip durmuştu. "Ya telefonum kaybolur da bulan kişi gülüşünü görürse?" diye ani bir refleksle karşılık vermiştim ona. Barış ve Ayliz ile kısa süreli bir bakışma yaşayınca bunun biraz fazla kıskançça olduğunu fark edip fotoğrafı ekranıma koydum. Hoş, benim de çok hoşuma gitmişti zaten. Ayliz'in olduğu fotoğraf nasıl hoş olmazdı ki?

Taksi şoförünün "Geldik oğlum." demesiyle kafamı kaldırdım. Cümlesi ve ses tonu çok samimi gelmişti. Bu yaşta hâlâ çalışıyor olması da içimi burkmuştu.

"Borcum ne kadar?" diye sordum.

"30 lira." deyince önce kapımı açtım, sonra cüzdanımdan iki yüz lira çıkardım ve amcaya uzattım.

"Amca benim çok acelem var üstü kalsın hadi Allah'a emanet." deyip hızlıca indim ve karakol merdivenlerini hızla çıktım. Tam Atınç'ı aramak için telefonumu çıkaracaktım ki Barış'ı gördüm.

"Kardeşim." diyerek yanıma geldi.

"Ne oldu ne varmış kayıtlarda?" diye sordum. Tam cevap verecekken Atınç yanımıza geldi.

"Abi polisler Ayliz'i götürdükleri evi bulmuşlar gidiyoruz acele edin." deyip yürümeye başladı.

"Nasıl bulmuşlar, neredeymiş?" diye sordu Barış.

Atınç "Bilmiyorum polisler gidecek biz de arabayla takip edeceğiz." deyip arabaya doğru yürüdü ve arabanın kilidini açtı. Sesi duyar duymaz ön yolcu koltuğun kapısını açtım ve bindim. Atınç hızla çalıştırdı arabayı ve yola koyulduk.

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin