Merhaba! Çok yoğun olduğum için uzun süre bölüm yazamadım kusura bakmayın. Umarım bölümü beğenirsiniz, yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!
On Dördüncü Bölüm: Deniz
Ruhumun acı akarsuyunun kaynağını arkamda bıraktım.
Yüzüme eskilerden aşina olduğum ve her gün yaşadığım duygular olan korku, hüzün, sinir duygularının lekesi bulaşmıştı.
Lekeler silinemezdi.
Onlar artık vücudumun ve ruhumun lekesi değil dövmesi olmuştu. En fazla kapatabilirdik, onu da Merih yapmaya çalışıyordu.
Kendi ruhu acı duygu dövmeleriyle kaplıyken benim dövmelerimi silmeye çalışıyor, onları bambaşka duygulara çeviriyordu.
Ruhuma destek oluşu ve yanımda oluşuyla duygularım evrimleşiyor, elimi tutan eli sinirimi huzura, öfkemi vurdumduymazlığa, nefreti sevgiye çeviriyordu.
Kötü duygularım onun varlığı ile elinin içinde kaybolan elim gibi kayboluyordu...
Baş parmağım ile elinin üzerini okşadım sevgimi belirtirce. Babamı, o kadını ve o kızı görmek içimdeki küçük kızın kalbini kırıyor, küçük kızın bütün vücuduna tek tek iğne batırılıyormuş hissi yaşamasına neden oluyordu. Kendimi son derece kötü hissederken yürümekte zorluk çekiyordum.
Filiz'in şaşkın bakışları üzerimizdeyken nihayet Barışların yanına geldik.
"Oha Ayliz kadının suratı yamuldu resmen." dedi Barış. Güldüm.
"Hak etti ama."
Atınç ve Poyraz anlam veremez bir ifade ile bana bakıyordu.
"Ne oldu neden tokat attın?" diye sordu Atınç.
Omuz silktim. "Bana hakaret etti."
Merih kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekti ve saçımı öptü. Beraber eski yerimize geçtik ve oturduk.
Bana yaklaşıp "Doğan Egemen kim?" diye sordu.
Elimi boş ver dercesine salladım, kulağına yaklaştım ve "Hani bir ara Fatma Teyze ile buluşmuştuk ya, o söyledi. Filiz babamı aldatıyormuş falan uzun hikâye. Gerçi tam ondan beklenir hareketler. Hiç şaşırmadım." diye fısıldadım.
Merih soru sorar bir ifade ile "Babanı çok seviyor gibi görünüyor ama?" diye fısıldadı.
Kulağıma çarpan nefesi beni huylandırmıştı.
"Aman boş ver. Elime düştü işte." deyip Merih'e baktım. Aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu.
"Bir şey yapmayacaksın değil mi?" diye sordu.
Düşünür bir ifade ile bakışlarımı yukarı çıkardım.
"Neden yapmayayım?"
Fırsat bu fırsattı, Filiz'i istediğim gibi süründürebilirdim. Elime bundan büyük koz geçecek değildi ya.
"Böyle şeylerle uğraşmanı istemiyorum Ayliz."
Yanıt vermedim, yanağını öpüp önüme döndüm. Yanımıza gelen polis Poyraz'ı bir odaya yönlendirdi. Poyraz'ı beklerken yorulduğumu hissettim ve başımı Merih'in omzuna yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMRA
Teen Fiction"Tıpkı Feride'ye benziyorsun. Onun da seninki gibi gözleri var." dedi küçük erkek çocuk. İç çektim ve merakla ona baktım. "Feride kim?" "Kız kardeşim." "O nerede, burada mı?" "O burada değil." "Hangi yurtta kalıyor ki?" "O yurtta değil, o toprakta."...