Dokuzuncu Bölüm: Korku

202 45 72
                                    

Merhaba! Umarım iyisinizdir. Yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar. :*

Dokuzuncu Bölüm: Korku

Vücudumu saran şaşkınlık ve korku kalp atışlarımın hızını artırmıştı. Daha önce hayatımda hiç görmediğime emin olduğum esmer bir adam bir eliyle arkada birleştirdiği kollarımı tuttuyor bir eliyle ağzımı kapatıyordu. Adamın kollarında çırpındım. Bağırıyordum ama sesim çıkmıyordu. Adamın elini ısırdım, elini çekmedi. Bacaklarına tekme atıp ondan kurtulmaya çalışıyordum ama adam zerre etkilenmiyordu. Tam kafamı arkaya doğru atıp burnuna vurmayı hedeflemiştim ki yanımıza hızla siyah bir araba yaklaştı. Arabanın kapısını açan kişi beni tutan adama güldü ve aceleyle bacaklarımdan tuttu ve beni arabaya bindirdiler.

"Aykut Abi, hızlı ol. Bir an önce gidelim." dedi karşımda oturan benim yaşlarımdaki çocuk.

Beni yakalayan adam nihayet elini ağzımdan çekmişti ki kolumda bir acı hissettim. Adam koluma bir şey enjekte etmişti.

"Ne yapıyorsun orospu çocuğu? Ne derdiniz var benimle." diye kükredim sinirle.

Karşımdaki çocuk pişkince kahkaha attı.

"Uyandığın zaman dua et de seni çok fazla hırpalamasın." deyip çenesiyle yanımdaki adamı gösterdi.

Gözlerimin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Göz kapaklarım ve bilincim âdeta bir tahterevallideydi ve göz kapaklarım o kadar ağırlaşmıştı ki bilincim havalanıp yere düştü.

Merih'in ağzından:

"Abi biz nerede oturuyorduk ya unuttum ben." dedi Barış. Bu çocuk neden bu kadar balık hafızalıydı anlamıyordum.

"İyi ki yanında ben varım Barış yoksa sen yürüyerek başka şehire falan giderdin. Soldan yürü, ikinci masa bizim."

Beni beklemeden hızla yürüdü. Büyük adımlarla ben de ona ulaştım ve beraber masamıza geldik. Atınç, onun yanında oturan Seher Teyze, karşılarında oturan Didem, benim yanımda olan Barış... Ee Ayliz yok?

"Ayliz nerede?" deyip etrafıma bakındım.

"Köpeklere yiyecek vermeye gitti gelir şimdi." dedi Seher Teyze.

"Ne köpeği neredeler?" diye sordum.

Köpekler her ne kadar uysal varlıklar olsa da insanların onlara uyguladığı davranışlar yüzünden bazıları hırçınlaşabiliyordu, Ayliz'e zarar verebilirlerdi.

"Şurada ağaçların orada." deyip eliyle gösterdi Seher Teyze.
"Meraklanma yavrum ne olacak sanki piknik yerinde?" diye ekledi.

Ayliz banyoya girdiğinde dahi ya kayar da düşerse diye korkan biriydim ben, gözlerim onu göremeyince korkmam kadar normal bir şey yoktu.

Sağ ön cebimden telefonumu çıkardım. Telefon sekmesine girip "Ay Parıltı'm" yazısının üzerine tıkladım. Masanın üzerindeki telefon titredi ve ekranda bir yazı belirdi.

"Mars'ım"

Bu Ayliz'in telefonuydu, birbirimizi isimlerimizin anlamıyla kaydetmiştik.

Telefonunu burada bırakmış olması beni sinirlendirmişti. Seher Teyze'nin dediği yere doğru hızla yürüdüm. Hava çoktan kararmıştı ve soğumaya başlamıştı. Köpeklerin olduğu yere gelince etrafa bakındım. Köpeklerin bazıları uyuyor bazıları et yiyordu. Ayliz'in verdiği etler olabilirdi bunlar. Ayliz görünürde yoktu. Neredeydi bu kız, burada olması gerekmiyor muydu?

KAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin