21. Bölüm

426 53 6
                                    

Dongwo beyaz bandı Chanyeol'un sol bileğine ve eline, talimli ve metodik bir şekilde sararken sessizdi. Chanyeol'un bir sonraki rakibini yenmesi için tüm hafta boyunca çalıştıkları oyun planının üzerinden geçmelerine gerek yoktu. Artık rakibini yenmenin peşinde değildi. Yeni plan, ilk iki raundu başa baş götürmek, üçüncü rauntta da yenilmekti. Sonra da her şey son bulacaktı... Kariyerini yeniden elde etmeye dair kısa ömürlü düşüncesi de... Sicoli'ye olan borcun yanı sıra Sully'nin şantaj parasını da ödeyecek, böylece Baekhyun'u ve abisini tehlikeden kurtaracaktı. Baek ile olma hayaliyle gerçeklikten ayrıldığı o kısa dönem de... Belirsiz bir süreliğine yok olup gidecekti. Chanyeol'u asıl tüketen işte bu sonuncusuydu. Dün gece bir gram uyku uyumamış, Dongwo'nun viski zulasını neredeyse tamamen yağmalamıştı. Bir şey hissedemeyecek kadar uyuşana dek içmek istemişti. Ama bu taktiği o öldükten sonra da denemiş, onun kendisinden sadece birkaç metre ötede bir arabanın çarpması sonucu öldürülmesinin anılarını silmeye çalışmıştı ama o zaman da işe yaramamıştı. Alkolü aşırı tüketmenin cehennemi andıran bir hayata gidiş bileti olduğunu zor yoldan öğrenmişti.

Şimdi durumun tek farkıysa Baekhyun'a uz bir yaşamın başka bir tür cehenneme benzemesiydi. Onun ruhunu yakıp kül eden türden bir cehenneme. Üstelik Chanyeol, bu alevleri söndürebilecek herhangi bir şeyin olduğundan şüpheliydi.

"İyi mi böyle?" diye sordu Dongwo bandın ucuna hafifçe vurarak. Chanyeol parmaklarını esnetip yumruk yaptı. "İyi." Yerleştikleri oda ne büyüktü ne de temiz bir yerdi. Ama en azından dövüşçülerin hazırlanmalarına ve dövüşe odaklanmalarına olanak tanıyordu. Turnuvanın gizli olduğu düşünüldüğünde özel bir alan olması bile lükstü. Gizli turnuvalardaki dövüşçüler çoğu zaman kafese girmeden hemen önce saha kenarında eldivenlerini takmak zorunda kalıyorlardı. Chanyeol gözlerini kapatıp dövüşün nasıl gitmesi gerektiğini gözünde canlandırmaya çalıştı. Nakavt numarası yapıp yapmaması fark etmezdi. Yine de ilk iki raunt boyunca gerçekten herifin bloğunu savuşturmaya çalışıyormuş gibi görünmek için o ince çizgiyi korumalıydı. Chanyeol, açılan kapının menteşelerinin gıcırdamasını duyduğunda hiç kımıldamadan kalabalığın, koridorda yankılanan kulakları sağır edici gürültüsünü dinledi. Ne kadar zamanı kaldığını söylemek için birinin geldiğini sanmıştı ama kapı çıt diye kapanınca Chanyeol donakaldı ve ensesindeki tüyler diken diken oldu.

Baekhyun.

Genç olanın orada olduğunu, adeta kendi uzuvlarını hissettiği netlikte biliyordu. Burnundan derin bir nefes alarak kısa bir süre Baekhyun'un leylak kokusunu içine çektikten sonra kendini toparlayıp gözlerini açtı. Yüce Tanrım. Kafasındaki anıları Baekhyun'a adeta haksızlık ediyordu, Chanyeol, onu ilk defa görmüş gibi hissetti bir an. Chanyeol kolyenin mükemmel olduğunu düşünmüştü ama onun üzerinde çok daha... harika durmuştu. Chanyeol kısa zincirin gerçekten de yara izini kapadığını ve mavi topazın da Baekhyun'un gözlerini resmen parıldattığını gördüğüne memnun oldu. Ya da belki de Chanyeol'a yönelttiği ateşli oklardan parlıyordu gözleri.

Baekhyun'un sürüyle farklı duygusuna şahit olmuştu ama öfke bunlardan biri değildi. Yani şu ana kadar.. "Burada ne arıyorsun Baek?" Genç olanın her nefesle kalkıp inen göğsünden başka bir şeye odaklanmak için Dongwo'ya, sağ elini de sarmasını işaret etti.

"Dövüşünde sana destek olmaya, kazanmanı izlemeye geldim, sonra da seni alıp dün gece üzdüğün için Murphy'den özür dilemeye götüreceğim ve ona hiçbir yere gitmeyi planlamadığını söyleyeceksin." Sorgularcasına bir kaşını kaldıran Chanyeol ona şöyle bir bakış attı.

Siktir. Gözlerini hiç açmamalıydı. Şimdiyse, Baekhyun'u  oracıkta kucaklayıp yiyip bitirmemesini gerektiren tüm o sebepleri hatırlamakta zorlanıyordu. Dikkatini yeniden elini sarma işine vererek mümkün olduğunca etkilenmemiş gibi görünmeye çalıştı. "Dün gece Murphy'ye, gerekli her şeyi söyledim. Göz açıp kapayıncaya dek beni unutur."

kafes dövüşü 2 || chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin