24. Bölüm (M)

864 55 24
                                    

Bu aralar neden kimse ficlerine bölüm falan atmıyor? Uzun zamandır güncel Sekai ficleri de görmüyorum. Kimse yazmayınca ben yazayım dedim. Finale de çok az kaldı. Bol bol yorum bırakın lütfen. Keyifli okumalar diliyorum.

Onu şimdi terk edecekti.

Chanyeol, onunla birlikte olursa yaşayacağı tehlikeyi daha açık anlatamazdı. Baekhyun sonunda, neden kendini savunamayacak olan kişileri kendinden uzaklaştırdığını anlayacaktı. Chanyeol annesi ve kız kardeşleriyle telefonda konuşuyordu ama hepsi o kadardı. Janey gibi onlardan birini daha kaybetmeye dayanamazdı, bu yüzden de hiç riske girmiyordu. Zaten Chanyeol, Baekhyun'un kendini terk etmesine kalbinin nasıl dayanacağından bile emin değildi. Birini böyle yoğun bir şekilde sevebileceğini hiç hayal etmemişti. Asla kalbi tamamen tek parça olmayacaktı ama bir şekilde Baekhyun sayesinde sanki kırık parçalar birbirine yapışmış gibiydi. Ki Chanyeol bunun bile imkânsız olduğunu düşünürdü. Bu onun Baek'ini, minik mucize kılıyordu.

Benim Baekhyun'um.

Bu çok sürmeyecekti. Baekhyun hiçbir şey söylemeden ya da uyarıda bulunmadan dizleri üzerinde durarak Chanyeol'un kucağına oturdu, kollarını onun boynuna doladı ve yüzünü boynuna gömdü.

"Sen bana asla böyle zarar vermezsin, veremezsin. Janey için duyduğun suçluluk duygusuna katılmıyorum ama seni anlıyorum. Zaman içinde bunu aşmana, iyileşmene yardımcı olacağım. Sen benden vazgeçmedin, ben de senden vazgeçmiyorum."

Chanyeol, yapması gerektiği gibi onu kendinden uzaklaştırma gücünü kendinde bulamayarak Baekhyun'a sıkıca sarıldı, gözlerini kapadı ve kendini bu sarılışa bıraktı. Baekhyun'un güvenliğini sağlamak için Alabaster'da kalma kararını vermişti ama bu süreç içinde belli ki asıl Baekhyun onu kurtarmayı kafasına koymuştu. Bu imkânsız mıydı? Belki de öyleydi ama genç olanın Chanyeol'u suçlarından arınmış görme arzusu onu daha az mükemmel kılmıyordu. Hatta Chanyeol onu bu yüzden daha da çok seviyordu. Bir tır daha geçince Chanyeol yol kenarındaki bankete park ettiğini hatırladı. Gece dinlenecekleri bir yere gitmeleri gerekiyordu. Hafifçe geri çekilerek Baekhyun'un yumuşak dudaklarından öptü, sonra da alnını onunkine dayadı.

"Buradan çekip gitmeye ve bir odaya yerleşmeye ne dersin? Böylece seni ne kadar özlediğimi sana gösterebilirim."

"Mmm, kulağa harika geliyor," diye mırıldandı.

"O zaman belirli bir bölgem vaktinden önce çıkış yapmadan yerine geçsen iyi olur." Baekhyun'un gözlerinden şeytani bir parıltı geçti ve dudağının kenarını ısırarak buna uygun bir şekilde sırıttı. Baekhyun'un eli vücutları arasından aşağıya kayıp testislerini sıktığında tüm devreleri yandı. Baekhyun, masum taklidi yaparak kirpiklerini kırpıştırınca aleti sertleşti. Eh, testislerinin sıkılmasının da buna katkısı olmuştu. "Bu bölgeden mi bahsediyordun?"

"Eğer ellerine hâkim olmazsan bu yolculuğu benim için acayip rahatsız bir hale getireceksin kedicik." Baekhyun, aletini sıvazlayarak meydan okurcasına bir kaşını kaldırdı. "Yola devam etmeden önce seni rahatlatırsak bir şey olmaz." Chanyeol bu öneri karşısında neredeyse boğulacaktı. Baekhyun böyle üzerinde otururken onun derinliklerinde defalarca gidip gelme düşüncesi bile penisinin iki şortunu da delip geçecek kadar canlanmasına sebep oldu. "Bunu yapmak istemezsin tatlım." Baekhyun kaşlarını çatınca Chanyeol'un dikkati sarkan alt dudağına ilişti.

Yüce Tanrım, bu veletin beni baştan çıkarmayan bir hareketi bile yok mu?

"Nedenmiş?"

"Çünkü bu benimleyken alıştığın tarzda bir sevişme olmaz," dedi. Birkaç gün önce Baekhyun'un daha iyiye gittiğini, kendi içine kapanmadan gözlerini kısa süreli olarak kapatabilecek kadar içgüdülerine güvenmeye başladığını konuşmuşlardı. Ama yine de daha çok yolu vardı Chanyeol yanlış yöne itmek istemiyordu.

kafes dövüşü 2 || chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin