18. Bölüm

544 51 11
                                    

Uzun zaman oldu... Çalıştığım için aksattım burayı. Umarım hala birileri buradadır. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizi seviyorum. Keyifli okumalar.

"Bir abin olduğunu söylememiştin."

Baekhyun iç geçirdi. Elbette ki fark etmişti. Chanyeol, biri onunla konuştuğunda onu gerçekten dinleyen türde bir erkekti. Onun gibiler artık aşırı derecede nadir bulunuyordu. Hatta Baekhyun'un deneyimlerine göre onlar daha ziyade tek boynuzlu atlar gibiydi: Var oldukları söyleniyordu ama aslında ergenlere özgü peri masallarında yaşayan yaratıklardı. Baekhyun artık bunun bir öneminin olmadığını düşündü.

Chanyeol, Sehun için tehdit değildi. Kimse bu bilgiyi onu tehdit etmek için kullanmasın diye abisini herkesten gizliyordu. Hayattaki kötü zamanlarda, insanlar size istediklerini yaptırmak için sevdiklerinizle tehdit etmekten çekinmiyordu. Eski sevgilisini bile yıllar önce Sehun'un bir araba kazasında öldüğü haberini aldığına ikna etmişti. On dört yaşından beri Baekhyun'un çok katı olduğu bir şey varsa o da Sehun'un hayatının kendisinin yaşamına temas ederek lekelenmemesiydi. O, Baekhyun'u büyütürken korumuştu. Artık yetişkin olduklarına göre Baek de en azından abisini korumalıydı.

"Bir abim var, adı Sehun. Ama haberleşmiyoruz." Chanyeol onun arkasına uzanarak "hepsi bir arada" duş jelini alıp elini canlı mavi renkteki sabunla doldurdu. Bunun birazıyla gece karası saçlarını ovalarken kalanıyla da çabucak, etkili hareketlerle vücudunu yıkadı.

"Neden? Anlaşamıyor musunuz?"

"Yo, ondan değil. Hunie ile çok yakınız." Baekhyun her yanını durulayabilmek için kollarını göğsünde kavuşturup vücudunda gezdirdi. "Özellikle de küçükken... O beni her zaman korur, bana bakardı." Bir bilim insanının okyanus esintisinin nasıl olacağına dair fikrinin taze kokusu etrafını sardı. Baekhyun gözlerini birkaç saniyeliğine kapayıp kokuyu ciğerlerine iyice çekti. Chanyeol'un çarşafları yastık kılıfı böyle kokuyordu ve bu kokunun kendisini, pahalı bir aroma-terapi seansından çok daha fazla rahatlattığına emindi. Chanyeol onu önünde duracak şekilde çevirdiğinde kendine geldi, sırtı adamın göğsüne dayanmıştı.

"Peki neden ayrı düştünüz?"

"Liseden mezun olup Nevada'da bir üniversiteye gitti. Beni aramaya çalıştı ama onun aramalarına pek sık yanıt vermedim." Chanyeol'un, sırtında aşağı yukarı gezinen elleri ağrıyan kaslarını rahatlatıyor ve onu adeta bir rüya âlemine sürüklüyordu. Baekhyun başını öne düşürüp gözlerini kapadı. "Neden peki?" diye sordu Chanyeol; sağ kulağına dolan ses, boğuk bir fısıltı gibiydi. "O gitmeden önce pislik üvey babamız hapse girmişti, bu yüzden Sehun da üç yıl boyunca rahat edeceğimi düşünmüştü. Ama sonra annem, üvey babamı bile Noel Baba gibi gösteren yeni bir sevgili edindi." Baekhyun, kollarını ovalayan Chanyeol'un ellerinin hafifçe gerildiğini hissetti ama adam karnını tembel daireler çizerek köpürtürken onun bu tepkisini unutuverdi. Kafasını onun göğsüne yaslayarak devam etti. "Düzgün bir hayat kurması için eline geçen bu şansa odaklansın diye de onunla nadiren konuştum. Benim sorunlarım yüzünden endişelenmesine gerek yoktu."

"O kadar genç yaşta ne kadar özverili davranmışsın. Üstelik güçlüymüşsün de." Güdük, neşesiz bir kahkaha küçük banyoda yankılandı. "Ne güçlü ne de özveriliydim ama bunu Hunie'ye  borçluydum. Gerçek annemiz bağımlılıklarını tercih ettiğinden bütün hayatım boyunca o bana annelik yapmak zorunda kaldı." Geçmişinin derinliklerinden gelen anılar, karanlık köşelerden dışarı süzülerek onu kuşattı. Eski korkular ve unutulmuş hayaletlerle boğazı düğümlendi. Burnundan derin nefesler alıp duş jelini şimdi de göğüslerine ve boynuna sürmekte olan Chanyeol'un güçlü ellerine odaklanmaya çalıştı.

kafes dövüşü 2 || chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin