GECE GÜNEŞİM-10

830 54 8
                                        

NEDEN OYLAR BU KADAR AZ OLUYOR BİR TÜRLÜ ANLAYAMIYORUM AMA HELALİ HOŞ OLSUN <3

BUYRUNUZ YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM :)

Çatalımda domates karşımda bana anlamsız bakışlar atan Kenan ve zihnime girmeye çalışan beni mest eden düşünceler. Çatalımı kendime çekip domatesi tabağıma bıraktım. Üzerimize çöken garip sessizliği Kenan bozdu;

''Beğendin mi yemekleri?'' ağzımdaki köfte parçasını yutarken kafamı aşağı yukarı sallayıp ;

''Cidden çok iyiymiş buranın yemekleri.Acayip beğendim.'' Dedim.

''Çalışmayı düşünüyor musun ? Senin için birkaç yeri sorup soruşturabilirim.'' Dedi. Kenan'ın benimle böyle birebir ilgili olması normal olarak çok hoşuma gidiyordu ama içimdeki korkuların getirdiği sıkıntıyı bir türlü atamıyordum zihnimden. Hep aklımda asker olmasıyla ve amcamın arkadaşı olmasıyla ilgili tedirgin edici senaryolar dolaşıyordu.Sonu pek iç açıcı bitmeyen senaryolar.

''Hala buralara alışmaya çalışıyorum.Şimdi işe girersem büyükannemle büyükbabam yalnız kalırlar. Bilmedikleri yerler buralar. Benimde bilmediğim yerler sonuçta. Hepimize alışma süreci verdim.'' Deyip mini minnacık gülümsedim. Kenan başıyla beni onaylayıp ayranına uzandı.

Gözümü kırpmadan hal ve hareketlerini izliyordum. Kendimi kaptırmak istemezken bir insanın ayran içmesine bile hayranlıkla bakar olmuştum.Kendimi tebrik ediyorum çok güzel kaptırmamışım kendimi.

Yemeğin devamını ikimizde havdan sudan minik sohbetler ederek geçirdik.Yemeğin sonunda klasik Türk erkeği ne kadar kendi payımı ödemeyi teklif etsem de attığı ürkütücü bakışlarla ellerimi cüzdanımdan çekmeme sebep olmuştu.

Kenan hesabı ödediğinde bende kalkıp oturduğum koltuktan çantamı alıp üstümü düzelttim.Kenan yanıma geldiğinde elini sırtıma koyup eliyle arabanın olduğu tarafı gösterdi.

Sakin ol Güneş.Şuan burada heyecanlanman demek rezilliğin zirvesi olman demek.

Arabaya yerleşip tekrar yola koyulduk.Güneş batmaya hazırlanıyor ve etrafı güzel bir turunculuk bırakıyordu.Ben gökyüzünü seyrederken hala nereye gittiğimizi bilmiyordum. Ama şuan nereye gittiğimizden çok gittiğimizde konuşacaklarımız beni daha da tedirgin ediyordu. Ona şimdiye kadar ima ettiği tarzda bir şey için hazır olmadığımı söyleyecek ve makul bir şekilde arkadaş kalalım diyecektim.

Gerçekten bunu istediğimden emin değildim.Korkularım beynimi kurcalıyor ve beni hep , her şey hakkında olumsuz düşünmeye itiyordu. Şuan kaybetme korkum bütün korkularımı sollardı sanırım. Öyle bir psikoloji içerisine girmiştim ki sanki hayatıma asker birini alırsam onu kaybedekmiş gibi hissediyordum.

Bu bir hüsnü kuruntu, bunun farkındayım ama elimden gelmiyor bir türlü aşamıyorum bu korkumu. Onunla birlikte olsak yapabilecek miyiz acaba? Karakterlerimiz pekte aynı değil.Hatta hiç aynı değil. Ve eğer bir işe kalkışır da yapamazsak. Ne olacaktı o zaman. Amcama bundan bahsedemezdim ve o zaman sürekli birbirimizi görmek zorunda kalırdık. Bu da korkutucuydu düşünüyorum da eski sevgilim amcamın en yakın arkadaşı olduğu için düğününe falan götürülüyorum.

Düşüncesi bile hem ürkünç hem de irite ediciydi. Şuan Kenan'dan etkilendiğim için,ki bunu kabul ediyorum, onu başkasıyla evlenirken düşünmek rahatsız ediciydi.

Araba bir süre sonra bir tepede durduğunda kafamı çevirip Kenan'a baktım.O ise dikkatli şekilde saçlarıma bakıyordu. Düşündüklerimiz siniri ve stresiyle kaşlarımı çatıp;

''Ya ne var bu saçlarımda? Bir şey varsa söyle de alayım!'' diye yarı yarıya yüksek bir ses ve hışımla söylendim.Aynı zamanda da ellerimle saçlarımı yokluyordum.Kuş mu işedi acaba ya ?

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin