GECE GÜNEŞİM-13

929 63 15
                                    


Eveet yeni bölüm dediniz ve işte karşınızda :) 

Bol bol Kenan-Güneş sahnesi dediniz :) Eh upuzun bir oldu ve bolca da istediğiniz sahnelerden var :) 

O zaman gelelim fasulyenin faydalarına :)

SINIR:      12 VOTE     30  YORUM 

Güne gözlerimi gülerek açmayalı uzun zaman olmuştu. Uyandığım yarım saat öncesinden beri tavandaki küp şeklindeki avizeme bakıyordum. Aklımda sürekli Diyarbakır'a geldim geleli yaşadıklarım ve hayatımda değişen şeyler dönüyordu. Artık ne kalbimde ne de aklımda ufak tefek korkular hariç hiç korkum yoktu. Evet bazı endişelerim vardı tabii ki. Mesela amcamın bu olaylara ne tepki vereceğini kestiremiyordum. Aslında mantık olarak sevinmesi gerekiyordu. Sonuçta onun en yakın arkadaşı ve güvendiği biri. Ama tecrübelerime göre, yani tecrübe derken okuduğum kitap ve duyduğum dedikodulara göre o iş öyle olmuyordu ve erkekler böyle bir durumda ihanete uğramış gibi davranıyorlardı. Saçma mıydı? Evet. Yapacak bir şey var mıydı? Hayır. Erkekler işte. Anlamak pekte kolay değil, çoğu zaman neredeyse imkansız. İçerden gelen tıkırtı sesleriyle tontişimin kahvaltı hazırlıklarına başladığını anladım. Her sabah beni uyandır dememe rağmen inatla beni uyandırmadan kahvaltı hazırlamaya kalkıyor ve eğer uyanmazsam tek başına hazırlayıp beni de kahvaltı yapmam için uyandırıyordu. İki cihan bir araya gelse içerideki biri huysuz biri yumuşçuk iki tontişimin hakkını ödeyemezdim. Yataktan kalkıp hemen pijamalarımdan kurtuldum. Mutluluğum ve zihnimin boşluğundan kaynaklı olsa gerek kendimi enerji patlaması yaşamış gibi hissediyordum. Aynaya bakıp hazır olduğuma kanaat getirince kapıyı açıp odamdan çıktım. Aynı zaman diliminde de çapraz odanın kapısı açılıp içeriden amcam çıktı. Hala pijamalarıyla duruyor ve hem esneyip hem de gözlerini ovuşturuyordu. Nasıl asker olduğunu ve harp okulundayken nasıl erken saatlerde uyanıp aynı dakikada ayılabildiğini asla anlamasam da o bunun gereklilikten kaynaklı olduğunu söylüyordu. Yani orada buna zorunluydu bu yüzden kolayca uyanabiliyordu. Kendi düşüncelerime omuz silktim bunca yıldan sonra koskoca yüzbaşıyı bunun için sorgulamayacaktım tabii ki.

''Günaydın!'' yüksek sesimden rahatsız olduğunu belli ederek suratını buruşturdu.

''Niye bu kadar mutlu uyandın? Sinir bozucu derecede enerjiksin.'' Söylediklerine gülerken aynı zamanda da mutfak kapısına gelmiştim. İçeri girdiğimde tamda tahmin ettiğim gibi tontişimin kahvaltı hazırladığını gördüm.

''Hayırlı sabahlar tontişim. Sabah-ı Şerefleriniz güzel olsun. O pamuk elleriniz neler döktürüyor yine?''

''Sana da hayırlı sabahlar pal beteğim. Sebzeli omlet yapıyorum sen seversin.'' Yanına yaklaşıp tepesinde minik bir düğümcük yaptığı tülbentinin açıkta bıraktığı gıdısına bir öpücük bıraktım. Huylanıp omuzlarını silkerken hem gülüp hem de söyleniyordu.

''Yapma yavrucuğum! Elimi ayağıma karıştıracaksın şimdi.''

Söylenmesine gülerek buzdolabına gidip içinden kahvaltılıkları çıkarıp masaya yerleştirmeye başladım. Bugün gün daha yeni başlamıştı ama ben ne kadar da çok gülmüştüm. Saf saf gülmek demek böyle bir şeydi demek ki. Masayı yerleştirip ekmek dolabını açıp ekmeği alacağım sırada ekmeğin kalmadığını gördüm. Eveet çok güzel ben sorun etmezdim ama eski kültürden kalma iki adet karbonhidrat canavarı yaşıyordu bu evde. Karbonhidrat olmadan kahvaltı yapmamak gibi garip bir huyları vardı tabii ki.

''Büyükanne, ekmek kalmamış.''

Büyükannem önce bana sonra da kapağı açık içi boş ekmek dolabına baktı. Gözlerini bir tur tezgahta gezdirip bana batkı tekrar;

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin