Fethi elindeki kitabın kapağını kapatıp derin bir nefes aldı. Yavaş yavaş ısınmaya başlayan havalar içine biraz burukluk biraz mutluluk veriyordu. Baharda kaybettiklerini düşündü önce, sonra baharın kendisine kattıklarını. Bunları sıralamak çok zordu. Başını sağa sola sallayıp oturduğu çimenlerden kalkarken pantolonunun arkasına birkaç el darbesi vurarak temizledi. Alayın merdivenlerine yöneldiği esnada kaldırımda dolaşan bakışlarını kaldırıp karşısında gördüğü kadınla adeta olduğu yere çivilendi. Dudakları kadını görmesiyle hafifçe aralanırken Eylem de kendisine şaşkınlıkla bakan adamdan çekinircesine başını eğdi. Yine de arada bir kaldırıp başını, adamın özlediği yüzünü inceliyordu. Çok özlemişlerdi. Şu an her şeyi unutup birbirlerine kavuşmaları gerekiyordu ama ikisinin de cesareti yoktu, birbirlerine sarılmaya, öpmeye, koklamaya... İkisi de korkuyordu birbirlerinden. O sırada kapıda bir ses duyuldu. Eylem'in içini yakan bir ses.
"Baba!"
Fethi'nin bakışları, kadından zar zor ayrılıp küçük kızını bulurken Eylem boş bakışlarını Fethi'nin baktığı yöne çevirmeye cesaret edemiyordu. Fethi gözyaşlarının parlattığı koyu kahve gözlerini Asel'e çevirip yere çöktü. Kollarını açıp küçük kızının kendisine ulaşmasını beklerken yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Asel, babasının kollarına girmek için hızını daha da artırırken Eylem gözlerini sıkıca yumup gözlerindeki acı bulanıklığa son verdi. Gözlerini açıp etrafı daha net görmeye başladığındaysa karşısında Fethi'nin gamzelerini öpen bir küçük kız çocuğu vardı. Bu görüntüye içi giderek bakarken Fethi'den neler çaldığını düşündü. Telaşlı bakışları hemen biraz ileride gülümseyerek baba-kıza bakan genç kadına kaydığında hayatının en acı tespitini yaptı. Bu Fethi'nin karısıydı. Gözlerini korkuyla silip arkasını döndü. Bu güzel tabloyu bozacak bir harekette bulunmak istemiyordu.
Az önce kalbine aldığı darbe oraya bir sızı bırakırken daha fazla beklemeyip alaya doğru yürüdü. Fethi'nin kendi bebeklerini ilk öğrendiği andan itibaren gösterdiği tavırlardan onun ne kadar iyi bir baba olacağını tahmin etmişti. Şimdi bu tahminlerinin doğru çıktığını görüyordu ama bu sefer kendi çocuklarına değil, Fethi'nin başka bir kadından olan çocuğuna gösteriyordu o sevgiyi. Kıskanmıştı. Fethi'nin karısını değil, kızını kıskanmıştı; kendi kızının yerine. Fethi'nin bakışları ne kadar uğraşsa da yok sayamadığı bir kıpırtıya çevrildiğinde alaya giren Eylem'in düşen omuzlarına bakıp derin bir iç çekti. Kucağında heyecanla kendisine bir şeyler anlatan kızını indirip elini tuttuktan sonra Yasemin'in yanına ilerledi.
"Hoşgeldiniz. Hayırdır?"
Yasemin'in yüzünde tatlı bir tebessüm oluşurken soluk mavi gözleriyle babasının elini sıkıca tutmuş etrafı izleyen küçük kızı işaret etti.
"Kreşten dönüyorduk. Asel, babama gidelim diye tutturunca baş edemedim. Getireyim, beş dakika görsün istedim."
Fethi memnuniyetle başını sallayıp gülümsedi.
"İyi yapmışsınız."
Yasemin'in gülüşü bir anda silinirken elini Fethi'nin koluna koydu.
"O kadın..."
Derin bir nefes aldı. Söyleyeceği isme nefesi yetmeyecek gibi duruyordu. Bu ismin Fethi için değerini biliyordu çünkü.
"Eylem miydi?"
Fethi, Eylem'in az önce girdiği kapıya bakarken yalnızca başını sallamakla yetindi. Yasemin'in bu dikkatine alışmıştı artık. Ortamdaki en küçük detayları bile farkeder ve onlar hakkında çoğunlukla doğru tespitler yapardı. Yasemin buruk bir gülümsemeyle Fethi'nin kolunu sıvazlayıp kendisine bakmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rayiha
RomanceDesem ki... İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin.