Hırsız

313 15 1
                                    

Eylem, topuklu ayakkabılarının zeminde çıkardığı sesle belli bir havaya girmişken bir yandan da beyaz elbisesinin eteklerinin rüzgarla hareketlenmesini hissediyordu. Tüm çevresinin de sürekli söylediği gibi Eylem bakımlı hatta biraz da süslü bir kadındı ve bu izlenimden hiç de rahatsız değildi. Kol saatine bakıp buluşmaya yarım saat kaldığını gördüğünde adımlarını hızlandırdı. Bugün yaklaşık bir aydır internet üzerinden görüştüğü bir adamla randevusu vardı. Sokağın köşesine geldiği anda sağ ayağının üzerinde hissettiği ağırlık ve vücudunu adeta savuran bir vücutla ağzından ufak bir çığlığın kaçmasına izin verdi. Başını kaldırıp sinirle karşısında simsiyah kıyafetleriyle gideceği yönü seçmeye çalışan adama baktığında adam da bir anlığına kadına bakıp 'ne var' anlamında göz kırptı.

"Bana çarptın."

Eliyle kendisini gösterdiğinde adam bunu hiç önemsememiş gibi omuz silkti.

"Ne yapabilirim?"

Kadın sinirle alt dudağını dişleyip gözlerini kapattı.

"Bir özür dilemeyecek misin?"

Adamın yerli olmadığı belli olan aksanına karşılık güzel aksanı ve çok güvendiği mimiklerinin adamın üzerinde bırakacağı etkiyi tahmin edebiliyordu.

"Ya bacım, polis peşimde zaten bir de senle uğraşamam."

Duyduğu cümleleri anlamlandırmayı boş verip adamın Türkçe konuşmasına takılmaya karar verdi.

"Türk müsün?"

O esnada duydukları siren sesiyle Fethi'nin korkuyla mırıldanması bir olmuştu. Eylem de kısa bir süre düşünüp hiç etik olmadığını bildiği halde adamın elini kavradığı gibi geldiği yoldan koşmaya başladı. Fethi, şaşkınlığını üzerinden atıp kadına ayak uydurarak hiç bilmediği sokaklarda dolaşmaya başladığında bir anlığına bakışları Eylem'in topuklu ayakkabılarına kaydı. Boştaki eliyle Eylem'in omzuna dokunup kendisine dönmesini sağladı.

"Sen o ayakkabılarla nasıl koşuyorsun ya?"

Eylem, sinirle bir 'of' çekip daha hızlı koşmaya başlarken Fethi, kendisini tamamen kadına teslim etmiş sadece kadının o ayakkabılarla nasıl koştuğunu düşünmeye başlamıştı. Girdikleri bir sokakta Fethi, kadının elini bırakıp olduğu yere çökerken derin derin nefesler almaya başladı.

"Duralım, Allah aşkına duralım..."

Eylem de adam gibi kaldırıma çökerken kolundaki saate baktı. 15 dakikası kalmıştı. Adamın da saatine baktığını hissettiğinde bakışları ona döndü.

"Saatin çok güzelmiş. Ne kadar?"

Eylem, o an aklına gelen şeyle adamın sorusunu cevapsız bırakıp kendi sorusunu yöneltti.

"Sen neden kaçıyorsun polislerden?"

Fethi, kucağındaki siyah poşeti gizlemeye çalışırken hafifçe kadını süzdü.

"Hiç! Türküm ya, kimliğimi sordular benim de yanımda yoktu."

Eylem, kaşlarını kaldırıp alaycı bir gülümsemeyle adama baktı.

"O poşet ne?"

Fethi, sinirle göz devirip oturduğu yerden kalktı.

"Polise yakalansam bu kadar sorgulanmazdım arkadaş!"

Eylem, adamın arkasından kalkıp kolunu tuttu.

"Hırsız mısın?"

"Tövbe estağfirullah. Saçmalama!"

Rayiha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin