Sabah ezanın vücudumuzu okşayan huzuruyla gözlerimi aralamaya başladım. Huzur ellerimden tutmuş, beni kaldırmak için sabırla bekliyordu adeta. Yüzümdeki gülümseme eşliğinde gözlerimi ovuşturarak uyku halinden uzaklaşmak istedim. Rabbimle buluşacaktım. Nasıl olur da beklerdim......
Her Allahuekber değişimde ayrı bir huzur kaplıyordu vücudumu. Rabbime olan mahcubiyetliğim çoktu...
Gözlerimin dolmasıyla başımı eğdim. Rabbim senin rızana uygun yaşamaya çabalıyorum. Sen bizleri affeyle.
Canım o kadar acıyor ki... Ufacık gönül kırmak istemiyorum. Çünkü o gönlün sahibi sensin. Ki senin kulunun canı acısa sen üzülürsün. B-ben...
Kimsenin kalbini kırmaya çekinen ben, kırmıştım. Birisinin kalbi kırılsa canımın acımasına engel olamayan ben, birinin kalbini kırmıştım. İstemeyerek...
Yanlışı düzeltmek isterken yanlış zamanda söylemiştim. Onun bana olan tutumundan rahatsızlanıp üzerine kustuğum öfkem, yanlış sonuçlar doğurmuştu. Düşünmeden hareket etmiştim.
Her hareketimizde düşünmemiz gerekirken ben düşünmeden konuşmuştum. Düşünmekten yorulmayan ben, düşünmeden bir insanın kalbini kırmıştım. Onun beni düşünmesini istemeyerek sarf ettiğim cümleler, düşünmeden konuşmama sebep olmuştu.
Onun dünyasını biliyormuş gibi yaklaşımım hataydı. Ben onu bilmiyordum. Bilmediğim kişiye nasıl da kendimden emin konuşmuştum. Sanki onu biliyormuş gibi. Yaptığım ahmaklıktı. B-ben...
...
°YİĞİT KAAN°
Okula geç kaldığımdan kantine geçmiştim.
"Oğlum çayın yanına başka bir şey ister misin?"
"Yok teyze, yeter..."
Çayı alıp ödedikten sonra köşeye oturdum. Anneannemden azar işitmiştim. Bir ton laf söylemişti. Yüzümdeki hafif yaralara takmıştı kafasını. Yine gönlünü almıştım ama bu halimden hoşnut değildi.
Yüzümü avuçladıktan sonra derin nefes alıp verdim. Başım ağrıyordu. Sinir küpüne dönmüştüm.
"Oğlum burda mıydın? Niye sınıfa gelmedin..."
Ellerimi yüzümden çekip karşıma baktım. Eyüp ile Selçuk kaşlarını çatmış, bana bakıyorlardı.
"Geç kaldım, kantine geçtim direkt..."
Tedirgin hâlde başlarını sallayıp sandalye çektiler.
"Kavga etmişsin. Oğlum bizde orda olacaktık..."
Hızla başımı kaldırıp Eyüp'e baktım.
"Boşverin, bitti gitti..."
Çayımdan birkaç yudum alıp gözlerimi etrafta gezdirdim. Herkes kendi hâlinde oturuyordu.
"Yiğit..."
Selçuk'un sesiyle ona döndüm.
"Bugün gelmemiş o Levent midir nedir..."
Omuz silkip kalan çayı bir dikişte bitirdim. Yerimden kalkıp yan sandalyeye bıraktığım çantamı koluma taktım.
"Ben sınıfa geçiyorum. Görüşürüz..."
Başını salladıklarında asker selamı verip yanlarından ayrıldım. Sakin sakin merdivenleri çıkıyordum. Okul bitse de gitsem artık. Sıkıyor buralar...
Bizim kata gelip etrafa göz gezdirdiğimde Meryem'in panoya bir şey astığını gördüm.
Ona olan yaklaşımım bu ara hatalıydı. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilir. Onun gibi bir kıza zarar dokunsun istemem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ
RandomMeryem'in hikayesi... °PINAR KİTABINDAKİ MERYEM KARAKTERİNİN HİKAYESİDİR° YENİ BİR HİKAYEYE BUYURMAZ MISINIZ? ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Kalbini kırdığım için özür dilerim. Eğer yaptıklarını savunacaksan bil ki karşındayım... Kavgaya karşıyım..." ...