6.bölüm

45 3 0
                                    

Çocukluğum diğer insanlarınki gibi geçmemişti. Bir sürü arkadaşım yoktu diğerleri gibi. Partilere, doğum günlerine ve ya tatillere çıkmıyordum. Neden mi? Bunu ben de bilmiyorum. Önceleri bana 'inek' dediler çünki derslerimde çok iyiydim. Öğretmenler İQ-mun yüksek olduğunu söylerlerdi. Diğerleri beni dışlarlardı çünki eğlenceli değildim. Ve çocukluktan yalnız olmaya başladım. Bir süre de bana davralınan gibi davranmaya başladım. Bu etrafımdaki insanları benden daha da uzaklaştırdı. Yalnızlığımın sebebi olmuştum... Bana 'inek' denildiği dönem hayalimdeki arkadaşlarımla oynardım ve kitaplar benim arkadaşım olurdu. Bu böyle devam etdi bir süre. Daha sonra ne mi oldu? Büyüdüm. Hayali arkadaşlarımın varlığını unutdum, kitapların arkadaşım olamayacağını düşündüm. Kısaca, bu hayatta yalnız olduğumu kabullendim. Annem babam bile benimle ilgilenmez, hayallerimi sormaz, iyi misin demezler. Bir süre sonra bir şey sormalarını ben de istememiştim. Ev arkadaşlarım gibi bir şeylerdi.

Ve böylelikle zamanla değiştim. Ortada bir ruh yoktu sanki. Etten bir bedendim ve sadece yaşamak için yaşıyordum. Hayallerim, hedeflerim, hobilerim ve her insanda olan bu şeyler yoktu bende. Ben de onları istemiyordum. Kendimi bilerek cezalandırıyor muydum? Peki neden? Bilmiyorum. Kimseyi suçlayamam da. Ya da kendimden başka herkesi suçluyorum. Bilemiyorum...

Ve en önemlisi bir şeyler hissetmeyi unutmuştum. Hissler... Bana uzak bir kelimeydi. Mutluluk, mutsuzluk, huzur, acı, öfke ve aşk... Artık hiçbirini hissetmiyor ve resmen o hissleri unutmaya başlıyordum.

Ta ki bugüne kadar...
Fırat Demirsoy hayatıma girene kadar.

Kendisini doğru dürüst tanımıyordum. Benimle uğraşıyor ve benden hoşlanmadığını apaçık gösteriyordu. Peki neden öyle hissetdiğimi düşünmüştüm? Bu hissler gerçekten aşk mıydı? Ne zaman olmuştu bu? Nasıl fark etmezdim ben bunu! Belki de görmezden gelmişimdir...

Ama sonuç olarak ben bir şeyler hissediyordum. Hisslerimi anlamdıramıyordum. Belki aşk değildir? Ben nerden bileceğim aşk nedir, nasıl hiss etdirir?! Aklımda bir sürü soru vardı ve hepsinin sonu Fırat Demirsoy'a çıkıyordu...

Bir hafta geçti. Ondan kaçarak, ona görünmemeye ve onu görmemeye çalışarak geçirdiğim bir hafta boyunca aklımdaki sorulara cevap bulmaya çalıştım. Şimdi ne yapacaktım? Nasıl davranacaktım? Daha düne kadar Burcu'nun sevgilisi olduğunu düşünmüş ve bunu hiç doğru bulmamıştım. Şimdi tam olarak olmasa da aynı durumun içerisindeydim. Öğretmenime aşık olmuştum... Gerçekten aşk mıydı bu?

Bunu düşünerek okula doğru yürüdüm. Sırf onları görmeyeyim diye evden çabuk çıkıyordum. Annem de okula hemen gidip ders okumak istediğimi düşünüyordu. Düşünsün, en azından mutlu olur.

Okula düşünceli bir şekilde yürüdüm ve sınıfa girdim. Bir haftadır Fırat'ın dersinden başka tüm derslere giriyordum. Artık bir şeylerden şüphelene bilirdi ve bu yüzden daha fazla kaçamazdım ondan. Bir an önce bu hissetdiklerime anlam vermeliydim. Ama nasıl bilmiyorum.

Bir dakika. Burcu çok kitap okurdu. Romantizme bayıldığına emindim. Aşk kitapları da okuyordur elbet. Aşkın ne olduğunu en iyi o bilirdi. Artık ondan da kaçmayacaktım. Bugün birlikte kütüphaneye gitmeyi teklif ede bilirdim mesela. O sırada çaktırmadan sorardım belki. Bunu düşünerek sınıfa girdiğim sırada arkamdan biri bana seslendi. Arkamı döndüğümde bana yaklaşan Burcu'yu gördüm. Birkaç saniyede yanıma vardı. İyi olmuştu onu görmem.

"Resmen bir haftadır seni yakalayamıyorum. Akşamlar da seni rahatsız etmek istemiyordum. Ayrıca mesajlarıma da geri dönüş yapmadın. Neden?"

"Biraz asasyol takıldım... Boş ver sen. Okuldan sonra kütüphaneye gidelim mi?"

Burcu yüzüme şaşkınlıkla baktı. Böyle bir teklif etmemi hiç beklemiyordu, yüzünden anlamıştım. Birkaç saniye sonra sevinerek, "Olur tabiki. Hem biraz sohbet ederiz. Ders çıkışı seni bekleyeceğim." Hafif tebessüm etdim. "Tamam o zaman, görüşürüz."

Sen Bende GizlisinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin