19. bölüm

35 1 0
                                    

Bölüm şarkısını dinlemeyi unutmayın. Uzun bir bölüm olacak. :)

----

"Tamam, gidelim," dedim evden çıktıktan sonra. Kapıyı kilitleyip ona bakmadan indim merdivenleri. Onun bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum ama görmezden geldim. Bir şeyler sormamı beklediğini biliyordum. Bunu anlamıştım. Ama ona istediğini vermeyecektim. Şimdi değil. Elbet anlayacaktım maksatını. Ya da kendisi anlatacaktı.

Dışarı çıktığımız sırada ona döndüm.

"Taksiyle mi gideceğiz?"

"Hayır tabi ki. Arabam şurada," diyerek eliyle ileriyi gösterdi. Bir adım önden yürüdü ve daha önce görmediğim arabanın önünde durdu. Siyah, çok asil bir arabaydı. Mercedes olduğunu düşündüm ama arabalardan anlamadığım için emin olamadım. Umursamayarak yürüdüm.

"Yıllar sonra değişen şeylerden biri de araban," diye mırıldandım ve benim için açtığı kapıdan içeri geçtim.

Kapıyı kapatmadan önce biraz eğildi ve "Değişen tek şey zaman," dedi. Sonra kapıyı kapatdı ve diğer tarafa geçip kendisi de oturdu.

"Bu arada teşekkür ederim ama kapımı kendim açabilirim." dedim, arabaya oturduğunda. Son dediği şeye cevap vermemiştim.

"Hiç değişmemişsin. Yine aynı dikbaşlı Hazan'sın," diye mırıldandı arabayı sürmeye başladığında. Ona çevirdim bakışlarımı.

"Senin değişip değişmemenden emin değilim ama hâlâ o ifadesiz bakışları olan, yaptıkları anlaşılmayan biri olduğunu görebiliyorum." Dikkatle yüzüne baktım. Tepkisini ölçmek istedim.

Dudağının bir kenarı hafifce yukarı kıvrıldı. Ben ona bakıyordum, oysa yola.

"Görmek istediğini görüyorsun belki de?"

"Her neyse," diyerek kestirip atdım. Sinirlenmiştim. Neden ki? Galiba farklı cevaplar, farklı tepkiler bekliyordum. Ne beklediğimi ben de bilmiyordum aslında.

"Geçmiş yeniden yaşanıyor sanki. Yeniden üst katımdasın, komşuyuz. Aynı yere gidiyoruz her sabah. Ve hatta geçmişdeki gibi beraber de gidebiliriz. Ama bu sefer aynı konumda," derken dudağının kenarındaki kıvrım hâlâ duruyordu. O kıvrıma bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Bana bir bakış attı ve yeniden önüne döndü.

"Geçmiş yeniden yaşanmıyor. Geçmiş geçmişte kaldı. Şimdi durumlar farklı." dedim, sözlerin üstüne bastıra bastıra. Ona neden böyle sert davrandığımı bilmiyordum. Yıllar sonra karşıma çıkması afallatmıştı ve yıllardır biriktirdiğim öfkem şimdi dışa vuruyordu sanki.

Bana döndü. Gözlerime baktı birkaç saniye. Bir şey aramak istiyor gibiydi.

Ne görmek istiyorsun gözlerimde? Ne duymak istiyorsun?

"Tamam..." dedi önüne dönerek. "O zaman biz de şimdiyi, anı yaşarız. Mesela şimdiye odaklanalım. Lise dönemlerinden bir öğretmeninim, aynı yerde çalışıyoruz ve hatta yıllar önceki gibi alt komşunum. Birbirimizi uzun zamandır görmüyor olsak da hayat yollarımızı yeniden kesiştirdi. Bence güzel bir kesişme." Gülümsedi. Sanki... Sanki herşey sadece bundan ibaretmiş gibi gülümsedi. Herşey bu kadar basitmiş gibi. Onu... Onu him öpmemişim gibi. Sanki beni tamamen hayatından çıkartmamış gibi gülümsedi. Gözlerimin dolduğunu hissetdiğimde bakışlarımı kaçırdım ve camdan dışarı baktım.

Hayır, hayır, şu an olmaz!

Yutkundum. Ne bekliyordum ki? Hayır yani, beklediğim bir şey olmadığı halde neden hayal kırıklığına uğruyordum? Neden üzülüyordum?

Sen Bende GizlisinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin