Yeni kitap kapağımız..💙🤍
---
1 ay sonra...
Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir diye bir şey okumuştum bir yerde. Tam olarak böyle değildi ama bu anlama geldiğini hatırlıyorum. Kim söylemişse haklıydı. Birkaç ay önce bana olacaklardan bahs etseydiler gülüp geçerdim, umursamazdım. Ama şimdi olanlara bakıyorum da...
Hayat beni sevdiğim yerden, sevdiğim insandan ve arkaşımdan ayırmıştı. Uçaktan dışarı baktığımda yaşadığım hissi sözlerle ifade etmem gerekirse; hüzün, derdim. İliklerime kadar hissediyordum o hüznü...
Yeni evimize geldiğimizde oranın asla bir ev gibi hissetdirmeyeceğini biliyordum. Yine bir apartmandı. No 30 yazılmıştı apartmanın önüne. 10 katlı bir binaydı. Bizim evimiz üçüncü katındaydı. Gideceğim lise burdan yarım saatlik bir mesafedeydi. Yeni bir hayat beni bekliyordu ama ben buna hiç hazır değildim.
Annem üzülmesin diye tüm hisslerimi içime atmıştım. İlk günler bayağı yoğun geçti. Düşüncelerimle bile yalnız kalamayacağım kadar yoğundu. Önce ortalığı toplamış, gelen eşyalarımızı yerleştirmiştik. Annem tüm evi baştan temizleme kararı aldığında tüm işi ona bırakmak istemedim ve beraber temizledik heryeri. Daha sonra odama yerleştirmiştim herşeyi. Diğer evimize benzemiyordu. Odam daha küçüktü. Sinan'ın odası büyük olandı ama bunu umursamamıştım. Annem de bir diğer odayı almıştı.
Apartmandakilerle konuşmuyordum, benim yaşlarımda kimse yoktu zaten. Birkaç küçük çocuk vardı o kadar. İlk günlerde kimseyle konuşmasam da bir hafta sonrasında apartmandaki birkaç teyzeyle tanışmıştım. Yani, onlar beni görüp sorguya çekmişlerdi. İsmim nedir, nereden geliyoruz falan işte.
Burcu'yla sadece gittiğimiz gün konuşmuştuk. Havalimanından indiğimi söylemiştim ve sonrasında birkaç kısa konuşma yaşamıştık evimizin nerede ve nasıl olduğu hakkında. Fırat hiç yazmamıştı. Ne de Burcu onun konusunu açmamıştı. Ben giderken yüzündeki ifadeden ne kadar şaşkın olduğunu görmüştüm Burcu'nun. Ama garip bir şekilde gülümsemişti de. Sebebini sormamıştım. Hiçbir şey olmamış gibi konuşmuştuk. Tatiller bitmek üzereydi, o yüzden ders çalışmaya başlamıştı.
Fırat'ı öptüğüm anı defalarca tekrarlamıştım zihnimde. Nasıl böyle bir şeye cesaret ede bilmiştim aklım almıyordu ama bundan pişman değildim. Bir daha olsa yine yapardım. En çok buna şaşırıyordum. Ona yazmamak için kendimi zor tutuyordum ama yazmamalıydım. Zorlamamılıydım. Yazmak istese o yazardı zaten...
Ve günler hızlıca geçti. Oralara alışmak ilk başlarda gerçekten zordu. Kütüphane bizden çok uzaktaydı. Birkaç kez otobüse binmem gerekiyordu. Daha önce hiç gelmediğim bir şehirde neyin nerede olduğunu bilmemek büyük bir sorundu. Kendime en azından buraları tanıtacak bir arkadaş bulmam lazımdı. O yüzden de lisenin başlamasını bekledim.
İkinci dönem başladığında hedeflerim için çalışmaya başladım. Olan olmuştu, artık kabullenmem lazımdı. Hayat devam ediyordu. Böyle düşündüm ve kendimi derslerime verdim. O sırada Burcu'yla pek konuşmadık. Oysa ki, hergün konuşacağımıza dair söz vermiştik birbirimize. Ama onun da zamanı olmuyordu. Ama asıl sorunu biliyordum. Önceki gibi konuşmak için en son olanları konuşmamız gerekti. Bunu o da istiyordu, biliyordum. Ama ben istemiyordum. Fırat'ın ne düşündüğünü, nasıl tepki verdiğini, Burcu'yla ne konuştuklarını öğrenmekten deli gibi korkuyordum çünkü...
Böylece bir ay geçti. Hiç tanımadığım bir şehirde geçirdiğim bir ay... Yavaş yavaş buraları tanımaya başlamıştım. Sinan'la birkaç yere gitmiştik ve bana bazı yerleri göstermişti. O da üniversitesine başlamıştı yeniden. Geride kaldığı konular olduğu için gece gündüz ders çalışıyordu. Yalnızlık çekmemek için yeni sınıf arkadaşlarımla tanışıp arkadaş olmaya çalıştım. Diğer lisemin aksine buradaki herkes sevecendi ve beni güzel karşılamışlardı, kolayca arkadaş edinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Bende Gizlisin
Dla nastolatkówAşk yaş tanımaz, zaman tanımaz, yer tanımaz, insan tanımaz... Aşk beklemediğimiz anda beklemediğimiz kişiye hissedilen bir duygudur. Peki Hazan hissetmemesi gereken duygular karşısında ne yapacak? Onu neler bekliyordu? Lise öğrencisinin öğretmenine...