15.bölüm

43 2 1
                                    

"Doğum günün kutlu olsun, herşeyin en iyisine layık olan kız..."

Bu tarihi unutmayacaktım. 2021 yılına girdiğimiz o ilk saniyelerde duyduğum bu cümleyi de unutmayacaktım. Onun o geceki bakışlarını da unutmayacaktım. 18 yaşıma girdiğim o geceyi hiç unutmayacaktım...

Bir dakika boyunca yüzüne baktım öylece. Şaşırmıştım duyduğum cümle karşısında. Bana ilk defa güzel bir cümle söylemişti. Bana ilk defa en iyi şeylere layık olduğumu söylemişti. Belki de öylesine bir cümleydi ama ben hayatım boyunca unutmayacaktım bu cümleyi. Yüzünde bir ifade yoktu ama gözlerinden anlaşılıyordu aklından çok şey geçtiği. Doğum günümü nereden biliyordu? Burcu mu söylemişti? Ama ona da söylememiştim ki. Burcu istediği herşeyi bula bilirdi. Buna niye şaşırıyordum ki. Bildiğini hiç belli etmemişti. İkisi de belli etmemişlerdi.

"F-Fırat... Çok teşekkür ederim... Sen nereden biliyorsun bunu? Burcu mu söyledi?"

"Evet, birkaç gün önce söylemişti. Kendisi de gelir şimdi. Muhtemelen seni arıyordur."

Tamamen ona döndüğümde o da benim gibi bedenini bana döndürdü. Gülümsedim. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Herşeyin en iyisine layık mıyım ben?"

Gülümsedi benim gibi.

"Bazen çocuk gibi oluyorsun. Çocuk gibi masum... Bu soruyu soracak kadar masum. Evet, Hazan. Sen herşeyin en iyisine layıksın. Kendini herşeyin en iyisine layık görmen gerek."

"Teşekkür ederim," diye mırıldandım. İçerideki sesler daha da artmıştı. Parti daha yeni başlıyordu galiba. Ama benim için şu an olduğum yer çok daha önemliydi.

"O zaman hediyeni verme zamanı," dedi, gülümseyerek.

"Bana hediye mi aldın?" diye sordum, şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırıp, gözlerimi irileştirerek. Nabzım hızlanmaya başlamıştı. Bana hediye alacağını düşünmezdim hiç. Geldiği tarafa birkaç adım attığında onu izledim merakla. O sırada yerdeki büyük hediye paketini gördüm. Oraya ne ara bırakmıştı bilmiyordum. Partiye mi getirmişti vereceği hediyesini?

Elindekiyle yanıma geldi ve bana uzatdı gülümseyerek. Bir elindekine bir ona baktım.

"E hadi alsana," dediğinde gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Daha sonra elindekini götürdüm. İçinde birden fazla şey olduğunu anlamıştım.

"Hiç gerek yoktu ya, ne zahmet etdin..." diye mırıldandım. Elimi uzatdığım ve içinden çıkan şeye şaşkınlıkla baktım.

Pembe panter.

Elimde peluş pembe panter vardı. Şaşkınlıkla ona baktım. Günler önceki film gecemizdeki sohbetlerimizi hatırladım o an. Sohbet sırasında öylesine söylemiştim pembe panter oyuncağım olmasını istediğim. Bunu aklında tutmuştu. Bunu benim için almıştı. İnanamıyorum...

"Belki çocukken istemiştin, almamışlardı ve sen büyüdüğünde artık çocuk olmadığını düşünerek almadın kendine. Ama sen hâlâ çocuksun ve o gün gördüm gözlerinde; hâlâ öyle bir oyuncağın olmasını istediğin. Ben de içindeki çocuğa almak istedim bunu... Diğerlerine de baksana."

Gözlerim dolu dolu elimdeki peluş pembe panteri Fırat'a uzatdım ve elimi yeniden uzatdım poşetin içine. Elime bir kutu geldi. Onu açtım yavaşca. İçinde ne olduğunu çok merak ediyordum.

Pembe panter baskılı kupa.

Gülümseyerek elimdekine baktım. Çok şirin, çok güzel bir kupaydı.

"Tabi pembe panteri hatırlatacak şeyler de olmalı. Her gördüğünde çocukluğuna gülümseyesin diye..."

Elimdeki kupayı kutusuna koydum ve poşetin içine bıraktım. Başka şeyler de olduğunu biliyordum. Merak ediyordum; acaba hepsi de pembe panterle mi ilgiliydi?

Sen Bende GizlisinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin