Hakan
Otobüs durağından okula ciğerlerim yana yana koşuyordum. Hocanın azarını hiç çekemem şu anda.
"Çekilin ahali çekilin !" diye bağırarak herkesi ittire ittire okulun kapısınsan geçerken her tarihi olayda bir parmağı olan (!) Fuat hocayı uzaktan görmemle koşa koşa sınıfa resmen zıplamam bir oldu. Ondan önce gelmezsem beni müdürün odasına sürgün eder ve izin kağıdı alana kadar derse sokmazdı.
Yere yapışmamla herkesin bakışının bana dönmesi bir olmuştu.
"Oha !" diye bağıran manitama baktığımda kocaman bir gülümsemeyle ona baktım.
"Naber kız."
"Ne naberi Hakan yeri süpürdün resmen."
"Ne yapıyorsun oğlum sen yerde. Kalk kalk kalk kalk kalk !" diye bağırdı Fuat Hocacığım.
"Sizin için yerleri temizliyordum paşam !"
"Cıvıma evladım cıvıma." dediğinde yerden kalkıp üstümdeki tozları silkeledim ve Elif'in yanına geçtim.
"Ee şimdi naber ?"
Yüzünde bir gülümsemeyle "Önceki hayatında süpürgeydin galiba şayet hademe Kamil abi bile böyle güzel süpüremiyor."
"Her konuda yetenekli olmam benim suçum değil güzellik." diyerek yanağından bir makas aldım.
"Sence bu sefer hangi konuyu kendi hayat hikayesiymiş gibi anlatacak ?"
"Valla en son tyt nin başından bir tekrar yapmaya başlamıştı, tam olarak nerede bilmiyorum"
Fuat Hoca yoklamayı alıp direkt derse geçti.
"Evet gençler Mete Han'da kalmıştık en son. Buradan devam ediyoruz."
Aklına bir şey gelmişti belli ki. Suratında söyleyeceği bir şeyi hatırlamış ifadesi vardı.
"Ben size Mete Han'ın hikayesini anlattım mı?"
Bütün sınıf dersin biraz olsun kaynayacağını anlayıp anlatmadığına dair şeyler söyledi.
"Tamam hemen anlatayım. Mete Han babası Teoman'ı devirip devletin başına geçtikten sonra Moğol kökenli Tung-Hu'lar ondan zorlayıcı isteklerde bulunmaya başladılar.
İlk olarak en sevdiği ünlü atını ondan istediler. Mete'nin reddetmesini ve savaş çıkmasını bekliyorlardı.
Mete babasına sordu kabul edeyim mi diye. Babası dedi ki 'Ne vereceksin atını çok hızlı ve ünlü bir at o.' ama Mete babasının dediği şeyi dinlemedi ve atını verdi.
Ardından Tung-Hu'lar daha da gaza gelip bu sefer Mete'den güzel eşini istediler. Mete yine babasına sordu eşimi vereyim mi diye. Babası da dedi ki 'Eş başkasına verilir mi oğlum, gavat mısın sen?'"Tüm sınıf hocanın anlatışına hayvan gibi gülüyordu. Ben bu Fuat'ı seviyorum yaa.
"Ama Mete dinlemedi. Mete, eşini kendi elleri ile Tung-Hu'ların çadırına götürdü ve teslim etti. Tabi bunlar şoka girdi. Bir türlü savaş çıkaramıyorlar.
En sonunda küçük, çorak ve faydasız bir toprak istediler Mete'den. Yani araziye köpek bağlasan durmaz öyle bir yer. Bizzat gördüm yani orada olduğum için. Bana beleşe verseler almam öyle bir yer. Neyse, Mete babasına sordu 'Verem mi ?' diye. Babası da 'Ver tabi faydasız küçücük bir yer, ne bok yiyeceksin orayla.' dedi. Sonra Mete Han çok sinirlendi ve hiddetle dedi ki: 'At benim, karı benim ama vatanın toprağı milletindir. Ne hakla başkasına veririm'. O kadar sinirlendi ki babasının kellesini vurdurdu ve Tung-Hu'ların anasını belledi.""Hocam kadını niye vermiş ya ayrımcılık, yine kadınlara saygısızlık !"
"Ohoo hemen yargı hemen yargı. Karısı Çin ajanıymış bilgiler alıp Çin'e yolluyormuş bunu bildiği için verdi zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ara Bulucu | bxb
הומורYüzüne birazcık daha yaklaşıp ellerimi uyanmasından korkarcasına saçlarına götürdüm. Neden böyle hissediyordum ? Daha önce yaşamadığım bir şeydi ve bu beni korkutuyordu. Evet şu an onu beğeniyor ve kıskanıyordum fakat ya bu beğeni daha da ileri gide...