40

912 59 204
                                    

Okan

"Ben senin gibi bir salağa güvenip bunlarla nasıl yalnız bırakayım şimdi?"

"Abi ayıp ediyorsun ama. Kalbimi kırıyorsun."

"Dua et kafanı kırmıyorum."

Adamların kendi arasındaki komik tartışmasına sırıtırken kafamı yan tarafa çevirdim. Beni izleyen bir çift yeşil göz ve sırıtan dudakları görünce ben de sırıttım.

"Aşkım , böyle güzel bakarsan erir giderim lan." Uzaktan bir öpücük gönderdim.

"Ben eridim gittim bile esmer. O gülüşler ne lan öyle." Göz kırptıktan sonra kolunu omzuma doladı. Adamlar ise hâlâ ne yapacaklarına karar verememişlerdi.

"Bunları seninle bırakırsam elinden kaçırırsın. En iyisi hep birlikte gitmek. Kalkın lan ayağa!" Son cümlesini bize dönerek ve bağırarak söylemişti.

Adamın tavırlarına iyiden iyiye sinir olmaya başlamıştım. "Hasbinalllah ya." Kendi kendime söylenerek ayağa kalktım. Kağan da omzumdaki kolunu çekip yerden destek alarak yanıma dikildi.

Adam son dediğimi duymuştu. Karşıma geçip gözlerini bana dikti. "Hayırdır koçum. Bir sorun mu var?"

Gözlerimi onunkilere diktim. Meydan okuyan bakışlarına karşılık verdim. "Koçuna da sana da şim-" Kağan kolumu tutunca kafamı ona çevirdim. Susmamı ister gibi kaşlarını kaldırdı. Cümlemi tamamlamadım. Gözlerimi adamdan kaçırdım.

"Yürüyün önden. Sizi arkada bırakıp risk alamam."

Adamın söylediğine cevap vermemek için iç çekerek yürümeye koyuldum. Kağan kolundan tutup yanıma geçti. Adamların duyamayacağı bir ses tonu ile yüzünü bana dönmeden fısıldadı.

"Olum manyak mısın? Adamların silahı var. Ben senden daha sinirliyim normalde. Böyle tepkiler vermiyorum. Kendine gel. Kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız. Bir şekilde polis aramamız lazım."

"Biri sana saçma sapan davrandığında deliriyorum. Elimde değil." diye karşılık verdim.

"Ne kadar da sahiplenici bir erkek."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. O sırada adam bizi duymuş olmalı ki ağzında bir şeyler geveledi. Ama dediklerimizi anlayamayacak mesafedeydi. İkimizde susup yürümeye devam ettik.

***

Kulübeden çıkıp ormanın içlerine doğru bir süre yürümüştük. Bu süre zarfında hiç konuşmadık. Silahlı olan adam ara sıra daha hızlı yürümemizi söyleyip durdu. Kuytuda bir yerdeki başka bir kulübenin önüne geldik.

Silahlı adam bize hitaben konuştu.
"Sonunda gelebildik. Yoruldunuz mu prensesler?"

"Sen komedyenlik yapsana. Harcanma hırsızlık işlerinde." Adamın tavrına sinir olduğum için yine dilimi tutamadım.

Kağan dirseği ile karın boşluğumu dürttü. "Sus artık sus , sus. Şuradan bir kurtulalım , soracağım bunları." Benim duyabileceğim bir ses tonu ile söylemişti.

O sırada adam aramızdaki mesafeyi kapatarak karşıma dikildi. "Senin dilin uzun biraz. Kısaltalım mı, ne dersin?"
Silahı burun hizama kadar kaldırıp ağzıma doğru tuttu.

Kağan bir anda önüme geçerek beni tek eliyle göğsümden geriye doğru itekledi. "Sorun çıkmasın. Ben onu sustururum." Adamı yumuşatmaya çalışıyordu.

"İsabet olur. Yoksa arkadaşın kurşunu yiyecek." Silahlı adam diğerine seslenip eve girmesini söyledi.

Kağan bana dönüp ellerini açık renkli saçlarından geçirerek ofladı. "Aşkım , lütfen adamla dalaşmayı kes! Yoksa bir hafta sevişmeyi unut."

ADAMIM (GAY) (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin