Okan
"Ne oluyor lan burada?" Kükreyen sesi boşlukta yankılanırken İlker'in üstüne atladı. Yumruğunu suratına indirdi. Çocuk sağ yanağını tutarak geriye sendelerken sırtı duvara yapıştı. Hayatım boyunca her olaya soğukkanlılık ile yaklaşan bir insandım. Ama şu an sadece şok olmuş bir şekilde onların kavgasını izliyordum. Çocuğu tekrar yakalayıp suratına bir yumruk daha salladı. Burnundan gelen kanlar darbenin şiddetini fazlasıyla belli ediyordu.
Saniyelere bile sığmayacak kadar küçük bir boşluk bulur bulmaz Kağan'ın elinden kurtuldu. Hızlıca merdivenleri inerken gözlerimi Kağan'a çevirdim. Az önce yumruğu ile savurduğu adamın yaslandığı duvara yaslanmıştı. Ellerini dizlerine koyup soluklanmayı deniyordu. Nefesi o kadar düzensizdi ki ancak nefes almayı deniyor denebilirdi. Hâlâ yerimden kımıldayamamıştım. Adım atacak gücü kendimde bulamıyordum. Kafasını kaldırıp yeşil gözlerini bana diktiği an kendime gelmiştim.
"Aşkım, bir dakika dinle beni. Hiç bir şey göründüğü gibi değil."
Ağır adımlarla yanıma geldi. Karşıma dikildi. Kapının eşiğinde durduğum için ondan yüksekteydim. Bu şekilde boy farkımız kapanmıştı. Gözleri dolmuştu. Dudakları titriyordu. Kirpikleri depar atan bir koşucunun bacakları gibi aşağı yukarı açıp kapanıyordu. Kirpikleri her inişinde ince bir gözyaşı damlasını yanağına bırakıyordu.
"Nasıl yaptın?" Yutkundu. O kadar güçsüz çıkmıştı ki bu kelimeler ağzından, az önceki öfkeli adamdan eser yoktu sesinde.
"Yemin ederim göründüğü gibi değil." Sol elimi eline uzattım. Ani bir hamle ile elini benden uzaklaştırdı.
"Okan, ben sizi kapıda öpüşürken gördüm. Ellerin adamın göğsündeydi. Hâlâ neyi inkar ediyorsun. Yapma. Bana bunu yapma. Aylardır aptal yerine koydun. Eğlendin benimle. Biraz saygın kaldıysa artık yalan söyleme."
"Aşkım yemin ederim aniden öptü. İttirmeye çalışıyordum."
"Hâlâ yalan söylüyorsun. Üzerinde bornoz var be. 'İşimi görüp adamı yolcu ederken veda öpücüğü verdim' desene."
"Pişman olacağın şeyler söylüyorsun." Gözlerim çok doluydu. En ufak bir dokunuş ile göz yaşlarım intihar edercesine atlayacaktı göz kapaklarımdan yanaklarıma.
Sıktığını farketmediğim yumruğunu aniden ve art arda kapının yanındaki duvara vurdu. Yüzümü buruşturarak hafifçe geri çekildim. Elini indirdiğinde üstü paramparça olmuştu. "Keşke senin suratına geçirebilseydim bu yumrukları."
"Rahatlatacaksa vur." Sesimin titrediğini o an farkettim.
"Yapamıyorum. Ağzıma sıçıp en büyük kötülüğü yaptın bana. Ama sana vuramıyorum işte."
Boğazımdaki yumruyu sıkmaktan kafamın her yeri şakaklarıma kadar zonkluyordu. Daha fazla kendimi tutamadım. Göz pınarlarım şelaleden düşer gibi göz yaşlarımı indiriyordu. "Çok saçma göründüğünün farkındayım. Ama o beni öptü. Benim isteğim dışında oldu." Öyle bir boşalmıştı ki sinirlerim farkına varmam uzun sürdü. Hıçkırıklarım boğazıma düğümlenirken benimle birlikte o da ağlıyordu. Kızaran gözlerinin beyazı yeşil harelerini içine hapsetmişti.
"Sus artık sus. Yoksa inanacağım. Hiç mi sevmedin lan beni? Bu kadar ucuz muydu her şey? Anlık zevklerin kurbanı edecek kadar mıydı aşkımın değeri?"
Dayanamıyordum. Onu öyle görmeye dayanamıyordum. O kadar çaresizdi ki bakışları, son duvarı yıkılmayı bekleyen bir virane gibi bakıyordu.
"Ulan ben aptal mıyım? Beyinsiz miyim? Seninle her şey o kadar güzel giderken neden mahvedeyim?" Çektiğim acıya tepki veren son organım midem oldu. Kasılmaktan yay gibi gerildiğini hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAMIM (GAY) (Texting)
Teen FictionBirbirinden baskın iki karakterin komik , eğlenceli, bazen romantik , bazen erotik ,bazen de garip öyküsü. Kağan : Tanışalı on dakika oluyor. Dokuz dakikadır kavga ediyoruz. Bu benim öyküm birazcık yaralı. Okan : Şarkılı göndermene sokayım. Bak kaf...