Kağan
Başını cama yaslamış, dışarıyı izliyordu. Ara sıra kaçamak bakışlar atarak ona bakıyordum. Bakışlarımı ona her çevirdiğimde ağzımı açıp bir şeyler söylemek istememe rağmen susup önüme dönüyordum. Gitmesini istemiyordum. Bunu ona söylemeliydim. Saçma bir şekilde ikimiz de birbirimizden kaçıyorduk. Bana kendini açıklamak istediği zamanlarda ona fırsat vermediğim için kendime kızıyordum. Cesaretimi toplayıp ona seslendim.
"Okan."
Yerinde hızlıca toparlanıp tüm dikkatini bana verdi. Beklemediğim bir tepkiydi. "Efendim?"
"Şey..." Duraksadım. Bakışlarımı yolda tutmam gerektiği için ona bakmadan konuşmanın daha kolay olacağını düşünmüştüm. Ama o tüm dikkatiyle beni izlerken bir türlü konuşamadım.
"Dinliyorum seni Kağan." Kaşlarını kaldırarak bana bakınca çok fazla sessiz kaldığımı farkettim.
"Şey diyecektim. Otobüs kaçta hareket edecek? Geç kalmayalım."
"Bu muydu yani?" Önüne dönüp benim gibi bakışlarını yola çevirdi. Sesindeki hayal kırıklığı fazlasıyla kendini belli ediyordu.
"Bir şey demedin."
Ona kısa bir bakış atarak sorduğum soruya kafasını tekrar cama dayarken cevap verdi. "Yarım saat civarı var otobüsün kalkmasına."
Sessiz geçen yolculuğun ardından terminale varmıştık. Yaklaşık on beş dakika sonra otobüs kalkacaktı. Ben ise hâlâ ona kal demek için kör düğüm olan dilimi çözmeye çalışıyordum. Valizleri taşımasına yardım edip Okan'ın bineceği otobüsün olduğu reyona geldik. Muavin aceleyle valizleri elimizden alıp bagajların arasına yerleştirdi. Otobüsün ön tarafına yürüdük. Tek kelime konuşmadık. Sessizlik iyice sinirimi bozmuştu. Cebimden sigara pakedini çıkarıp içinden bir dal aldım. Dudaklarımın arasına yerleştirdiğim sigarayı elimi rüzgara siper ederek yaktım. Zehir ciğerime dolarken hissettiğim rahatlık garip bir haz vermişti. Bakışlarımı Okan'a çevirdim. Bir süre onu izledim. Onu izlediğimi farkedince bana bakmadan konuştu.
"Yanımda sigara içmezdin." Söylediği şey çok basit bir cümleden ibaret değildi. Onun yanında bugüne kadar hiç sigara içmemiştim. Çünkü onunlayken bütün dertlerimi unutuyordum. Sigara aklıma bile gelmiyordu. Zaten Okan ile tanıştığım zamandan beri sigarayı iyice azaltmıştım. Ta ki aramız bozulana kadar.
"Açık havada olduğumuz için sorun edeceğini düşünmedim." Sigarayı dudaklarımdan alıp yere atmak isterken elimi tuttu. Aniden göz göze geldik. Midemde sıkışan heyecan balonu aniden patlayıp tüm vücuduma yayıldı.
"Hadi abicim hadi ! Otobüs kalkıyor artık."
Muavinin sesi ile elini elimden çekerek toparlandı. "Ben otobüse bineyim artık."
Arkasını dönüp giderken ona son kez sarılmak istedim. Ağır adımlarla otobüsün kapısına kadar gelip önünde durdu. Tek elini kaldırıp donuk bir ifade ile yüzüme baktı. "Hoşçakal."
Elimi kaldırıp aynı şekilde karşılık verdim. Ama kelimeler boğazıma düğümlendiği için bir şey diyemedim. Otobüs geri geri gidip yönünü çıkışa çevirdi. Artık gözlerimi tutmanın bir anlamı yoktu. Gözyaşlarım birbirine karışıp izdihama dönüşmeye başlamıştı bile. Otobüs terminali terkederken kendi kendime küfür ederek arabaya yöneldim.
Arabaya bindikten sonra iyice geriye yaslandım. Bir süre gözlerimi kapatıp sessizliğe gömülen ortama ayak uydurdum. Sonra arabayı çalıştırdım.
***
Okan
Otobüse binerken ayaklarım geri geri gitmesine rağmen yürümeye devam ettim. Koltuğuma oturduktan sonra bakışlarımı dışarı çevirdim. Gözlerim onu arıyordu. Ama boş boş bakınmakla yetindim. Cebimden çıkardığım kulaklığı telefona taktım. Kulaklığın uçlarını kulaklarıma götürmeden önce üstündeki yazıları görür görmez gözyaşlarım şelale gibi akmaya başladı. Kağan kulaklığın her bir ucuna iki küçük kağıda isimlerimizin baş harfini yazıp kulaklığa yapıştırmıştı. Bunu yaparken söylediği cümle ise hâlâ ezberimdeydi. Cümle onun sesi ile zihnimde yankılanırken buruk bir gülümseme dudaklarımı işgal etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAMIM (GAY) (Texting)
Roman pour AdolescentsBirbirinden baskın iki karakterin komik , eğlenceli, bazen romantik , bazen erotik ,bazen de garip öyküsü. Kağan : Tanışalı on dakika oluyor. Dokuz dakikadır kavga ediyoruz. Bu benim öyküm birazcık yaralı. Okan : Şarkılı göndermene sokayım. Bak kaf...