Kirpiklerim titreyerek açtım gözlerimi. Önce nerde olduğumu anlayamadım. Gözlerimi alan beyaz ışık, bu beyaz oda,bir kaç makina sesi.. sağ tarafta minik bir cam,camın arkasında keskin gece mavisi gözler. Ben daha nerede ne durumda olduğumu anlayamadan kapı açıldı,içeri samimi yüzlü güzel bir hemşire girdi. "Günaydın" dedi hoş hafif bir sesle. Olanları hala idrak edemediğimden mi bilinmez bir tepki veremedim. Hemşire orama burama hafifçe dokunup kolumda ki serumu kontrol etti. Doktor olduğunu tahmin ettiğim uzun boylu gözlüklü adam da gözlerime bakarken,
"Mehir hanım günaydın,kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Dedi sesler kulaklarıma sanki yıllardır işitme engelliymişim gibi anlamsız ve bir çınlama gibi gelirken,nihayet konuşabildim.
"Ne..neredeyim"
Boğazımda oluşan acı ve sesimde ki kırılma uzun zamandır konuşma girişiminde bulunmadığımı gösterdi."Ufak bir trafik kazası geçirdiniz,hastanedeyiz."
Gözlerimi kıpıştırdım,kafamı cama doğru çevirdim gördügümü hatırladığım gözler artık camın ardında değildi.
"Be..ben anlamıyorum" diyebildim neden burda olduğumu, nasıl buraya geldiğimi hatırlamıyordum evet ama ismimi,kimliğimi ve ailemide hatırlayamıyor, ne sormam,ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.Yeniden söze girip kekeleyerek ve herşeye bir anlam arayarak:
"Ben,hiçbir şey hatırlamıyorum" diyebildim
Hemşire ve doktor kısa bir an göz göze geldikten sonra sanki aralarında sözsüz bir anlaşma var gibi anlaştılar. Hemşire ne yapması gerektiğini bilir bir edayla
"Mehir hanım şimdi sizi normal bir odaya alıp tedavinize orada devam edeceğiz endişelenmeyin,herşeyi hatırlamaya başlayacaksınız." diye mırıldandı. Bir kaç dakika sonra kendimi yürüyen sandalyede daha az makina sesi olan bir odada buldum. Beyaz çarşaf,beyaz oda ve bu kötü koku. Bir süre uzandım, bu süreç içinde aynı hemşire bir kaç kez daha ziyaret etti beni. Aynı gözlüklü uzun boylu doktor bi kaç defa gözlerime tuttuğu beyaz ışıkla bence retinama aşırı hasar verdi. İnsanların başımda dolaşması orama burama ve serumuma dokunması beni rahatsız etmeye başladı.Hemşire yeniden başıma gelip belki 50.kez baktığı serumuma bakarken boğazımı temizleyip,
"Biri artık bana neler olduğunu anlatacak mı" diye mırıldandım. Sesimin huysuz çıkmasına engel olamayarak.
Hemşire al al olan yanaklarıyla biraz tebessüm ederek sanki nerden başlayacağını bilememenin çaresizliğiyle yüzüme baktı. Dudaklarına bakıyor ordan bir kelime çıkması için deliriyordum. Tatlı hemşire nihayet konuştu,
"Mehir hanım, bu çok uzun ve zor bir süreçti. Yaklaşık 4 aydır burada uyku halindesiniz. Buraya geldiginizde çok kan kaybetmiştiniz ve durumunuz ağırdı. Bir taksiyle evinize dönmeye çalışırken talihsiz bir kaza geçirdiniz ve ne yazık ki bu kazada bebeğinizi kaybettiniz. Biz sizin için çok üzgünüz. Bebeğinizin babası henüz size ulaşmak adına bir girişimde bulunmadı. Biz sizin uzun uyku hali yüzünden ağır şok yaşadiğiniz için birşeyleri hatırlamadığınızı ve bir kaç saate bu durumun iyiye gidecegini düşündük ancak saatlerdir sizde birşey hatırlama eğilimi görmedik."Kadın sanki söylemek istediklerini tek nefeste söyleyip zehrini dışarı akıtmak için can atar gibi uzunca konustugunda,ufak çaplı bir şok daha yaşadım. Hamileymişim. Bir bebeğim varmış,evlimiydim? Zihnimi kurcalayıp hatırlamaya çalıştım. Bir yüz,bir sima,bir anı. Ama herşey karanlıktı. Sanki bu gün doğmuştum ben. Zihnimi karıştırırken o gözleri anımsadım. Camın ardından beni gözetleyen o güzel mavi gözleri. Gözlerimi hemşireye çevirip
"Burada, bir adam gördüm.ilk uyandığımda beni izliyordu." Dedim sorar gibi hemşire bi süre düsünür gibi yaptıktan sonra hatırlamış gibi başını sallayarak
"Evet her gün sizi ziyaret eden bir ziyaretçiniz var. Eger konuşabilecek durumdaysanız içeri davet edebilirim. Dışarda kapının ardında sizi bekliyor."
Açıklamasını dikkatle dinledikten sonra yüzümün aydınlandığını hissettim. Sanki içim ferahladı beni tanıyan beni ziyaret eden biri vardı. Herşeyi ondan dinleyebilir hatırlamaya çalışabilirdim. Ben umutla odanın kapısının açılmasını beklerken,yaklaşık bir saat sonunda kapım çaldı çatallaşan sesimle
"Gel" diyebildim kapım açıldı,camın arkasında bana baktığını gördüğüm o keskin bakışlı adam içeri girdi.
Onu baştan aşağı süzerken etkileyici görünüşü beni bir süre kilitledi ikimizde birbirimize sanki ilk defa görüşüyormuşuz gibi bakarken,konuşulacak ve sorulacak tüm sorular kafamdan uçup gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Mavi
Teen FictionHerkes biraz hayal kurar. Hepimiz bir gün gelecek olan güzel günlerin hayaliyle yaşarız. Ama hiçbir yarın dünden daha güzel gelmez aslında. Her yarında dolup taşar içimiz dışımıza. Her yarın yeni bir yaranın habercisidir. Belki bu yüzdendir bu kimse...