Hissetmek, uyku bulutu kirpiklerimi oylarken gözlerime değen güneşin sıcağıydı belki. Sanki yıllardır aynı güneşin sıcağında kavrulan tenim yeni bir sabaha uyanmak için hazırsızdı.
Beynimin sızlanmaları arasında, göğsümde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi araladım. Görmeye hiç hazır olmadığım manzara gözlerimi selamladı. Ekin ufak bir çocuk ğibi, koltuktan uzattığı başını göğsüme koyup öylece uyuyakalmıştı.
Yıllardır gülümsememişim gibi hissettiren o gülümseme dudaklarıma yerleşti. Ne yapacağımı bilememenin aptallığı, hareketlerimi dondurdu. Bir kaç kontrolsüz solukla, hareketlenen göğsüme kavislendi kaşları.
İfadesiz yüzünün masumluğu, göz kapaklarıma işlenmiş bir nakış gibi orada kalakalırken ekin gözlerini araladı. Mavi gözleri, gözlerimle karşılaşınca sanki dolaptan aşırdığı şekerleri cebine doldururken yakalanan bir çocuk ifadesiyle yüzüme baktı.
Bu garip ifadesine sesli bir kahkaha koyverdim. Hızla doğrulup elini anlına bastırdı. Rahat bir pozisyonda uyuyamamış olmanın huysuzluğu sardı yüzünü.
Kısa bir uyanışın ardından, uzun kirpiklerinin arasından aktı gözleri gözlerime. "İnan nasıl oldu bir fikrim yok. Ben bir an ateşine bakayım diye eğildim işte sonra..."
Boğazını temizleyerek kuracağı cümlenin devamını düşünür bir hale bürününce daha çok gülmeye başladım.
Gülüşümle huysuzluğu arttı. "Neyse."
Kıvrak bir hareketle oturduğu yerden doğruldu.Gözlerimi suratına dikmiş öylece uzanmaya devam ediyordum. Derin bir nefes alıp, kavislenen kaşlarıyla bana sert bir bakış fırlattı. "Burda sana bebek bakıcılığı yapan benim! Bana hesap sorar gibi bakmayı kes."
Dudağımı hafifçe büzüştürüp ona masum olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. "Bana bebek bakıcılığı yapmak zorunda değilsin." Tek kaşını kaldırarak, tek hamlede üzerinden çıkardığı tişörtünü kafama fırlattı.
"Yapma ya! Kimin size bebek bakıcılığı yapmasını tercih ederdiniz mehir hanım?" Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı kapattım. Tişörtünü kafamdan çekip, çatılan kaşlarımla birlikte ona geri fırlattım.
Birden huysuz ruh halinden sıyrılıp Gülümseyerek, odanın en köşesinde kalan gardıropu açtı. İçinden koyu mavi tonlarında bir tişört çıkarıp hızlıca üzerine geçirdi.
"Kahvaltı da ne arzu edersiniz mehir hanım?" Müzhip bir gülümsemeyle huysuz suratımı izlerken devam etti. "Size tam bebeklerin damagına layık..."
Öksürerek sol tarafımda keskinleşen ağrıya aldırmadan doğruldum. Ani haraketimle bir kaç adım yaklaştı yanıma. Elimi kaldırarak onu durdurdum.
Yüzümü buruşturarak "şimdilik oksijen yeterli olur!" Sinirli sinirli yataktan çıkıp yürüme çabama ağzı beş karış açık halde bakakaldı. Aniden alevlenen halime bir an bende afallayınca göz göze geldik.
Yarım kalmış tatlı bir bölüm olsun o halde 🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Mavi
Ficção AdolescenteHerkes biraz hayal kurar. Hepimiz bir gün gelecek olan güzel günlerin hayaliyle yaşarız. Ama hiçbir yarın dünden daha güzel gelmez aslında. Her yarında dolup taşar içimiz dışımıza. Her yarın yeni bir yaranın habercisidir. Belki bu yüzdendir bu kimse...