19.11.2020
***
Kafamı koltuğa yaslayıp uykuya dalmıştım. Yorgun olan bedenim uykuya dalmakta zorluk çekmemişti. Gittiğimiz engebeli yollarda hafif hafif sallanarak uyumaya devam ediyordum. Bir ara gözlerimi açmaya çalışırken yanımdan gelen konuşma sesleriyle gözlerimi açmadan dikkatimim oraya verdim.
''Evdeki çocuğu nasıl alacağız abi''
''O iş sana kalıyor Alp. Çocuğu bir şekilde kurtar. Çiftliğe getir. Müşteri gibi girebilirsin.''
''Beni tanırlarsa...''
''Değiştir tarzını. Karanlıktı zaten tanımazlar.''
''Peki bu çocuk ne kadar süre kalacak abi?'' Alp denen adamın sorusuyla kısa bir an sustu. Açıkçası korkmuştum. Ve bu bedenime de yansımıştı. Kaskatı durarak dinlemeye devam ettim.
''Şimdilik yanımızda kalsın. Herkesin gözü üzerinde olsun''
''Peki sonra?'' Alp ne meraklısın be... Sana ne kardeşim. Sal beni!
''Çiftlikte ki timsahlara atarız. Çeyizime saklayacak değilim'' Alp'in kıkırtısını duymuştum. Söylediği şeyle aniden gözlerimi açtım. ''Ne! Nasıl ya! Cani misin sen?''
''Peki sen meraklı mısın? Ne diye uyumuş numarası yapıp gizli gizli dinliyorsun bizi!'' Pislik herif! Uyumadığımı anlamıştı. Gözlerimi devirip kollarımı bağladım ve pencereye döndüm.
Yandan bakarken sırıttığını gördüm. Alp ise bana bakınca kahkaha atıyordu. Eğleniyorlar bir de...
Çiftliğe geldiğimizde arabadan inip etrafı inceledim. Kocamandı. Etrafta bir çok koruma vardı. ''Vaooovvv!'' diyerek yürümeye başladım. Adam bana küçümser bir şekilde bakıyordu. Ne yapayım? Daha önce böyle bir yer mi görmüştüm? Küçümseyen bakışlarını görünce sinirle baktım ben de. Bakışları kararıp üzerime bir adım atınca korkuyla Alp'in arkasına saklandım.
''Gel buraya baş belası! Kimden medet ummaya çalışıyorsun. Adamım o benim. Sence benim sana yapacaklarıma engel olabilir mi?'' Alp'e endişeyle baktığımda omuzlarını silkti. Vay anasını ya...
Mecburen arkasından çıkıp adamın karşısına geçtim. Bana bir süre bakıp kafasıyla işaret verdi. Önden önden giderken onu takip ettim. Evin kapısından girip büyük salona ilerledik. Otantik bir havası vardı. Yer yer asılmış tablo ve değişik süs eşyaları ile değişik bir atmosfer vermişti eve.
Ben etrafımda dönerek evi incelerken fark etmemem üzerine, durmuş olan adamın sırtına yapıştım. Anında kendini çekip beni de sarsarak itti. ''Önüne bak velet!'' Korkuyla kafamı sallayıp birkaç adımda ben uzaklaştım ondan. O sırada içeriye giren yaşlı bir adama bakıp gülümsedi.
''Çağın oğlum hoş geldin'' demek adı Çağın'dı.
''Hoş bulduk Ömer amca'' Ömer denen amca bana baktı. Önce şaşırsa da gülümsemesi genişledi. ''Bu çocuk kim?'' Çağın bana bakıp kısa süre inceledi.
''Bir misafirimiz diyelim. Ben de tanışmanız için getirdim. Benim olmadığım zamanlarda dikkat edilmesini istiyorum. Her hareketi bana haber verilmeli. Korumalara söyledim zaten ama senden ricam göz kulak olman. En ufak harekette bana haber ver Ömer amca.'' Ben yokmuş gibi konuşmalarına göz devirdim. Bir gitseydim önce ya...
''Tamam oğlum sen merak etme'' kafasını sallayıp beni kolumdan tuttu. ''Yürü bakalım'' sinirle kolumu kurtardım. ''Benim ayaklarım var. Söylersen seni takip ederim zaten!'' Gözleri ateş salarak boğazıma yapıştı. ''Bana bak velet. Seni öldürmemek için zor tutuyorum kendini. Beni çileden çıkartma!'' Korkutucu bakışlarına karşı Shrek'te ki kedi gibi baktım. Bir şey demeden yürümeye devam etti. Onu takip ettim. Bir odaya girdik. Benim odamın 3 katıydı.
''Burda kalacaksın. Bir çözüm bulana kadar. Evin içerisinden ayrılmıyorsun''
''Bahçeye de mi çıkmayacağım''
''Gerekirse çıkma!'' deyip kapıya yöneldi. ''Birkaç kıyafet göndereceğim git yıkan ve üstünü giy. O iğrenç yerde yaptıklarından arınman gerek.'' dedi sırıtarak. Sinirle yanına gidip göğsüne vurdum.
''Kimse bana dokunmadı. Ki olsa bile bu benim suçum değil! Sana zorla alıkoydular bizi dedim! Neden pis imalarda bulunuyorsun!?'' Dişlerini sıkarak baktı. Ellerimi itip göğsümden itti o da. Ama tabi ki benden çok daha güçlü olduğu için sendelemeden edemedim. ''Ordan kurtulduğu nu anladığın için bir cesaret gelmiş sana.'' Yüzümü her yerini inceledi. Sonra tekrar gözlerime dikti bakışlarını. O korkunç sırıtmasını yüzüne kondurdu. ''Ama unutma, araftan kurtuldun ama şu an cehennemdesin.'' Söyledikleriyle yutkundum. Üzerimdeki etkisinin farkında, korkutucu gülümsemesini sunup odayı terk etti.
''Oradan kurtuldum ama kesin burada öleceğim'' deyip yatağa yüzüstü yattım. ''Off of!'' Kapının çalınmasıyla yerimden doğruldum. O it olsa direkt dalardı kesin. ''Gir!'' İçeriye gelen genç bir kız elindeki eşyaları yatağa koydu.
''Şampuan ve diğer malzemeler odanızın lavabosunda var. Buradaki kıyafetleri kullanabilirsiniz. Daha sonra başka giysiler de getirilecek.'' dedi. Kafamı sallayıp ''Teşekkür ederim.'' dedim. O da aynı gülümsemeyi gönderip odayı terk etti. Yatağın üzerine bıraktığı kıyafetleri alıp banyoya gittim. Kocaman bir banyoydu. Yani en azından benim daha önce kullandığım banyolara göre...
Duşa kabine baktığımda Çeşit çeşit şampuan ve duş jeli vardı. Duşumu keyifle alıp üstümü giyindim. Odayı incelemeye başladığım esnalarda içeriye az önceki kız girdi.
''20.00'da akşam yemeği yenecek. O saatte masa da olmanız gerekiyor. Çağın bey geç gelmeniz durumunda sinirlenebilir.'' deyip çıktı.
''Robot galiba bu kız.'' Çağın için söylediklerine ise 'hıh!' diye bir ses çıkarıp göz devirdim. Daha vakit vardı. Yatağımın içine girip battaniyeyi üzerime çektim. Biraz uyku iyi gelebilirdi. Egemen'i düşünmeye başlamamla gözlerimi tekrar açtım.
''Off Egemen acaba şu an nasılsın?'' Sıkıntıyla gözlerimi kapattım. Mental anlamda çok yorulmuştum. Umarım şu Çağın denen adam kurtarırdı onu. Alp'e söylemişti. Alp nasıl biriydi acaba? Tanıdığıma göre Çağın'dan daha iyi gibiydi. Umarım Egemen'in başına bir şey gelmeden kurtarılırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ BELASI | bxb
Action[TAMAMLANDI] Toprak ve arkadaşı çalışmak zorundaydı. Ancak arkadaşının bulduğu iş onlara uygun muydu? Başlangıç:12.11.2020 Bitiş: 03.11.2021