15

7.3K 611 79
                                    

23.09.2021

***

Gözlerim şokla kocaman açılmış, az ileride sarılan ikiliye hipnoz olmuş bir şekilde bakıyordum. Evet, evin içerisinde olan bütün çalışanlar benim kim olduğumu az çok biliyorlardı ancak Çağın'ın arkadaşları beni Can, yani bu gelen yeğeni olarak biliyorlardı. Neyse ki şu an evin çalışanları ve korumalar dışında kimse yoktu.

''Seni çok özlemişim dayıcım.'' Yanağına bir öpücük kondurup geri çekildi. Az sonra etrafta gezinen bakışları beni bulmuştu. Kaşları hafifçe çatıldı. ''Misafirin mi vardır dayı?''

''Misafir değilim. Bu evde yaşıyorum artık.'' dedim 32 diş sırıtarak. Çağın'ın bakışları bana döndü anında. Abartılı göz devirmesinden sonra bakışlarını yeğenine çevirdi. Yeğeni şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Ona döndüğü anda yüzündeki ifade değişmiş ve geniş bir gülümsemeye bırakmıştı yerini. Bir bana somurtuyordu bu adam.

''Neden haber vermedin Can? Belki evde yokum değil mi?''

''Ne fark eder ki? Hayvanlarla ilgilenirdim en kötü. Normalde de geliyorum zaten biliyorsun.'' Verandadaki masaya ilerleyip sandalyeyi çekti. Tabakta bulunan kekten bir parça koparıp ağzına attı. ''Hoş geldiniz Can bey. Size de bir tabak getirmemi ister misiniz?''

''İyi olur yavru ya. Acıkmışım valla.'' Robot kız hafif bir tebessüm edip ayrılmıştı yanımızdan. Can denen herifin, çalışanlarla arası iyiydi belli ki. Robot kız bana gülmeye tenezzül bile etmiyordu.

''Hayırdır okul için uğraşacaktın sen?''

''Vazgeçtim. Türkiye'de devam edeceğim.'' Çağın'ın eski yerine dönmesi ve kağıtları kenara itip kahvesini yudumlamasını izledim bir süre. ''Ee sen kimsin harbi?'' Can'ın bir anda bana dönmesiyle ben de eski sandalyeme oturdum. ''Adım Toprak.''

''Dayımla ne alaka?''

''Ben de buradayım Can.'' Çağın'ın yakınmasıyla koca bir kahkaha attı Can. ''Toprak bir süre burada kalacak. Bir tanıdığımın oğlu.'' Bakışlarını bana çevirip uyarıcı bir şekilde kaşlarını kaldırılması ve Can'ı işaret etmesiyle kafamı salladım. ''Yaa...'' Can kafasını bana çevirip süzmeye başladı. Az sonra dudağının kenarı kıvrılmıştı. ''Memnun oldum Toprak. Burada bana arkadaşlık edersin en azından.''

''Aslında süper olur.'' Ne yalan söyleyeyim ben de sevinmiştim.

Ben biraz daha yanına yanaşmamla bana çevirdi bakışlarını. ''Ne zamandır buradasın?''

''Oldu birkaç ay.'' Anında Çağın'a dönüp: ''Aşk olsun dayı. Niye haber vermiyorsun?'' demesiyle Çağın bıkkın bir nefes vermiş ve ağzını aralamıştı ancak o esnada gelen başka bir araba sesiyle kaşlarını çatmıştı. Bakışlarımızı çiftliğin girişine çevirdik. Lacivert arabayı ilk anda tanımamıştım ancak sonrasında kimin olduğunu anlayıp gözlerimi korkuyla açtım. Aynı korku Çağın'da da vardı. Bu Alev'di...

Alev arabadan çıkıp bize doğru geldiğinde Çağın bana bakmış ve Can'ı işaret etmişti. Can'ın kolunu kavrayıp ayağa kaldırmıştım. ''Gel sana oyuncaklarımı göstereyim Can.'' Pekala iyi bir bahane olmamıştı. Aynı esnada kahkaha atan Can, kolunu kurtarıp yüzüme baktı. "Ne alaka lan oyuncak falan? Yoksa...'' Yüzünde muzip pırıltılar oluşmuştu. Kaşlarım çatıldı. Ne anlamıştı bu salak?

Alev'in topuk seslerini duyduğumda Can'ı bir kere daha kolundan çekip evin giriş kapısına yönelmiştim. ''Can! Neden gidiyorsun, daha yeni gelmiştim.'' Arkamızı dönmüşken bize seslenmesiyle ikimiz de aynı anda arkamızı döndük. ''Aa tanıyor muyum sizi?'' Can'ın tabii ki üstüne alınması ve konuşmasıyla kaşlarını çattı kızıl afet. Evet afet. Kadın baya baya güzeldi.

Alev kaşlarını çattı ardından bana çevirdi bakışlarını. Gülümsemesi ve konuşmaya hazırlandığı sırada Çağın onu yanına çekip bir şeyler söyledi. O esnada bize baktı ve içeriyi işaret etti. Can'ı alıp oturma odasına soktuktan sonra: ''Çok acil konuşmamız lazım.'' dedim. Hızla bileğinden tutup odama çıkardım. Kapıyı kapatıp ona döndüğüm sırada odamı inceliyordum. ''Demek odamı sana verdi he.''

''Burası senin odan mıydı?''

''Eski odam. Sonra karşıdaki odayı kullanmaya başlamıştım.''

Yatağa oturup yüzüme baktı. ''Ee? O kadın beni nereden tanıyor?''

''Aslında seni değil beni tanıyor.'' Kaşlarını çatıp anlamayan bir yüz ifadesiyle baktı. Ben de yanına oturup kabaca bir şeyler söylemiştim. Hâlâ, Çağın'ın yakının oğlu olduğumu sanıyordu ama beni neden Can olarak biliyor olmalarını izinsiz partiye katılmam ve Çağın'ın da açıklayamayıp Can demesine bağlamıştım. Aslında yalandı. Alev'e önceden söylemiştim ama tabii onun bilmesine gerek yoktu.

''Yani şimdi ben Toprak oldum öyle mi?''

''Bir isim bulamadık sana.'' Bunu dememle koca bir kahkaha atmıştı. ''İyi, heyecan severim.'' dedi ellerini birbirine sürterek. Az sonra yatağa ellerini yaslayıp biraz arkaya eğmişti bedenini. ''Oyuncak derken neden öyle imalı güldün?'' Kafasını bana çevirip aynı imalı tonda bir kahkaha daha attı. Yanına otururken o da doğrulmuş ve hızla telefonunu çıkarıp bir şeyler karıştırmıştı. Az sonra bana çevirdi telefonu. ''Yuh!!!'' Gösterdiği resimlere bakıp şokla bağırırken daha da güldü. ''Sen nereden biliyorsun bunları?'' Tamam ben az çok hakimdim ki o da mal değildi illa ki bilirdi ama takma penisi düşünmesi de bir tuhaftı. ''Arada lazım oluyor.'' Gözlerim şokla açılmıştı. Neden lazım olsun ki?

Tamam Toprak, bu kadar aptallık yüklemesi fazlaydı. Kafanı çalıştır biraz. ''Neyse beni ilgilendirmez.'' dedim sonunda. Dişlerini göstererek gülümsedi. Kafamı ona çevirip gülen yüzüne baktım. Baya yakışıklı çocuktu. Aslında Çağın'dan umudumu kesip bu çocuğa mı yürüseydim?

''Hayırdır aşık mı oldun?''

''Yoo... Ne alaka?'' Salak bir çabaya girmeme güldü. ''Merak etme, benim tipim değilsin zaten.'' diye eklediğimde gözlerini kocaman açmıştı. ''Yuh, sen de mi eşcinselsin yoksa?''

''Sen de mi derken?''

''Salak değilsen anlamışsındır.'' dedi alayla. Evet az çok tahmin etmiştim ama tabii ki başka bir anlamı da olabilir diye düşünmüştüm. Direkt yüzüne söylemezdim. ''Dayımla aranızda bir şey yok değil mi? Ben ona benim yakışıklı arkadaşlarımdan birini ayarlayacaktım ama ben düzüm deyip duruyor. Bence değil.'' Bunu söyler söylemez ayağa kalkıp odada gezinmeye başladı. ''Nasıl yani? Şüphen mi var?'' diye sordum, kafamı ona doğru döndürürken. Aynı arsız gülüşünü bana sunup kafasını salladı. ''Hayırdır? Bir mutlu oldun gibi sanki.'' Omuz silktim. Ona belli etmek istemiyordum ama tabii ki mutlu olmuştum.

''Neyse...'' Yatağıma zıplayıp ayaklarını çapraz olarak uzattı ve kollarını başının altında birleştirerek rahat bir pozisyona girdi. ''Seninle iyi anlaşacağız gibi Toprak.''

''Ben de öyle hissediyorum.'' Bir arkadaş bana da iyi gelecekti. Tek başıma bu koca çiftlikte sıkılıyordum. Can'ın gelmesi iyi olmuştu. Hem belki Çağın hakkında birkaç şey öğrenirdim. Sır küpüydü mübarek. Böylelikle onu tavlamak için elimde bir şeyler olurdu. Evet, o adama kafayı takmıştım. Vazgeçmeye de niyetim yoktu.

BAŞ BELASI | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin