02.11.2021
***
Günlerimi, bu evde biraz olsun mutlu olarak geçiriyordum. Can'ın gelmesi ve arkadaşlık yapması bana çok iyi gelmişti. Onunla fazlasıyla iyi anlaşıyordum. Tabii bu durumdan memnun olmayan biri vardı, Çağın... Bana karşı duyguları var mıydı tam olarak emin değildim ancak kıskandığı aşikardı. Ki kıskanıyorsa bir şeyler var demekti değil mi? Bu benim kuruntum falan olmazdı sonuçta.
Birkaç gündür aklıma takılan bir şeydi bu. Ondan bir adım bekliyordum ancak o adımı bir türlü atmıyordu. O bir sinyal verse ben ona koşacaktım ancak o sinyal bir türlü gelmiyordu.
Öte yandan burada günlerim sayılıydı. Tehlikenin yavaş yavaş geçtiğini biliyordum. Egemen çok daha rahat bir şekilde hareket ediyordu.
Bu evden gidecektim, hem de yakın zamanda. O zaman geldiğinde neler olacağını ise bilmiyordum. O zamanın geleceğinin bilincinde olup ona yanaşmayı, aramızda bir şeyler olacağını düşünmem de saçmaydı aslında. Ancak ona karşı duygularım varken kendimi dizginlemekte zorlanıyordum. Arsızdım sonuçta...
Kahvaltı sonra bahçede oturup kahvelerimizi içiyorduk Can ile. Çağın erkenden çıkmıştı. Bizi bir arada gördüğünde hemen çatılıyordu o kaşları. He, ne zaman düz bir hal aldığını sorguladığımda da çok nadir yanıtını alıyordum. Adam 24 saatin 22 saatini çatık kaşlarıyla geçiriyordu.
''Dayın erken yaşlanacak.'' Can, söylediğim şeyle kahvesini içerken kıkırdamıştı. Bu da bir miktar boğazından kalmasına sebep oldu. Hafifçe öksürüp bana dönerken: ''O neden?'' diye sormuştu.
Parmağımı kaşlarıma getirip: ''Kaşları hep çatık.'' demiş ve uygulamalı olarak göstermiştim. Bunu söylediğim an büyük bir kahkaha atmıştı. ''Hâlâ sana karşı aynı mı? Yani bir adım atmıyor mu?'' İyice çöp çatan olmuştu bu da...
''Maalesef hayır.''
''Biraz olsun kıskanma belirtileri de mi yok.''
''Var gibi ama çok daha iyi bir plan yapmalıydık.'' Tek kaşını kaldırıp dudaklarını kıvırdı. ''Klişe ancak işe yarar bir yoldur bu kıskançlık. İnsanlar kıskanırken kendilerini kaybeder, içlerinden çok farklı biri çıkar. Bunu dizginleyemeyince tavan yapan sinir harbiyle bazı şeyleri gizleyemezler.'' dedi kahvesini yudumlarken. Hafif bir alay, biraz da şaşkınlık dolu bir ifadeyle yüzüne baktım. ''Bu taktiklerini ve bilgilerini kendin için de kullanıyor musun bari?''
''Evet. Ama pek işer yaradığı söylenemez. Gördüğün gibi hâlâ sapım.'' dedi konuşmanın sonunda kendini göstererek. Ben kahkaha atarken o da kafasını geriye atıp gülmüştü.
Gülüşlerimizin arasına karışan araba sesiyle bakışlarım bahçe girişine takıldı. Çağın gelmişti.
Dakikalar sonra verandaya ulaşıp bizi süzmeye başladı. Kaşları tabii ki de çatıktı. "Bu kadar eğlenmenizin sebebi nedir?''
''Can ile eğlenmediğim bir gün var mı?'' diye cevap verdiğimde alayla güldü. Yanımıza ilerlerken 3'lü koltukta oturan Can'ın değil de 2'li koltukta oturan benim yanıma oturması şaşırmama sebep oldu. ''Daha kaç gün oldu geleli.''
''10 gün!" diye bağırdı Can. ''Evet, gitmene de 2-3 gün falan kaldı.'' diye yanıtladı Çağın. Bunu duymamla doğrulup yüzüne baktım. ''Ciddi misin?'' Yüzüm nasıl bir hal almıştı bilmiyordum ancak onun kıskandığında oluşan yüz ifadesinin kat ve kat fazlasını sezmiştim. ''Çok üzüldün bakıyorum.''
Sorusuna cevap verme fırsatı bulamadan Can mızmızlanmaya başlamıştı. ''Ya dayı birkaç hafta daha kalayım lütfen.''
''Olmaz. Anneni görmen gerekiyor. Birkaç bir şey olmuş sanırım bana anlatmadığın. Oldukça sinirli, bilesin.'' Neler olduğunu az çok bahsetmişti Can. Bu nedenle şaşırmadım buna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ BELASI | bxb
Action[TAMAMLANDI] Toprak ve arkadaşı çalışmak zorundaydı. Ancak arkadaşının bulduğu iş onlara uygun muydu? Başlangıç:12.11.2020 Bitiş: 03.11.2021