11

8.6K 713 172
                                        

02.09.2021

***

Medya: GOT7 - "NOT BY THE MOON"

Evin içerisinde tıkılı kalmıştım resmen, Çağın da bir yere gitmeme izin vermiyordu. Bahçeye çıkma saatlerim bile belirlenmişti.

Kahvaltı sonrası odama tıkılmıştım. Sıkıldığım için aşağıya inmeye karar vermiştim. Salona indiğimde, Çağın'ı koltukta yayılmış, gazete okuduğunu gördüm. Elindeki gazetesi, önünde kahvesiyle, rahat bir pozisyonda dinleniyordu. Beni şaşırtan, sade bir tişört ve eşofmanı olmasıydı. Onu bu şekilde çok sık görüyor sayılmazdım.

Yanına adımlayıp, karşısındaki berjere oturdum. Bacak bacak üstüne atmış onu izliyordum. Bir anda gazeteyi indirip bana bakmaya başladı. Kaşları çatık, sinirli bir ifadesi vardı. Az sonra gazeteyi katlayıp kenara koydu. Kahvesini eline alıp, aynı şekilde bacak bacak üstüne atmış ve tek kaşını kaldırmıştı. Kahvesini yudumlamadan önce: ''Hayırdır? Niye öyle inceliyorsun?'' diye sordu.

''Bugün bir şeyler yapalım mı?'' Aslında planım bu değildi ancak bir anda gelen sorudan kaçmak için bu yolu denemiştim. O ise alayla gülüp kahvesini masaya geri bıraktı. ''Neden? Arkadaşın mıyım ben senin?'' demişti. piçlik değil mi? Anında ayaklarımı kendime çekip, koltukta bağdaş kurdun. Yalancı bir heyecanla ellerimi çırpmıştım. ''Evet, bu evde yaşıyorsam sen de benim arkadaşım oluyorsun.'' Aynı alaylı ses tonuyla gülmüş ve: ''Neyse, yan gözle bakmandan iyidir. Sonuçta arkadaşlar, arkadaşlarına o şekilde duygular beslemez değil mi?'' demişti.

İyi ki beğendiğimizi belli ettik. Her fırsatta yüzüme vuruyordu sinir şey...

Söylediğini umursamayıp ayaklandım ve dibine oturdum. Kolunu kavrayıp sevimli olduğunu düşündüğüm ama herkesçe itici olduğu kabul edilmiş olan gülümsememi yüzüme kondurup: ''Bugün bir şeyler yağacağız değil mi? Çok sıkılıyorum ne olurrrr...'' demiştim uzatarak. Kolunu benden kurtarıp ayaklandı. ''Bugün sana bahçede iki saat daha fazla dolaşma hakkı veriyorum. Beni rahat bırak.'' Mutfağa ilerleyeceği esnada yerimden kalkıp arkadan beline sarılmıştım.

''Lan!''

''Lütfen...'' Kendini geriye çekip yüzünü bana döndü. ''Tamam.'' İşe yaracağına dair umudum yoktu ancak kabul edince kısa süreli bir şok yaşadım. Ardından yüzünü buruşturup, ellerini kulaklarına tıkamasına sebep olacak şekilde çığlık atıp yerimde zıplamaya başladım.

''Ee ne yapacağız peki?''

Bir süre düşündü. Az sonra kafasını pencereye çevirdi. ''Gel bakalım benimle.'' Onu takip ederek verandaya çıktım. Cebinden sigarasını çıkarıp dudaklarına yerleştirdi. Ellerini cebinin üzerine koymuş, bir süre dokunmuştu. Çakmağını arıyordu sanırım. Az sonra bana bakıp, ağzında sigarayla: ''Çakmağımı getirsene içeriden.'' dedi, kafasıyla içeriyi işaret ederek.

Huysuzca göz devirdim. Bir de hizmetçisi olmuştuk beyefendinin... Ama bugün yapacağımız şey için sesimi çıkarmamanın daha iyi olacağına karar verip içeriye koşmuştum.

Elimde çakmakla geri geldim. Elimden alacağı esnada ateşi yakıp, sigarasına tuttum. Gözlerimin içine bir süre şaşkınlıkla bakmış, ardında göz temasını bozmadan sigarasını yakmıştı. Derin bir nefes alıp, dumanı karşıya üfledi.

Allah affetsin aklıma hiç iyi şeyler gelmiyordu, sigara yakma olayında. Bu nedenle sırıtmadan edemedim. Neden sırıttığımı anlamadığı için tek kaşını kaldırdı az sonra göz kırpıp neden güldüğümü ima etmişti. Tabi benim kalp ritmi bir miktar artmış, alayla dolu olan yüzüm başka bir ifadeye bürünmüştü, bu göz kırpma karşısında...

BAŞ BELASI | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin