🩸Tür: 18+ smut, vampir au
🩸Uyarı: Sapkın davranışlar, kan, iyelikçi davranışlar, parmaklama, boşalma, seks
𝐵𝐸𝑁𝐼̇ 𝐹𝐴𝑅𝐾 𝐸𝑇
Özet: Gölgede saklanmış koruyucundu o. Ama bir gece artık daha fazla gölgelerde saklanamayacağını anlayıp senin onu fark ettmeni sağlar.
Seni ilk gördüğü zaman komşu çocuklarıyla seksek oynuyordun. Bilinmeyen nedenlerden dolayı sana çekilmişti ve seni koruması gerektiği tanısına vardı. Seninle ilgili bir şey vardı, biri seni güldürdüğünde kıkırdama şeklin ya da dondurma kamyonunun sokağa geldiğini gördüğünde çığlık atma şeklin. Sen sadece bir çocuktun, ama Minho, sırrını riske atsa bile seni Dünya'nın kötülüklerinden korumak için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Senin büyümeni, güzel bir genç kıza dönüşünü izlemişti, gece geç saatlerde arkadaşlarınla buluşmak için evden sessiz çıkışlarını izlemişti. Sen asi bir kızdın.
Ama bir zaman sonra artık kadın olduğunda ve Minho'nun sana karşı olan duygularını saklamakta zorlandığı zaman gelmişti. Seni bir yetişkin olarak görmek, ona varlığından asla yapmayacağı şeyler yaptırmıştı. Şehrin tepesinde yaşayan tecrübeli bir iş kadınıydın. Senin gibi bir kadın'ın Minho gibi bir vampirle be işi olabilirdiki? Sen bir insandın, zamanı kısıtlı bir insan, ve o da sonsuz yaşamı olan ve asla yaşlanmayan bir vampirdi.
Erkek arkadaşınla sadece bir kaç aylık bir ilişkin vardı ve onunla ortak arkadaşlarınız sayesinde tanıştın. Onu seviyordun ve o da sana çok iyi davranıyordu. Ama bu gece, içindeki çirkinliği ortaya çıkaran bir tartışma yaşadınız. Sağ yanağındaki elmacık kemiğin sızlıyordu, çatı katından aceleyle inip şehir merkezinde yürümek istiyordun. Bu yürüyüşler hem sinirini alıp hemde aklını başına getirmende yardımcı oluyordu. Ağrıyan yanağını kavramıştın, gerçektende çok ağrıyordu her ne kadar ağlamamak için kendini tutsanda yanaklarına gelen tuzlu sular bunun imkansız olduğunu açıklamıştı. Erkek arkadaşın daha önce hiç bir şekilde sana el kaldırmamıştı, ama bu gece ona bunu ne yaptırdı?
Hava bayağı ürperticiydi, çıkarken yanına mont almadan çıkmıştın. Kollarını göğüsünün üzerinden geçirerek kendini sıcak tutmaya çalıştın. Şansına ki bir kafe açıktı, dükkanın sıcak ortamı seni güzel bir şekilde karşılamıştı. Bir fincan kahve sipariş edip cam kenarındaki masalardan birine oturdun. Kahveyi beklerken dışarı bakmak için döndüğünde caddenin karşısında yürüyen yakışıklı bir adam gözüne çarpmıştı. Kapıyı iteklediğinde kapının üzerinde duran zil sallanıp dikkatini ona daha fazla vermene yardım etmişti.
Onu daha önce bir yerden gördün mü? Adamın yüzünü sanki önceden görmüştün ama çıkartamıyordun. Kaç yaşında olduğunu çözememiştim ama yüzü çok güzeldi. Derisi pürüzsüz, gözleri gecenin karanlığından daha koyuydu. Dudakları mükemmeldi, ve alt dudağında parlak gümüş bir dudak halkası vardı. Bu muhteşem adam bir fincan kahve sipariş etmişti, yumuşak sesiyle büyülenmiştin. Sana bakmak için döndüğünde, senin ona baktığı anladığında kafanı utançla başka bir yere döndürmüştün.
"Hanımefendi, kahveniz." diyen barista, utangaçlığını biraz olsa bastırmıştı. Kafe'den çıkmadan önce yanındaki adama son kez bakmıştın. Eve gitmek için pek hazır hissetmiyordun, bu yüzden biraz daha yavaş yürümeye başlamıştın. Bu yolculukta sana daha sıcak, dumanı tüten kahve arkadaşlık etmişti. Her bir yudum aldığında içini sımsıcak yapıyordu, soğuk geceye zıt olarak.
Saçların rüzgardan dolayı savrulmaya başlamıştı. Sarhoş edici kokun her yere yayılmıştı. Duyguların sana arkana bakmanı söylüyordu, nedeni yoktu ama arkanı dönmen sanki daha iyi olucakmış gibi hissediyordun. Döndüğünde kahvecideki adamın garip bir yüz ifadesiyle arkanda olduğunu görmüştün.
