son ders matematikti ve ben hiçbir şey anlamayacağıma emindim. bu derse kadar kimsenin yeni geldiğimden haberi olmamış. sorulan bütün sorularda kaçmanın bir yolunu bulmuştum. sınıfa giren matematik öğretmeni gözlerini sınıf defterinde gezdirdi. sonra sınıfın içine bakan sarı saçlı kadın bana bakıp gülümsedi.
"yeni gelen biri var. tanışalım dolunay" korkuyla uluaya baktığımda ayağı kalkmamiçin işaret yaptı.
"hayır. tanışmayalım. sınıfın ortasında ayağı kalkamam ben. ne olur bir şey de" fısıldayarak söylediğim şeyle uluay kaşlarını çattı.
"ne diyeyim ece. dinlemez beni. bana kendimi annen gibib hissettiriyorsun. düğüne gelmedik ama sana sürekli oturmaya mı geldin deyip ayağı kalkmanı söyleyesim geliyor. ölmezsin kalk tanıt kendini. diyeceğin tek şey tanışılacak bir şey yok. oyun bağımlısı bir aptalın tekiyim. insanların gözünün üzerimde olmasından korktuğum için kalabalık ortamlarda bulunmamaya çalışıyorum" hoca kaşlarını çattı.
"dolunay hadi" tereddütle ayağı kalktım. ve uluayın söylediklerini söylemeye başladım.
"tanışılacak bir şey yok, oyun ba-" aylin kolumdan tutup oturmam için aşağı çekti ve kendi ayağı kalktı. uluay kendini gülmemek için zor tutuyordu.
"çok safsın be ece" benimle dalga mı geçmişti.
"hocam yani diyor ki bizim çok işimiz var hemen gitmemiz gerekiyor" bu kez uluay ayağı kalktı.
"üçümüzün" bu kez ege ayağı kalktı ve söylendi.
"dördümüzün" bu kez hepimiz burağa döndük. rahat tavrını bozmadan ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. uluay kaşlarını çattığında iç çekip yanındaki kıza dönüp fısıldadı ve ayağı halktı.
"beşimizinmiş. gerçekten çok acil olmasa gitmezdik ama" aynı anda kolumuza çantaları taktık ve kapıya ilerledik.
"iyi dersler" koşarcasına sınıftan çıktığımızda uluaya sinirle vurmaya başladım.
"ece. sinirleniyorum bak" ona vurmaya devam ettim.
"sinirleniyormuş. mağdur olan benim burada sana ne oluyor" gizliden gizliye kaçarken söylendi.
"parası çalınmış aldatılan yaşlı kadınlar gibi davranmayı keser misin. ne mağduru" elimi susması için havaya kaldırdım.
"hayatında kaç tane parası çalınmış aldatılan yaşlı kadın gördün" üçü birden kahkaha attığında sinirle gülümsedi.
"küçük kız büyümüş de kendinden üç yaş büyük olan sevgilisi gibi bir şeye kafa mı tutmuş. bittin sen" üstüme koştuğunda okulun çıkışına koştum. peşimden koştuğuna emindim.
"merdivende kovalamıyorum. düşeceksin ya dikkat" tam arkamda olup beni tişörtümden yakalamasaydı ayağımın kaymasıyla merdivenden yuvarlanırdım. beni tutması şu an olduğumuz duruma bakılırsa yere düşmem daha iyi olabilirdi. tamamıyla birbirimize yapışıktık.
"tam size doğru bakan bir kamera olmasaydı iteklerdim" gözlerimi gözlerinden zorla ayırıp geri çekildim.
"gitmiyor muyuz" aylin yanıma geldi. beni gördüğünde gülümseyip "yaa" sesi çıkardı.
"baksana nasıl kızardı" bu söylediğine ege ve burak gülerken uluay yanıma gelip elimi tuttu.
"bak şimdi daha çok kızardı" haklıydı. yüzümün daha çok ısındığını hissediyordum. susması için elimi havaya kaldırdım.
"yüzümle oyun oynamayı keser misiniz" aylin elimi tutup çekiştirdi.
"tamam. dur o zaman sosyalleştirme çabalarıma devam edeyim. en çok ne yaparken mutlu olursun" üçü birden aynı şeyi söyledi.
"oyun" gülüp gözlerini devirdi. samimi bir tavrı vardı ve bunun içten olduğuna inanıyordum.
"başka" bu kez uluay konuştu.
"benimle şarkı söylerken" doğruydu. aylin ikimize döndü.
"tamam. bu işlerden anlamadığım için söylüyorum evden alınacak ıvır zıvır bir şeyler varsa alalım sonra şarkı söyleyeceksiniz" kaşlarımı çattım. Şimdi mi söyleyecektik.
"Şimdi mi" uluay kolunu omuzuma doladı.
"Ne o. Benden daha iyi söyleyemeyeceğini mi düşünüyorsun" o benden daha iyi söylüyordu ama bunu kabul etmeyecektim.
"Hah. Sen mi benden daha iyi söylüyorsun." Başını yukarı aşağı salladı.
"Tamam. O zaman ben de çıtayı bir tık daha yükseltiyorum. Ben hem çalıyorum, hem söylüyorum. Sen sadece söylüyorsun" gülüp söylendi.
"Üstesinden gelemeyeceğin şeyler söylüyorsun" omuzumu silktim.
"Yoo. İzmirdeyken hep kendim çalar söylerdim"
"Onlar amatörceydi " beklemeden verdiği cevapla söylendim.
"O kadar emin olma." Gülmekle yetindi.
Yarım saatin sonunda banka oturmuş, kendime göre gitarı ayarlamaya çalışıyordum.
"Akıllarda tek soru var" diyen burak sanki film çekiyormuşçasına başını ikimizin arasına getirdi.
"Bu iki aptal aşık birbirlerine meydan okudular ama ne söyleyecekler" uluay burağın kafasına vurduğunda geri çekildi.
"Ne söyleyeceğiz" omuzumu silktim.
"Sen seç. Senin bildiklerinin Çoğunu biliyorum zaten" aylin heyecanla söylendi.
"Dur ben istek şarkı yapayım o zaman. Ah bu ben." Uluay bana baktı.
"Olur mu" başımı yukarı aşağı salladım.
"Olur" gitarı birkaç kere tıngırdatıp müziği tutturduktan sonra söyledim.
"Üçte başla" kaşlarını çattı.
"Sen söylemeyecek misin" aklıma gelen şeyle konuştum.
"Söyleyeceğim. Alışkanlık olmuş işte neyse ya odaklanır mısın kafamı karıştırıyorsun" ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Üçüncüyü çaldığımda aynı anda söylemeye başladık.
"Zor olsa da, galiba dönüyorum sana
Gel dersen hemen
Çağırmazsan geçerken
Yerle gök arasında, bir yerde" yanımızdan geçenler duraksıyor. Dinliyorlardı"Sen beni tanımazsın
Severim de söylemem
Sen beni uzak sanırsın
Bilirim söz dinlemem" aylin ağızı açık dinliyordu."Ah bu ben kendimi, nerelere koşsam?
Saklansam bir yerlerde, gizlice ağlasam
Ah bu ben kendimi, nerelerde bulsam?
Çekilsem sahillere, hayaller mi kursam" her dinleyenin neden bu kadar etkilendiğini biliyordum. Sesi duyduğum en iyi sesti. En zor olan yeri çaldığımda gülümsedim. Bu halime gülüp başını iki yana salladı."Zor olsa da, galiba dönüyorum sana
Gel dersen hemen
Çağırmazsan geçerken
Yerle gök arasında, bir yerde" dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. Bir anda bocalamıştım."Sen beni tanımazsın
Severim de söylemem
Sen beni uzak sanırsın
Bilirim söz dinlemem" hafifçe yana kayıp elimi doğru şekile gerirdi."Ah bu ben kendimi, nerelere koşsam?
Saklansam bir yerlerde, gizlice ağlasam
Ah bu ben kendimi,…" gözlerini gözlerime kilitledi. Etrafımızdan alkış sesleri yükselirken beni kendine çekip başımın üstüne dudaklarını değdirdi."Aferim be ece"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN (Tamamlandı)
Novela Juvenil"en iyi oyuncu xkişisi kullanıcı adıyla biri ama mikrafonunu bile açmıyor. tanıyan falan yok mu" benim hakkımda konuşulanları sırıtarak dinlerken bir yanda da silahları almaya devam ediyordum. "yok oğlum ya. cinsiyeti bile gizli. şu hale bak. ne old...