ablamlarda yediğim yemeği tırtıklarken zar zor yanıma gelip oturdu. hamile olmasını beklemiyordum. en azından arayıp haber verebilirdi. bu kadar mı değersizdik onun için. ya da bebek. o da mı değersizdi. yavaşça kolumu tuttu. ona baktığımda gülümsedi.
"beğendin mi" başımı hafifçe yukarı aşağı salladım. kahverengi omuzuna dökülen kısa saçlarını hafifçe savurdu. ayaklandığında kolunu tuttum.
"nereye" mutfağı gösterdi. zar zor yürüyordu gezinme peşindeydi.
"su alıcam" hızla ayağı kalktım.
"ben getiririm. yorulma sen" zar zor ayağı kalktı.
"alırım ben. ne önemi var mutfağa yürüyeceğim. sen yemeğini ye" mutfağa doğru ilerlediğimde peşimden geldi. aniden odanın içini kalın ve tok ses doldurdu.
"sinem. otur" ablamın yüzüne baktığında yutkunduğunu ve oturduğunu gördüm. kocasından korkuyor muydu. korkacağı bir şey mi yapmıştı. mutfağa ilerleyip su doldurdum ve onun yanına gittim. kolundaki bir morluğu inceliyordu. kaşlarımı çattım. onu dövüyor muydu. suyu ona uzattığımda gülümseyip elimden aldı. ona doğru eğilip fısıldadım.
"abla. biraz konuşsak olur mu" tedbirle etrafa bakındı.
"olur. olur konuşalım. gel yukarı çıkalım" bardağı beyaz yemek masasının üstüne koyup ayağı kalkmaya çalıştığında yardım etmek için komunu tuttum. irkilmişti. kesinlikle bir şeyler dönüyordu. merdivenlerden yavaşça çıktığımızda bir odaya ilerledi. onu takip ettim. içeriye geçtiğimizde yatağa oturup soluklandı. yanına oturup elini tuttum.
"abla. kolunu kim yaptı" şaşkınca yüzüme baktı.
"kolumda bir şey yok dolunay. nereden çıkardın" elini tutup bileğinin iç kısmını çevirdim.
"herkese yalan söyleyebilirsin ama bana söyleyemezsin. o mu yaptı bunu" ayağı kalkıp bana baktı.
" o mu yaptı bunu" başını iki yana salladı.
"yapma dolunay" ayağı kalkıp elini tuttum.
"neyi yapmayayım abla. anneme babama söylesen seni burada bir dakika bırakmazlar" elini geri çekti. kapıya ilerlediğinde elimi kaldırıp kapıya doydum. bunun çok yanlış bir şey olduğunu kolumun morluğu gözler önüne serildiğine oldu. kaşlarını çatıp kolumu tuttu.
"koluna ne oldu" geri indirip kolumu arkama sakladım.
"senin koluna ne oldu" gözlerini devirip kolumu almaya çalıştı.
"dolunay söyle ne oldu. birinden şiddet mi görüyorsun" omuzumu silkip ona baktım.
"önce sen söyle. bu halinle kocandan şiddet mi görüyorsun" kapı aniden açıldı ve o içeri girdi.
"benim evimde beni karımı dövmekle mi suçluyorsun" kolunu tutup ona gösterdim.
"boşa suçlamıyorum. şiddet gördüğü çok belli" annem ve babam merdivenlerden çıkıyordu.
"defol git evimden" kolunu bırakıp ona döndüm.
"söylesene. mosmor olmuş kolun. şimdi söylersen bunları yaşamana gerek kalmaz" babamın kalın sesi duyuldu.
"dolunay. bir şey olduğu yok. sakin ol biraz" sinirle onlara döndüm.
"ney yok. çok belli. dövüyor işte anlasanıza. sen de bir şey söyle" hiçbirinden ses çıkmayınca sinirle merdivenlerden indim. kabul etse kurtulacaktı. kapıdan hırsla sokağa çıktım. bırakamayacağı ne vardı onda. bir de bana söylüyordu. önce kendine bakmalıydı. geldiğim yönden başka bir yere gittiğimi fark ettiğimde etrafa bakındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN (Tamamlandı)
Novela Juvenil"en iyi oyuncu xkişisi kullanıcı adıyla biri ama mikrafonunu bile açmıyor. tanıyan falan yok mu" benim hakkımda konuşulanları sırıtarak dinlerken bir yanda da silahları almaya devam ediyordum. "yok oğlum ya. cinsiyeti bile gizli. şu hale bak. ne old...