"Aylin buna gerçekten gerek yok. Hem iyiyim ben niye geldik ki doktora. Ben annesinden kaçmaya çalıştığımızı sandığın için kabul ettim" dedim aylin beni hastanenin içindeki bir odaya girmemi sağlamaya çalışırken.
"Dolunay. İyi olacaksın ya. İçeride iğneyle beklemiyorlar seni. En fazla biraz kan verirsin bir şey olmaz. Hadi tahlil mahlil isterse o zaman itiraz et. Ortada daha hiç bir şey yok kendi kendine gelin güvey oluyorsun" iç çekip doktorun yanına girdim. gülerek peşimden geldi. kadın sandalyelere oturmamızı işaret ettiğinde itiraz etmeden oturduk.
"aylin, nasılsın." aylin gülümsedi.
"iyiyim. ben iyiyim ama dolunay değil" gülümseyerek bana baktı.
"neyin var" titrek bir nefes aldım.
"birkaç haftadır halsizim, midem bulanıyor ve başım dönüyor sürekli uykum var. sıradan bir grip sanmıştım ama bu kadar uzun sürer mi" kadın kaşlarını çattı.
"kaç yaşındasın" beklemeden cevap verdim.
"on yedi" kağıda bir şeyler yazdı.
"ne kadardır devam ediyor" birkaç saniye duraksadım.
"bir iki haftadır. ilk başlarda daha azdı ama son birkaç gün daha da çoğaldı" başını yukarı aşağı salladı.
"bulantıların sürekli mi devam ediyor yoksa farklı kokularda mı" bir şey mi bulmuştu.
"farklı kokularda. özellikle kahve kokusu" göz ucuyla bana baktı.
"evli misin" kaşlarımı çattım ne düşünüyordu.
"hayır. hayır değilim" tuttuğu nefesini dışarı verdi.
"arkadaşımın kızının ondan küçük olan arkadaşına bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama sormam gerekiyor. yakın zamanda, biriyle birlikte oldun mu" yüzüm kızarırken etrafa bakındım.
"bunun üşütmemle ne alakası var" diye mırıldandığımda kadın masanın üzerine bir kağıt bıraktı.
"bunun baş dönmelerinle doğrudan alakası var. birkaç test istiyorum. aklımda bir şey var ama emin olmadan bir şey söyleyemem" tedirgince yüzüne baktım.
"ölecek miyim. aylin uluayı ara benim öldüğümü sansın sonra üzülmesin. göz görmeyince gönül katla-" doktor sözümü kesti.
"ölmeyeceksin. şu testleri bir yaptır. sonra gel konuşalım. öne aldırdığımı söyleyin hemen sonuçları çıkar" ayağı kalkıp kağıdı masanın üstünden aldığımda dışarı çıktık. telefonumun çalmasıyla beraber elime aldım. o arıyordu. açıp kulağıma götürdüm. telaşlı sesi geldi.
"güzelim. iyi misin. ne dedi doktor. geleyim mi" iç çekip kan tahlilini yaptıracağım yere doğru ilerlemeye devam ettim.
"daha bir şey demedi. tutuşturdu elime kağıdı tahlil istedi. onu yaptırmaya gidiyorum" güldüğünü duydum.
"kendi ellerinle kendini ateşe atıyorsun yani" güllümsedim.
"pek sayılmaz. aylinin zoruyla. bana kalsa gelmezdim bile" bana kızacağını biliyordum.
"iyi ki aylini yanında göndermişim." tahlil yapılan odaya geldiğimizde aylin telefonu elimden aldı.
"dur dur hastane başımıza yıkılacak şimdi dolunay kan aldırıyor. kapatıyoruz işimiz var" kapattı ve telefonu çantaya attı. elimi tutu ve kan alacakları yere girmemi sağladı.
"Nur hanımım özel isteği var tahliller öne alınacakmış" elimdeki kağıdı alıp bekleyen hemşireye uzattı. Kadın bir sandalyeyi gösterip oturmamı işaret etti. Oturduğumda yanıma gelip dirseğimin iç kısmını çevirdi. Koluma bir şey bağladıktan sonra eline iğneyi aldı. Telaşla ayline baktım.
"Beni buradan kurtarmak için üç saniyen var" diye mırıldandığımda güldü.
"Üç" hala gülmeye devam ediyordu.
"İki" ciddiyeti anlayamamış mıydı.
"Bir" kadın kolumdaki bağı çözdü ve kolumu içeri kıvırdı. Bitmiş miydi.
"tahlil sonuçları on dakikaya çıkar. nur hanımın yanına gidip bekleyebilirsiniz" odadan çıktığımızda başımın dönmesiyle sendeledim. aylin hemen kolumu tuttu.
"biraz dışarı mı çıksak. on dakika bekler geri geliriz" başımı yukarı aşağı salladığımda hastanenin dışına çıktık başımın dönmesi biraz geçtiğinde ona döndüm.
"aylin. sence aklındaki şey neydi" elini destek olmak istercesine omuzuma koydu.
"bilmiyorum dolunay. ne düşündüğünü keşke bilsem anlayamıyorum ki. ama bakışlarından pek iyi şeyler olduğunu zannetmiyorum. "tedirgince ona baktım.
"eğer ölürsem" gülüp sözümü kesti.
"dolunay bir diğer zannetmediğim şey de öleceğin. basit bir üşütme işte, sadece emin olmak için test falan yaptırdı" önüme dönüp derin bir nefes aldım.
"emin misin" başını yukarı aşağı salladı.
"eminim" biraz daha durduktan sonra bana döndü.
"on dakika oldu. gel geçelim içeri" hastanenin içine ilerleyip tekrar odaya girdik. bizi gördüğünde gülümsedi.
"dolunay, bu birliktelik ne zaman oldu" yüzüm tekrar ısınmaya başlayınca hızla cevap verdim.
"bilmiyorum, bir buçuk ay falan oldu" çenesinin üstüne elini koydu.
"peki onunla, hala görüşüyor musun." beni farklı mı sanmıştı.
"evet" gülümseyip bir kağıdı masaya itledi.
"o zaman kabullenirsiniz" neyi kabullenecektik.
"neyi" bana baktı.
"tebrik ederim. bir bebeğiniz olacak" bir anda bütün kanımın çekildiğini hissettim. ne diyordu bu kadın. neyden bahsediyordu.
"bir bebeğiniz olacak derken. yani hamile gibi bir şey mi" diye soran aylin dikkatleri üzerine çekmişti.
"evet. başka tür bir şekilde bebek olabiliyor mu aylin. dolunay. daha yaşın çok küçük, biliyorum ama-" sözünü kesip karnıma baktım.
"benim bebeğim mi olacak" gözümden bir dama yaş kayıp düştü.
"evet. bir bebeğin olacak. eğer ayrı değilseniz aldırmamanızı öneriyoruz. en kısa zamanda ultrason randevusu alıp gelmen gerekiyor. Ben iyi doktorlardan ayarlarım" aylkn ayağı kalkıp beni kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı. Hastanenin dışına çıktığımızda telaşla ona döndüm.
"Aylin ne olur ona söyleme. Yalvarırım söyleme" sinirle bana baktı.
"Nasıl söylemeyeyim. Tek başına bebeğe nasıl bakacaksın. Aldır o zaman" masum bir cana kıymamı benden nasıl isterdi.
"Yapamam aylin. O ikimizden bir parça-" sözümü kesip konuştu.
"Ve sen ikinizden olan parçayı ondan saklamaya karar verdin. Hayır dolunay beni bu işe bulaştıramazsın. Söylemem gerekiyor" aniden ona sarıldım. Söz yaşlarım yanaklarımdan sıra sıra düşerken mırıldandım.
"Ne olur yardım et bana. Aile kurmak istemezse annem gibi olmaktan korkuyorum. Onu istememekten korkuyorum. Bebeğimin katili olamam. Birinin yanımda olmasına ihtiyacım var. Sen olmazsan kimse olmaz. Lütfen aylin. Bir tek sana güveniyorum" iç çekti. Tereddütlüydü. Belliydi ama o kabul etmezse ben bu yükü tek başıma taşıyamazdım.
"Tamam. Tamam yanında olacağım" bu kurtuluşumun habercisiydi. Yanımda olacaktı. Bana destek olacaktı. Hiçkimse istemese bile o vardı...
Devamı ikinci kitap
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN (Tamamlandı)
Roman pour Adolescents"en iyi oyuncu xkişisi kullanıcı adıyla biri ama mikrafonunu bile açmıyor. tanıyan falan yok mu" benim hakkımda konuşulanları sırıtarak dinlerken bir yanda da silahları almaya devam ediyordum. "yok oğlum ya. cinsiyeti bile gizli. şu hale bak. ne old...