bölüm 34

14.2K 868 25
                                    

gök gürültüsü sesiyle yerimden sıçrarken evde kimsenin olmadığı aklıma geldi. korkuyordum ve Bu beni daha çok tedirgin etmişti. Çalan telefonumun ışığıyla oda biraz olsun aydınlanırken arayana bakmadan telefonu açtım

"Ece. İyi misin. Korktun mu" yatağın yanındaki lambaya bastım.

"Işıklar neden açılmıyor" dedim kendi kendime. Kalbim korkudan atış hızını ikiye katlamıştı

"Elektrikler gitmiştir" telefondan bir korna sesi geldi.

"Bu lanet olası yol niye ilerlemiyor ya. Abi zorla küfür ettirecekler şimdi. " aşağıdan bir tıkırtı sesi geldiğinde hızla yorganın içine girdim.

"Hırsız falan girmişse beni tahmini kaç dakikada etkisiz hale getirir" dedim fısıldayarak.

"Lanet olsun. Gelen sesleri kafandan uydurmadığına emin misin" gözümden bir damla yaş kayıp düşerken sinirle söylendim.

"Gök gürlüyor, elektrikler yok ve her yer karanlık. Aklım yerinde olabilir mi mantıklı düşün" çaresizlikle konuşuyordum. Normalde olsa konuşmazdım.

"Tamam. Eğer öyleyse aşağı kata in bir bak." Telefonuma şarj uyarısı geldiğinde sessizce söylendim.

"İnemem. Elektrikler yok. Etraf zifiri karanlık ve telefonumun şarjı bitiyor" telefondan bir küfür sesi geldi.

"Yok abi olmayacak böyle. Benim yerime geçin trafik ilerleyince dönün eve. Ben gidiyorum yürüyerek" arabanın kapı sesi duyulduğunda ses aniden kesildi. Işık gitti. Bir şeyler görme umuduyla yorganın içinden çıktım. Hiçbir şey göremeyince başımı karnıma çektiğim dizlerime yasladım. Bir kez daha gök gürüldediğinde gözümden bir damla daha yaş düştü. Evin içi düşen yıldırımların ışığıyla az da olsa aydınlanıyordu. Gözlerimden sırayla yaşlar süzülürken gök gürültüsünden korkmamın nedeni aklıma geldi. Yedi yaşındayken annem fark etmeden beni her gök gürlediğinde döver ve bunların nedeninin benim olduğumu söylerdi. Kapının açılma sesi geldiğinde irkildim. Benim kapım ardına kadar açık olsa da içerisi zifiri karanlık olduğu için belli olmuyordu. Yatağın bir kenarının çöktüğünü hissettiğimde hızla kenara kaymaya çalışsamda bedenime dolanan kollar buna engel olmuştu.

"Sakin ol güzelim. Yanındayım bak geçti" yüzüme yapışan saçları kenarı ittirdi. Bu kez çok daha yüksek sesli bir şekilde gök gürlediğinde irkildim.

"Şşş. Yanındayım. Korkacak bir şey yok. Ne demiştim ben sana. Öfkeli bir adamın bağırmasına benziyor. Sen sakinleş telefonumu bulup ışığı yakayım. Sonra duyduğun tıkırtıya bakarız" üstü sırılsıklamdı. Bunu saçından damlayan sulardan anlıyordum. Sırtındaki çanta olduğunu düşündüğüm şeyi çıkardı. Çok geçmeden bir fermuar sesi ve tıkırtılar geldi. Odanın içi telefonunun ışığıyla hafifçe aydınlanırken bana baktı. Tahmin ettiğim gibi sırılsıklamdı. Elini yanağıma değdirdi ve yüzümdeki yaşları sildi. Yataktan inip elini bana uzattı.

"Gel bakalım o tıkırtıya" elini tutup ayağı kalktım. Telefonun ışığını gideceğimiz yere doğru tuttu. Merdivenlerden inip aşağıya bakındık.

"Bak, hiçbir şey yok." Telefonun ışığı aniden söndüğünde sessizce bir küfür savurdu.

"Ne oldu" diye mırıldandığımda elimi tutup beni sürükledi.

"Şarjım bitti" koltuğa oturduğumda yanıma oturdu.

"mum falan var mı" başımı göremediğine emin olsam da iki yana salladım. 

"sanmıyorum" gök gürlemeyi kesmişti.

"git sen, ben dururum yanlız" elimi tuttuğunu hissetsem de geri çekmedim.

"saçmalama, korkarsın sen" bu yüzden mi yanımda durmak istiyordu.

"korkmam git sen" ofladığını duydum.

"dışarıda yağmur yağıyor, çıkmayayım şimdi dışarı ıslanmayayım" yalan söylüyor olabilir miydi. bilmiyordum. 

"uyu artık. geç oldu, yanındayım hiç bir yere gitmiyorum, korkmana gerek yok" koltuğun yanında duran pikeyi üzerime örttü. gözlerim kapanırken itiraz etmedim...

***********************

beşinciye telefonumun çalmasıyla gözlerimi aralayıp kimin aradığına bakmadan sinirle telefonu açtım.

"lanet olası ne var ne" çok geçmeden aylinin sesini duydum.

"sana da günaydın dolunay, pek iyi uyuyamadın herhalde sinirlisin biraz. saatlerdir kapıdayım aç şu kapıyı" homurdanarak ayağı kalktım. yanımda uluay yoktu. gitmiş miydi. kapıya ilerleyip açtığımda birkaç adım geri gitti.

"kusura bakma aylin herkes uyandığında prenses gibi uyanmıyor" gülüp içeri geçtiğinde kapıyı kapattım.

"tipine gülmüyorum ki, hayır iyi olduğunu söylemiyorum. mosmor olmuş gözlerin saç baş dağınık. her şeyi geçtim, o pijamalar ne" koltuktaki pikeyi atıp oturduğunda yanındaki kağını gördü. o mu yazmıştı bunu. eline alıp bana gösterdi.

"bu ne" omuzumu silktiğimde kağıdı açtı. okurken gülümsediğini gördüm.

"niye güldün" yanına oturduğumda kağıdı kapattı.

"dün gece yanına mı geldi" yüzüm ısınırken kağıdı elinden aldım.

"sandığın gibi bir şey değil" saçını arkaya savurdu. 

"biliyorum dolunay. on yedi yaşında öyle bir şey yaşamak senin gibi biriyle pek uyuşmuyor. neyse konumuz bu değil" telefonumun çalmasıyla kaşlarımı çatıp elime aldım. bilinmeyen bir numaraydı. açtığımda aylin elimden alıp hopörlöre aldı.

"iyi günler. dolunay onayla görüşüyorum değil mi" kaşlarımı çattım. ne istiyorlardı.

"evet benim" telefondaki kadın hızla konuştu.

"size harika bir teklifimiz var. beste yazdığınızı biliyoruz. eğer bizim ajansımıza kaydolursanız ses kayıtları ve sahne için sadece" sözünü kestim ve konuştum.

"teşekkür ederim ama ben ajansa kaydolmak ya da sahneye çıkmak istemiyorum iyi günler" kapatacağım anda konuştu.

"ama gözle çok net görülen bir yeteneğiniz var, harcamayın" iç çekip cevap verdim. 

"harcamıyorum. sokak şarkıcılığına devam edeceğim. gurup arkadaşıma teklif gönderebilirsiniz o düşünüyor. teşekkürler" bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. aylin ellerini havaya kaldırdı.

"şimdi öyle mi oldunuz. sadece gurup arkadaşı" başımı iki yana salladığımda gülümsedi.

"sadece umutsuz iki vaka olduk aylin. gurubu dağıttım." şaşkınca bana baktı.

"dolunay. ben bile onu ne kadar sevdiğini görüyorum. kör değilse gurubun dağılmasına izin vermez" burukça gülümsedim.

"bu kadar emin olma" elini omuzuma koydu. 

"tamam emin olmayayım. ama bir tek emin olduğum şey var, o da ikinizin kör olduğu" aniden ona dönüp konuştum.

"o zaman siz de körsünüz" kaşlarını çattı ve söylendi.

"biz derken, kimle körüm" gülüp cevap verdim.

"sen, sen ve ege"...

OYUN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin