20🍺BLÖF

14K 750 675
                                    

300 oy bekliyorum, oy ve yoruma abanın!
Ne diyorduk: boş satır arası kalmasın!

(Multimedia 3 yıl önce yapılıp atılmış, mesaj kutumda buldum.❤)

Kanlı bir zırhla kamçılanmış duygular, ilmek ilmek işliyordu hislerime. Beynim, her seferinde kalbime hançer savurup duyguları dizginlemeye çalışsa da kanlı zırh onu koruyor, mantığı susturuyordu. İçimde büyük bir çatışma vardı, kalp ve beynin çatışması. Aralarında öyle büyük bir rekabet vardı ki bu beni sonunda eli kanlı bir seri katilin bekledigi vahşet çıkmaza sürüklüyordu. Benliğimdeki karmaşıklığı susturmak adına soğuğu tüm hislerim donana dek içime çektim. Bundan sonra olacak tüm şeyden, çekeceğim her acıdan, hissedeceğim tüm kötü duygulardan ben sorumluydum, beni kaçırdığı için suçu üzerine atabileceğim bir Zincir yoktu. Bugün polislerle gitmeyerek tüm sorumluluğu üzerime almıştım. Artık omuzlarımda kendi ağırlığımdan kırk kat güçlü, acılı bir yük vardı. Ve bunu ben istemiştim.

Düşüncelerimin boynuna intihar ipi doladığım bu saat diliminde, adımlarımı çamura bulanacak kadar sert attım. Toprak yol yağmur sularından kabarmış, etrafa o en sevdiğim kokusunu yaymıştı. Her adımım diken gibi batıyordu ayak tabanıma. Yorgundum, hem de hiç olmadığım kadar. Bu sadece fiziksel bir yorgunluk değil, içsel bir yorgunluktu da. En önemlisi de bilinmezlik dört bir yanımı sarmıştı. Bundan sonra ne olacaktı? Bilmiyordum.

Tankurt'un bahsettiği dağ evine gelmiştik. Yolun bir kısmından sonra araç gitmediği için arabayı on metre kadar aşağı da bırakıp eve yayan gitmeye başlamıştık. Hava soğuktu ama ben bu soğuğu çok sevmiştim. Ferahlatıyor ve kendimi daha dinç hissetmemi sağlıyordu. Kışı seviyordum, beni kendime getiriyordu.

Ahşap kapının önünde durduğumuzda Tankurt, elinde salladığı anahtarı hızlı hareketlerle kilide yerleştirdi. Üşümüş olmalıydı, burnunun ucu kızarmıştı ve gövdesi ise belli etmemeye çalışsa da titriyordu.

Kapı açıldığında sırayla içeri girdik, fazlasıyla eski bir evdi, bunu içeri girer girmez burnuma dolan nutubet kokusundan anlamıştım. Her yer toz içindeydi, tavan kenarlarındaki örümcek ağları, yerde gezen siyah böcekler... Yüzümü buruşturup kolumu kaşıdım. Böcek gördüğüm zaman hemen huylananlardandım.

Bense üzerimdeki bu rahatsız edici kostüm ve makyajdan kurtulmak için banyoya girmeyi dört gözlerken bu durum karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Bütün eşyaların üzeri örtülerle kaplıydı, halılar ise kaldırılıp bir köşeye dizilmişti. Ev iki katlıydı ancak alt kat üst katı taşıyabilecek kapasitede miydi emin değildim. Umarım üzerimize yıkılmazdı.

"Senin bulacağın evin amına koyayım." Atlas, etrafa bayık bakışlarını atarken öfkeyle mırıldanTankurt'a.

"El birliğiyle halledilebilir." Zümrüt'ü onaylarcasına kafamı salladım.

Kasap, ellerini iki yanında havaya kaldırıp "Elimi bile sürtmem." dediğinde Zümrüt ona kötü kötü bakmıştı. "El birliğiyle dedim, yani hep beraber. Hiçbiriniz kaçamazsınız."

"İdare edilir," Zincir'in bariton sesini duyduğumda bakışlarım ona döndü. Gözleri ise üst katı dikizliyordu. "Efsun'u halledene kadar." Diye cümlesini tamamladığında Kasap'a dönmüştü, Kasap omuz silkti. "Çocuk oyuncağı."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TUZAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin