En az 500 yorum istiyoruuum. Boş satır arası kalmasıınn! Saçmalamak serbest :)
๑
Derler ki, cennete gitmek için ölmen gerekmez. Ve aynısı cehennem için de söylenir.
Cehennem sıcağı kadar kasvetliydi çehrem. Oysaki ölü değildim, ancak ölüm meleği baş ucuna gelmiş bedenler gibi can çekişiyordu ruhum. Hisler karmakarışık, düşünceler isyandaydı. Artık cehenneme gitmeme gerek yoktu, ben zaten doğduğumdan bu yana cehennem acısıyla kıvranıyor, bedelimi ödüyordum. Tanrı, işlediğim günahlar için beni infaz etmeliydi.
İçimi dağlayıp yakıp kavuran his, günahtı. Ama ben bu günahı işlemeye engel olamıyordum. Şu an da sevinmiş olmam gerekmez miydi... Neden içimde garip bir burukluk filizlenmiş, burnum sızlamaya, kalbim sıkışmaya başlamıştı?
Günlerce uğraşmış, çabalamıştım. Defalarca kaçmaya çalışmıştım, uğraşlarımın arasında zarar da görmüştüm, zarar da vermiştim... İşte şimdi ipler bendeydi. Şimdi kurtulacaktım, şimdi zafere ulaşacaktım. Şimdi Zincir'in bileklerine takılan kelepçeyi zafer gülüşleriyle izleyebilecektim.
Ancak içimdeki acı o kadar canımı yakıyordu ki... Böyle hissettiğim için kendime kızdım, fakat benliğim hiç kendini suçlu hissetmiyordu.
"Bade Yıldırım!"
Damarlarımın içinde ilerleyen kanın buz kestiğini hissettim. Korku bedenimi ele geçirmişti.
Zincir'in bakışları bana döndüğünde kıpırdamadan kapıya bakıyordum.
"Sen kazandın." dedi, sesi öyle keskindi ki tüm benliğimi alaşağı etmişti. Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Bunu beklemiyordum. Sertçe yutkundum, ona bakmak istemiyordum.
Bakarsam gidemezdim.
Bakarsam yenilirdim.
Bakarsam o kazanırdı.
Acı çeker gibi, "Daha fazla zorlayamam." dediğini duydum belli belirsiz. Pes mi etmişti? Gerçekten mi? Şu an mı?
Bırakıyor muydu beni? Onca şeyden sonra...
Peki ben neden buna üzülüyordum?
Önüme geçip kollarını teslim olurcasına havaya kaldırdı, "Sen kazandın." Dedi tekrar, adım adım gerilerken. Gözlerime dolan yaşlar görüş açımı bunalıklaştırmaya başlamıştı.
İstemiyordum, neyi istemediğimi bile bilmezken beynimde yankısını sürdüren tek kelime istemiyorumdu.
Eski hayatıma mı dönmek istemiyordum? Hani tüm arkadaşlarımın çıkarcı olduğu, yüzüme gülüp arkamdan bin türlü iş çevirdikleri, ailemin bir kere bile arayıp bir şeye ihtiyacım var mı diye hâlimi hatrımı sormadığı eski hayatımı mı?
Yoksa ne kadar tehlikeli olsada önemsendiğim, korunduğum, en önemlisi ne kadar kendime inkâr etsemde kısa sürede kendimi ait hissettiğim bu evi, bu yabancı insanı mı istemiyordum?
Hepimizin hayatında yok muydu böyleleri?
Yabancı diye adlandırırdık ancak birçok insandan daha iyi gelirlerdi. Garipti. Çok garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUZAK
Fantasia"Eğer dediklerimi yapmazsan," eliyle tavana astığı cesetleri gösterdi. "Onlardan bir farkın olmaz, yarın seni de mumyalar buraya asarım ve... viskimi yudumlayıp başka talihli aramaya başlarım." 26.01.2019 ❧