3🍺ZİFT

44K 1K 1K
                                        

Kaşlarımı çatıp gözlerimin dolmasına engel olmaya çalıştım. Kabul etmeliydim ki korkuyordum ancak korktuğum şey karşımda ki adam değildi. Kurtuluşumun ipi bu kadar yakınımdayken, tutamamaktan korkuyordum. Ona ciddi anlamda yenilip, itaat etmekten korkuyordum. Sadece bir an, öyle bir andı ki. Ölmekten bile korkmuştum.

Feriştah diye hitap etmesi ise oldukça ilginçti. Benim adım Feriştah değildi ki. Birisiyle karıştırmış olduğu düşüncesini atıp sertçe yutkundum. Bunu düşünmenin sırası olduğunu hiç zannetmiyordum.

Bir an önce şu lanet evden çıkmak istiyordum ve bedenim bunun için can atıyor, alev alıyordu.

"Abi benim Kasap. Aç kapıyı!"

Kapının ardından duyulan erkek sesiyle derin bir nefes verdi. Ancak alnında belirginleşen damarı fark etmem uzun sürmemişti. Kaşları tekrardan çatıldı fakat ellerini gevşetmiş ve bende bundan cesaret alarak kolayca üzerimde ki baskısından kurtulmuştum. İçimi sarmalayan hüzün duygusu apaçık kendisini gösteriyordu ve bende göstermekten hiç çekinmiyordum.

Polis değil miydi yani? Bense ne kadar umutlanmış, bir an zafer bayrakları sallamaya başlamıştım.

Peki, kimdi bu Kasap?

En önemlisi Kasap diye isim mi olurdu?

Örgüt oldukları o kadar belliydi ki bir an kendi örgütümü kursam ne kadar güçlü olabileceğimi düşündüm. Kimse anlayamazdı, işimi tereyağından kıl çeker gibi yapardım.

Alnına düşen saçlarını diğerlerinin yanına savurduğunda burun kıvırarak önce bedenime, sonra yüzüme baktı. Tiksiniyor gibi bakıyor olması elbette onurumu kırıyordu. O kadar mı kötüyüm diye düşünmeden edemiyordum. Oysa ne çok iltifat etmişti telefonda konuşurken...

Sesini temizleyip, "Sakın çıkma buradan. Sakın." Diye uyardı sessiz ama bir o kadar da sert sesiyle. Ardından dış kapıya ilerledi ve bir süreden sonra saymayı bıraktığım kilit sesiyle nihayet kapı açıldı.

Hızlıca içeri giren ayak seslerini duydum.

O ise sinirli ve gergin ses tonuyla, "Ne için geldin lan? Size kaç defa demedim mi buraya adımınız atılmayacak diye!" Dedi.

Niye bu kadar sinirliydi, sonuç olarak adamlarındandı ve buraya gelmeleri çok normaldi.

Telaşla saçlarımı bir omzumda toplayıp, seslerini pür dikkatle dinlemeye çalıştım. "Abi bu sefer gitmemiz lazım. Hadi çabuk hazırlan, kız nerede?" Dedi kendini Kasap diye tanıtan adam.

Kız diye hitap ettiği kişinin ben olduğuma kalıbımı basabilirdim. Ancak nereye, neden ve kiminle gideceğim hakkında bir fikrim olmadığı için korkum iki katına çıktı.
Adamın telaşlı sesine ve beni sormuş olmasına dayanamamış, kapının pervazından içeriyi izlemeye başlamıştım.

Hemen hemen onun boyunda, dağınık ve kumral saçlı, yeşil gözlü, oldukça beyaz tenli ve kesinlikle normalde olsa ağzımın sulanacağına emin olduğum tatlılığı vardı. Ancak şu an bunu düşünemeyecek kadar tedirgin ve dopdoluydum. Kim bilir nasıl bir psikopattır diye düşündü iç sesim. Haklıydı, dış görünüşe aldanmamak şarttı. Yoksa sonunuz Şekil A da görüldüğü gibi ben olurdum.

TUZAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin