Karanlıktı, gözlerin görebildiğinden daha karanlık. Sanki gözlerini açmak istiyordu ama o kadar güçlü olduğu hâlde gücü göz kapaklarını açmaya yetmiyordu. Kulaklarına sesler doldu, adım sesleriydi bunlar. Bu sesi her duyduğunda karanlık yavaş yavaş aydınlanmaya başladı ve bu kez aydınlık, beyaz bir odada buldu kendini.
Bir adam, bir de kadın vardı. Muhtemelen Elieen 'dan birkaç yaş büyüktü her ikisi de. Kadın büsbütün yabancıydı, adam ise o kadar da yabancı gelmiyordu. Dudakları arasından üflediği nefesin sesi beyaz odada yankılanıyordu ama ne kadın ne de adam genç kızı fark etmiyordu.
Elieen ikisine daha da çok yaklaşmak istemişti ama genç adamın elindeki kolyeyi görünce duraksadı. Kolye ince bir zincirin ucunda sallanan başı mavi, gövdesi beyaz bir kuştan ibaretti. Biliyordu bu kuşu, hem de çok iyi biliyordu çünkü daha uykuya dalmadan önce avuçları arasında tutup ona bakarak ağlamıştı. Genç adam kolyeyi karşısında duran zarif kadının boynuna taktı. Güzelliği ile dikkatleri çeken kadın, kolye boynuna takılınca daha da güzel olmuştu.
Beyaz oda birden yeniden kararmaya başladı. Yankılanan nefes sesinin yerini bağırışlar aldı. Odaya yeni yabancılar girdi. Tenleri siyah desenlerle kaplı olan büyücülerdi bunlar. İçlerinden biri kadının bedenine yaklaşıp elindeki sivri bıçağı boynuna bastırdı. Elieen çığlık attı, bu ana kadar kimse onu fark etmemişti ama çığlığı ardından tüm suretlerin gözü genç cadıya döndü.
Kara büyücü bıçağını kadının boynuna daha çok bastırdı. Zincir koparak kadının boynundan yavaşça düştü, mavi başlı küçük kuş ise genç adamın avuçlarına.
Derin ve sesli bir nefesi içine çekerek gözlerini açtı Elieen. Boynundaki kolye tenini öyle yakmıştı ki acısının tüm vücuduna yayıldığını hissediyordu. Hâlâ avuçları arasındaki kuşu sıkıca tutuyordu. Yatağından fırlayıp önce odadan sonra da meclisten dışarı çıktı. Hava ne aydınlık ne de karanlıktı, kızlar Elieen odadayken hâlâ uyuyordu. Soğuk rüzgar Elieen'ın tenine değdiği zaman kolyenin bıraktığı acı azalmaya başladı.
Bu bir kâbus değildi, daha farklı bir şeydi. Sanki evren kendisine mesaj vermek istiyordu. Sırtını duvara yaslamıştı ki birden zihninde bir hareketlenme oldu. Gördüğü adamı gerçekten tanıyordu! Çocukların gösterdiği fotoğraf albümünde vardı bu adam. Bu adam Bay Frey'di , usta büyücünün gençliğiydi.
Elieen'ın yalnızlığına ve dolu zihnine yetişen Ares oldu. Sessizce kasabaya girmişti genç büyücü, bu saatte dönüyordu evine. Elieen'ı görünce şaşırdı ve adımlarını hızlandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa'nın Çocukları
FantasiaEğer paralel evren gerçekse ve sihir yapmak mümkünse ne olurdu? Elieen içinde saklı olan güçleri daha fazla saklayamadı. Bir cadı olduğunu bilmiyordu ama rüzgar parmakları arasında kendisine itaat ediyordu. Bu evrende sihir ve büyüye kimse inanmazdı...