Tüm gözler kendisine ve yanındaki tebessüm eden çocuğa dönerken, kapıyı yavaşça itti Elieen. Şüphesiz Aria ve Christopher kapı açılmadan önce de aynı noktaya bakıyordu. Ares yerinden kalkıp kapıya doğru yürüdü, uzun bir yol yürümüş olan Elieen yorgun görünüyordu. Genç cadının koluna girerek merdivenlere ilerledi, sanki bu ikilinin konuşacak bir şeyleri var gibiydi. Damien sesi çıkmadan masaya, diğer çocukların yanına oturdu. Gözlerine derin derin bakan Aria'nın gözlerine tebessüm etti ama samimi değildi. Christopher hem genç cadının hem de dostu Damien'ın sessizliğinden şüphelendi, yoksa bir şeyler mi olmuştu da iki genç böylesine suskundu?
"Özür dilerim." diye mırıldandı küçük savaşçı Ares'in titrek dudakları. "Seni korumam gerekirdi." Unvanına rağmen Ares ufak tefek, güçsüz bir büyücü değildi. Aksine boyu uzundu, güçlü kolları ile de en başarılı kılıç ustalarından birisiydi ama Elieen ona küçük savaşçı dediği zaman itiraz etmiyordu, böyle denmesini seviyor olacak kadar çocuksu bir kişiliği vardı ne de olsa. Genç cadı başını sağa sola salladı, Ares'i ya da bir başkasını suçlu tutmuyordu. "Böyle düşünmeni istemiyorum." dedi, söyleyecek daha önemli şeyleri vardı.
Ares bekledi, Elieen dudaklarını aralıyor ama mırıldanmıyordu. Nihayet topladığı cesareti ile beraber döküldü dudakları arasından kelimeleri, "Damien'dan hoşlanıyorum." diyebildi. Ares bunu duymayı hiç beklememişti, birkaç dakika boyunca da yüzündeki şoku gizleyemedi. "Harika!" dedi en sonunda, Ares'in gözlerinin gördüğü kadarı ile Damien da Elieen'dan hoşlanıyordu. "Onun da senden hoşlandığını düşünüyorum." dedi. Sözüne devam edecekti ama Elieen, "Biliyorum." diyerek sözünü kesti. "İki saat önce öğrendim, biliyorum."
2 Saat Önce:
Bay Frey'den açılmıştı tüm konu, aşk ve derin duygular. Damien çantasındaki suyu dudaklarına yaslamadan önce, "Geldiğin yerde senin de sevdiğin birisi var mıydı?" diye sordu. Elieen yutkundu, Damien'a bir şey anlatmamıştı daha önce. Susarak, hayır dercesine başını salladı. Delikanlı suyu yuttuğu zaman adem elması kendisini bir kez gösterip kaybolmuştu. "Ormanın içindeki bir köyde yaşıyordun, fırıncının ailesinin yanında."
Elieen korktuğu an ciğerlerine dolan ürkek nefesi dışarı üfledi Damien'ın sözü üzerine. Biliyordu tabi bu kısmı, Ares ile beraber köylüler tarafından esir alındığı gün öğrenmiş olmalıydı. "Hatırlamıyorum orayı." diyebildi Elieen. Yine gözleri önünden geçen anı belirdi aklında, "Hatırladığım tek şey beni yakacakları için koştuğumdu, neden yakacaklarını bile bilmiyordum."
Uzun parmakları ile cebinden çıkardığı kartı gösterdi Damien. "Bu kart bir şeyler hatırlamana yardım edebilir." Elieen yine Damien'ın çıkarmış olduğu kart ile bakıştı, bu cebinden çıkan kartların yapamayacağı tek bir şey bile yok diye düşündü. Damien'ın uzattığı kartı eline aldı, tedirgindi çünkü büyük bir yalan ile burada yaşıyordu. Damien, Elieen'ın gerçekte kim olduğunu görebilirdi, genç cadı bunu yapmak istiyordu ama aynı zamanda korkuyordu da.
Başka bir karttan çıkardığı kılıçla Elieen'ın eline bir kesik attı. Akan kan kartın üstüne damlayınca delikanlı odaklanmak için gözlerini kapattı. Kapalı gözlerini sıkıyor aynı zamanda dudaklarını kıpırdatıyordu, en son elini Elieen'ın saçlarına yasladı ve genç cadının zihnini açtı.
Arabalar geçen yolun ortasındaydı ama buna rağmen uzun zamandır görmek istediği yerdeydi. Kaldırıma doğru yürüdü, elini çiçekleri yeni açmış bir meyve ağacının dallarına değdirdi sonrası birkaç saniyelik karanlık. Etraf aydınlandığında aynı ağacın yanındaydı ama artık bir ormandı burası. Ters dönmüş dünya yine kendisini içine çekmişti. Bu kez yabancı bir delikanlı yaklaştı kendisine, "Yalnız değilsin." dedi. Kumraldı saçları ve renkliydi gözleri. Damien elini kızın saçlarından çekince Elieen'ın gözlerinin gördüğü her şey de kaybolup gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa'nın Çocukları
FantasiaEğer paralel evren gerçekse ve sihir yapmak mümkünse ne olurdu? Elieen içinde saklı olan güçleri daha fazla saklayamadı. Bir cadı olduğunu bilmiyordu ama rüzgar parmakları arasında kendisine itaat ediyordu. Bu evrende sihir ve büyüye kimse inanmazdı...