40. Bölüm.

14.2K 634 23
                                    



Gecenin kör karanlığı içinde ürkek adımlarla yürüyen adam, kendinden beklenilmeyecek bir sessizlik içinde ilerliyordu. Adımlarını atarken, içinde yakalanmanın korkusunu yaşasa da gözünü karartmıştı bir kere ve yaptığı şeyin sonuçlarına katlanacaktı. Evin kapısına geldiğinde, elindeki anahtarı deliğine soktu ve yavaşça çevirdi. Kilidin açılma sesi ile irkildi ve kısa bir süre, etrafı kolaçan etti. Sabah olduğunda, bu çılgınlığın cezasız kalmayacağını ve büyük tepki alacağını biliyordu ama şu an tek istediği burada olmaktı.

Oldukça yoğun geçen bir günün ardından gecenin geç bir saatinde evine gelmiş ama içinde yaşadığı kaos yüzünden, gözüne uyku girmemişti. Uzun bir süre yaşamak zorunda bırakıldığı ve ne yazık ki tepki veremediği, o görüntülerden kurtulmaya çalışmıştı ama sevdiği kıza bir sülük gibi yapışan herifin tavırlarını aklından çıkaramamış ve içini yoğun bir korku sarmıştı. Aslında o herifi bir kaşık suda boğabilirdi ama Miranın vereceği tepkiden ölümüne korkuyordu. Eli kolu bağlı bir şekilde sevdiği kızın etrafını saran erkekleri izlemek ve bu konuda sessiz kalmak onu kahrediyordu. Tamam, bu duruma düşmesinde kendi payının, çok büyük olduğunu biliyordu ama kıymetlisinin bu kadar insafsız olacağı da hiç aklına gelmemişti. Aylardır Mirayı ikna etmek ve onunla barışa bilmek için birçok yol izlemiş ama hala bir sonuca ulaşamamıştı. Bir taraftan Miranın kalbini kazanmak uğruna, ömründe vermediği kadar çok taviz verirken, bir taraftan da onun etrafında dolaşan çakal sürüsüyle uğraşmak zorunda kalıyordu. Romantizm ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bir adam için, hemen hemen her gün Mirayı şaşırtacak hamleler yapmak oldukça zordu ama neyse ki kendisine bu konuda destek olacak ve yol gösterecek bir yardımcıya sahipti. Çiçekler, hediyeler, küçük anlamlı notlar ve kendisinden beklenmeyecek kur yapma teknikleri ile sevdiği kızın gönlünü çelmeye çalışıyor ama hala bir arpa boyu yol kat edemiyordu. Etrafında ona destek olması gereken onlarca dostu ve sevdiği varken, ona destek veren tek bir kişi vardı ve ne yazık ki bu kişi sekreterinden başkası değildi. Aslında bu konu onu çok kırıyor ve kendini yalnız hissetmesini sağlıyordu. Çünkü şu an ona sırtını dönmüş olan sevdiklerinin çoğu, onun Miraya olan hislerini görmesine yardımcı olmak için, hiçbir çaba sarf etmemiş ve sadece sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. Gerçek insanın ağzında acı bir tat bıraksa da gözündeki perdeyi kaldıran ve onun üzerindeki ölü toprağını atmasını sağlaya kişi Tunç olmuştu.

Genç adam yavaşça kapıyı kapattıktan sonra, ses çıkarmaması için ayakkabılarından kurtuldu ve parmak ucunda sevdiği kızın odasına doğru yöneldi. Gecenin karanlığını gibi, evin içi de zifiri karanlıktı ama neyse ki Demir bu evin her noktasını ezbere biliyordu. Miranın odasına geldiğinde heyecan içinde etrafı tekrar kontrol ettikten sonra, kapıyı açtı ve içeri doğru süzüldü. Mira perdeleri kapatmadığı için ayın şavkı tüm odayı aydınlatmıştı ve Demir yatağın içindeki kızı rahatlıkla görebiliyordu. Genç kız yastığına sarılmış, yüzü ona dönük bir şekilde uyuyordu. Genç adam onu görür görmez içine yayılan huzur ile gülümsedikten sonra, usulca yatağa yanaştı ve sevdiği kızın yanına uzandı. Yatar yatmaz, burnunun içine dolan tutkunu olduğu kokuyu ciğerlerine hapsetmek ister gibi içine çekti. Şu an o kadar mutluluk ve huzurla dolmuştu ki, bu hislerini anlatmaya kelimeler yetmezdi. Hayranlık dolu bakışlarla genç kızı süzerken, ona dokunmamak için iradesini zorluyordu. Uzun kirpikleri mavi ile yeşilin karışımı olan o güzel gözleri kapıyordu ve şu an sevdiği kızın masum bakışlarını görmek için deliriyordu. Miranın küçük dolgun dudakları büzülmüş ve saçının birkaç tutamı yüzünü kapatmıştı. Demir, onun duru güzelliğini uzun bir süre seyrettikten sonra, elini uzattı ve saçını geriye doğru itti. Genç adam sevdiği kızın uykusunun ağır olduğunu ve top atsalar uyanmayacağını bilecek kadar onu iyi tanıyordu. Zaten buna güvenerek böyle bir çılgınlık yapmaya karar vermişti. İradesini bir köşeye atarak, yavaşça Miraya sokuldu ve onu kollarının arasına aldı. Genç kız da sanki bunu bekliyormuş gibi, ona sıkı sıkı sarıldı ve başını göğsüne koyduktan sonra, burnunu birkaç kez adamın göğsüne sürterek, homurdandı. Demir onun bu haline sessiz bir kahkaha attıktan sonra, sevdiği kızın saçlarına küçük, küçük öpücükler bırakmaya başladı. Bir taraftan derin derin nefesler çekip, kokusunu ciğerlerine çekerken, bir taraftan da tüy gibi dokunuşlarla kızı okşuyordu. Genç adamın tek istediği bir ömür boyu sevdiğine bu şekilde sarılmak ve onu hissetmekti ama Mira ve onun etrafında dolaşan çakal sürüsü buna izin vermiyordu.

Demir Boran ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin