3. Bölüm.

23.8K 1K 123
                                    

Menzir konağında derin bir ölüm sessizliği hüküm sürüyordu. Avluda bulunan altı kişinin birinden bile tek bir ses çıkmıyordu. Demir Boran, yadesinin vereceği tepkiyi sessizlik içinde beklerken, konakta yaşayan üç kadında duyduklarının şokunun etkisindeydi.

Nişanlısının hemen ardında duran Aysu ise, kadınların verdiği tepkileri büyük bir dikkatle tek tek inceliyordu. Yadesi ve yengesinin nasıl tepki vereceklerini, Demir Boran daha önce açıkladığı için pek şaşırmamıştı ama adamın kardeşim diye anlattığı kızın tepkileri, hiç de nişanlısının dediği gibi kardeşçe değildi. Aysu zeki bir kadındı ve karşısındaki kadının onun rakibi olduğunu daha ilk bakışta anlamıştı. Sadece adının Mira olduğunu bildiği kızın, onu ilk gördüğündeki bakışları her şeyi açık seçik anlatıyordu. Fakat Demir Boran'ın bir Mardin gülü ile işi olmayacağını da biliyordu. Zaten Demir için o kadar değerli olsaydı, şimdiye kadar onun hakkında az çok konuşurdu. Aysu uçağa binene kadar bu kızın varlığından bile haberdar değildi. Hem, kızın kaba aksanı bile Demir ile ayrı dünyaların insanları olduklarını belli ediyordu ama ne olursa olsun rakibini küçük görmeyecek ve dikkatli olacaktı. Çünkü o avına pençelerini geçirmişti ve onu kimseye de yem etmeyecekti. Demir'i elde edebilmek için karnındaki çocuğun babasından bile vazgeçmişti. Sağ parmağına taktığı yüzük için çok bedel ödemişti ve o yüzük sol parmağına geçene kadar da ne bedel ödemesi gerekiyorsa ödeyecekti. Bu saatten sonra onu kimse yolundan döndüremezdi. Genç kadın düşüncelerinden Sultan Hanımın ağır aksanlı sesi sayesinde sıyrıldı.

"Yanlış adamı örnek almışsın oğul. Senin tohumunu atan adamı değil, seninle kan bağı olmasa da sana babalık yapan adamı örnek alacaktın. Soydur çeker, boktur kokar diyen doğru demiş demek. Bundan yıllar önce aynı senin gibi kolunda bir kadınla bu konağa gelen bir adam hatırlıyorum. O da yanındaki kadından çok emindi. Hatta onun için karısını bile boşayacak kadar gözünü karartmıştı ama bunları sana anlatmama gerek yok değil mi oğul? Sen zaten biliyorsun. Demem o ki, sende büyük bir inatla aynı yolda yürüyorsun ve sende sonra çok pişman olacaksın. O gün geldiğinde sakın benden yardım isteme."

Demir Boran yadesinin ne demek istediğini anlamasa da kendisini babasına benzetmesine çok sinirlenmişti.

"Ben ne evliyim ne de karımı başka kadınlarla aldatıyorum yade! Ben sadece evlenmek istediğim kadını senin elini öpmesi için getirdim."

Sultan hanımın yüzüne alaycı bir gülümseme yayıldı.

"Ah be oğlum! Yanındaki kadına sevdiğim kadın bile demiyorsun. Bir de karşıma geçmiş benden onaylamamı bekliyorsun."

Yadesinin sözlerindeki doğruluk payı genç adamı bir an için duraklatsa da Demir hemen kendini toparladı.

"Sevmesem elini öpmesi için yanına getirir miydim yade?"

Sultan hanımın bakışları bir anlık da olsa, gözlerindeki acıyı saklamak için başını eğmiş olan Mira'ya gitti. Genç kız ne kadar üzgün olduğunu saklamaya çalışsa da yaşlı kadın karşısında oturan kızın ne hissettiğini anlayabiliyordu. Güzeller güzeli kızının yüreği kan ağlıyordu ve torunum dediği beyinsiz herif babasının yolunda gidiyor ve babasının annesine verdiği acılar kadar büyük acıları Mira'ya yaşatıyordu. Yaşlı kadın başını iki yana salladı.

"De hayde! Odalarınıza geçip dinlenin. Daha sonra uzun uzadıya konuşuruz."

Demir Boran yadesini başı ile onayladıktan sonra, yanındaki kadın ile avluyu terk etti. Avluda derin bir sessizlik vardı. Çok kısa süre önce kahkahaların çınladığı bu konak bir anda sessizliğe gömülmüştü. Sultan hanım gelinine baktı ve onun yanında oturan Mira'yı işaret etti. Delâl kayınvalidesinin ne demek istediğini hemen anladı ve başı ile onayladıktan sonra, genç kıza döndü.

Demir Boran ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin