35. Bölüm.

15.5K 712 80
                                    

Merhaba canlarım. Sizi beklettiğimi biliyorum ama bilgisayarımın azizliğine uğradım. Saatler boyu süren tüm emeklerim heba oldu ama sağlık olsun diyorum. Eğer yazım hatası ve düşük cümlem varsa şimdiden affedin. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Beni TAKİP etmeyi unutmayın. Keyifli okumalar.



Odanın kalın perdelerinin arasından içeri süzülen gün ışığı, her ne kadar günün güzelliğini içeri taşıyamasa da odayı az da olsa aydınlatıyor ve bu da günlerdir dışarı çıkmayan kızı rahatsız etmeye yetiyordu. Işık huzmesinde dans eden toz tanelerini, yatağında boş bakışlarla izleyen genç kız, içinde yaşadığı hayal kırıklığı ile boğuşuyordu. Mira kendisini kapattığı bu odadan çıkmak şöyle dursun, içeri Pelin ve Berfan dan başkasını kabul etmiyordu. Yaşadığı utanç ve kaldırılmış olmanın verdiği kırgınlık ile depresif bir ruh hali içindeydi ve en güvendiği insanların onu sırtından bıçakladığını düşünüyordu.

O gece babasının sözleri ile yıllardır içinde yaşadığı hislerin, herkes tarafından bilindiğini öğrenmek genç kızı paramparça etmişti. Önce şoke olmuş bir şekilde sevdiklerinin yüzünü şaşkınlık içinde süzmüş, daha sonra da yıllardır içine akıttığı bir damla yaş yanağından yavaşça süzülmüştü. Başını acı bir gülümseme ile iki yana doğru salladıktan sonra, sevdiklerinin ardından söylediklerini bile dinlemeden hızla orayı terk etmişti. Kendisini odasına atar atmaz da içinde büyüyen tüm acıyı ve kırgınlığı göz yaşları ile dışarı atmıştı. Annesinin yalvarmalarına rağmen, kapısını sadece iki kişiye açıyordu ama onlarla da sadece sessizliğini paylaşıyordu. Pelin ve Berfan'ın zorlaması ile boğazından zorlukla birkaç lokma geçiyordu. Masum yüzü süzülmüş ve gözlerinin altı çökmüştü. Sevdiklerinin onu yıllardır kandırması, Demir'e olan hislerini bildikleri halde tek bir kelime dahi söylememesi canını yakıyor ve bozulmuş ruh hali ile onların arkasından güldüklerini dahi düşünüyordu. Genç kız güneşin zorlukla sızdığı bu loş odada günlerini sadece kendine acımak ve Demir'e olan hislerinden utanmakla geçiriyordu.

Günlerdir yaptığı gibi, yine kendine yoldaş olarak seçtiği yastığa sarılmış yatarken, kapının sert bir şekilde çalınmasıyla yerinden sıçradı ama kapıda ondan cevap bekleyen kişiye hiç tepki vermeden, sarıldığı yastığıyla kulaklarını tıkadı. Gelenin annesi olduğunu düşünüyor ve onunla ne yüz yüze gelmek ne de konuşmak istiyordu. Genç kız kapının tekrar vurulması ve duyduğu cırtlak kadın sesi ile oflayarak yerinden kalktı. Ayağını sürüyerek kapıya doğru yürürken, ailesinin son ve en önemli kozlarını kullandıklarını anlamıştı ve Mira eğer bu kapıyı açmazsa başına gelebilecekleri de az çok tahmin ediyordu. Kapının kilidini isteksizce çevirdi ve derin bir nefes alarak yavaşça araladığında, karşısında onu kaşları çatık bir şekilde süzen kadınla göz göze geldi. Zoraki bir tebessüm ile çok sevdiği ve bir o kadar da çekindiği kadına bakarken, kuruyan dudaklarını yaladı.

"Hoş geldin Nefes teyze."

Kadın onu uzun uzun süzdükten sonra, genç kızı işaret ederek konuştu.

"Ne hoş geldim ne de hoş buldum küçük hanım. Şimdi önümde kalas gibi durmaktan vazgeç de içeri gireyim."

Nefes belli etmese de karşısında feri gitmiş gözlerle ona bakan kızın, bu halini görünce yüreğini sızlamıştı. Fındık kadar beyni bile olmayan babası, yine yapacağını yapmıştı ve bir çuval inciri mahvetmişti ama o buraya sorun olmaya değil, çözüm olmaya gelmişti. Fakat bu Kıvanç dümbeleğinden daha sonra acısını çıkarmayacağı anlamına da gelmiyordu. Olayları bir yoluna koyduktan sonra, elbet ona bunun hesabını soracaktı. Hem şu an zaten Mine, kocasının canına okuyordu ve Kıvanç da yaptığı yanlışın pişmanlığı ile kıvranıyordu.

Demir Boran ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin