Yeni bölümle karşınızdayımmm.
Hadi hemen okumaya başlayın. 💜••••••••••••••••••
Her yer karanlık...
Koşuyorum ama neredeyim bilmiyorum. Gözlerimin yavaşça alıştığı karanlıkta etraftaki ağaçlara çarpmamaya dikkat ederek koşuyorum.Amacım yol kenarına ulaşmak ama içinde olduğum orman uçsuz bucaksız gökyüzü gibi.
Ayağım takılıyor dengemi kaybedip düşüyorum. Zar zor toparlanıyorum ve yerden destek alarak ayağa kalkıyorum. Yeniden koşmaya başlıyorum. Sonunda yol kenarına ulaşıyorum. Yolun ortasında annem ve babam kaza geçirmiş bir şekilde duruyor.
Babam arabanın içinde baygın bir şekilde yatıyor. Annem ise yolun ortasına savrulmuş yerde kanlar içinde yatıyor.
Hiç vakit kaybetmeden yanlarına koşuyorum. İkisinin de nabızlarını ölçüyorum fakat hiçbir belirti yok. Nefes almıyorlar. Cansız bedenleri buz gibi olmuş öylece duruyorlar.
Annemin yanına gidip kafamı göğsüne yaslıyorum. Son kez sarılıyorum. Yanağına küçük bir öpücük konduruyorum. Ve tam ayağa kalkacakken elime sarılan annemin eline bakakalıyorum.
Gözlerini açıp "Bul Alesta" diyor. Yanına çömelip iyice yaklaşıyorum. "Neyi anne ,neyi bulayım? " Zar zor bir nefes alıp "Kaç Alesta Kaç!" diyor.
••
Terler içinde gözlerimi açtım. Bu kaçıncı rüyaydı böyle uykularımı kaçıran. Aynı rüyayı tekrar tekrar görüyorum. Zaten dayanmaya çalışırken bu rüyalar hiç yardımcı olmuyor.
Yataktan yavaşça kalktım üstümdeki terlemiş eşyaları çıkartıp sıcak bir duşa girdim. Tek olmak bana iyi gelmiyor. Yalnız olmaktan nefret ediyorum.
Suyu istediğim sıcaklığa getirip küvetin içine oturdum. Sıcak su sırtıma akıyordu. Şuan da fazlası ile rahatlamıştım. Gördüğüm rüyanın az da olsa etkisinden kurtulmuştum. Güzel bir duş aldıktan sonra bornozumu giydim ve giysi dolabıma doğru ilerledim. Elime gelen ilk kıyafetler alıp üzerime geçirdim.
Bu saatten sonra daha uyuyamazdım. Saat daha gece 4 ama uyuyabileceğimi sanmıyorum.Bunun için mutfağa gidip kendime acı bir kahve yaptım ve oturma odasındaki koltuğa kendimi atıp kahveyi yavaşça yudumlamaya başladım.
Kahve bardağını sehpanın üzerine bırakıp koltukta rahat bir pozisyon aldım. Büyük pencerelerden dışarıyı izlemeye başladım. Doğmak üzere olan Güneş etrafı aydınlatmaya başlamıştı . Gökyüzü harika görünüyor , bakanın içini bir huzur kaplıyordu.
Ne kadar zamandır koltukta oturduğumu bilmiyorum. Tamamen aydınlanan gökyüzüyle telefonumu elime aldım ve saate baktım. Saat 8 olmuştu bile.
Okul 10 da başladığı için odama giyinmek için çıktım. Giyinme odasına girdim kıyafetlere şöyle bir göz gezdirdim. Siyah yırtık bir dar pantolon ve siyah bir crop giyinip kırmızı ceketimi aldım. (Temsili medyada.) Masanın üzerinde duran çantamı alıp içine bir defter ve kalem koyup aşağı indim.
Saat daha erkendi okula gitmek için. Bu yüzden belki televizyon izlerim diye oturma odasına doğru ilerledim .Ama tam o sırada çalan kapı ile yönümü değiştirip kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Mesut amca duruyordu. Babamın yakın arkadaşlarından biri aynı zamanda babamın avukatı.
Çocukluğumdan beri tanıyorum onu. Benim evlat edinilmem için annem ve babama yardım etmişti. Aynı şekilde cenaze işlemleri sırasında da yanımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐘ı𝐥𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫ı𝐧 𝐀𝐜ı 𝐃𝐢𝐥𝐢
FantasyBir başka Medusa efsanesi... Yaklaştım ve aynanın tam karşısına geçtim. Bana ait olmayan yansımama baktım ve gördüğüm şeyle bir kaç adım geriledim. Şuan hayal mi görüyorum yoksa rüyada mıyım? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey karşımdaki yansıma ben değ...