Merhabalar.
Yeni bölümle karşınızdayım. İyi okumalar. 💜•••••••••••••
Yavaşça gözlerimi araladım. İlk defa düzgün bir uyku uyumuştum. Kan ter içinde kalmadan uyanmıştım. Yataktan kalkıp yatağımı düzelttim ve odadan çıktım. Aşağı indiğimde hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaştım.
Beril bir sürü şey hazırlamıştı. Beni görünce gülümseyip "Bunları bahçedeki masaya taşır mısın? Orada yiyelim." dedi . Kafamı salladım ve her şeyi bahçedeki masaya taşıdım. Beril geldi ve beraber masaya oturduk.
Tabağına bir sürü şey doldurduktan sonra yemeye başladı. Gözümü ayırmadan Beril'e bakıyordum. Daha dün ruhsuz ruhsuz ortada gezen kız ne oldu da bu kadar değişti. Bu soruyu daha sonraya erteledim . Şu an onun moralini bozmaya gerek yok .
Kendime yemek istediklerimden bir tabak hazırlayıp yemeye başladım. Yemek yerken gözüm yan evin bahçesine takıldı. Bahçedeki masada biri tek başına oturuyordu. Sırtından anladığım kadarıyla Mirza'ydı. Beril'de benim baktığım yöne bakınca kolumdan dürtüp "Yine alamıyorsun gözlerini bakıyorum." diye imalı imalı konuştu. Gözlerimi devirip yemeğimi yemeye devam ettim.
Tam o anda hiç beklemediğim bir şey daha oldu. Beril elini kaldırıp "Adın Mirza değil mi?" dedi. Sanki kafamdan aşağı kaynar sular döküldü o anda. Yavaşça kafamı kaldırdım ve Mirza'ya baktım. Bize dönüp baktıktan sonra kafasını salladı.
"İstersen kahvaltıda bize katılabilirsin . " Beril'in dediği ile dönüp ne yaptığını anlamaya çalışır bir şekilde yüzüne baktım. Bu kız kesinlikle delirmiş olmalıydı. Daha dün bizi çıkmaz sokakta sıkıştıran kişi değilmiş gibi eve davet ediyordu.
Cevap gecikmedi " Teşekkürler. Sabahları kahvaltı yapmam. Kahve yeterli." deyip masadaki kupayı alıp eve girdi. Sinirle Beril'e dönüp "Neden çağırıyorsun onu eve?" dedim.
"Uzaktan izleyeceğine gelsin burada izle dedim." demesi ile "Berillll." diye bağırdım. Kıkırdayıp yemeğini yemeye devam etti.
Kafamı sağa sola sallayıp yemeğimi yemeğe devam ettim. İyiki gelmedi. Onu görmek bile gerilmeme yetiyordu zaten. Ona bakınca değişik bir duygu yeşeriyor içimde. Daha önce görmediğim halde yüzüne baktığımda çok tanıdık geliyordu yüzü bana. Sanki daha önceden gördüğüm, tanıdığım biri gibi.
Kahvaltıyı yapıp karnımızı doyurduktan sonra Beril ile birlikte ortalığı toparladık.
"Alesta bugün dışarı çıkalım mı biraz gezeriz. Alışveriş falan yaparız." Beril'in sorduğu soru ile kafamı ona çevirdim. Oturduğum yerden kalkıp yanına oturdum. Elini avucumun içine alıp "Tabi çıkarız ama önce bana neden böyle davrandığını anlatır mısın?"
"Nasıl davranıyorum?" diyerek soruma karşılık soruyla cevap verdi. "Böyle umursamaz davranmanın sebebini soruyorum. Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmanın sebebini soruyorum." dedim.
"Umursamaz davrandığım veya bir şeyi unuttuğum yok. Sadece Zaman veriyorum. Senin dediğin gibi zamana ihtiyacı var ve benim de o zaman diliminde düşünmemeye ihtiyacım var. Aksi takdirde düşündükçe delirecek gibi oluyorum." avucumun içinde tuttuğum ellerini bırakıp boynuna sarıldım.
"Tabii ki haklısın. Bugün dışarı çıkabiliriz istersen. Güzel olur gezeriz." dedim. İkimizde hazırlanmak için kendi odalarımıza çıktık. Odama girip dolabıma doğru ilerledim. Bütün kıyafetlere göz gezdirdikten sonra elime aldığım etek ve bluzu üzerime geçirdim. Aynada kendime bakıp üstümdekileri beğendikten sonra makyaj masama oturdum. Çok fazla makyaj yapan bir insan değilimdir. Bunun için her zaman ki gibi rümelimi sürdükten sonra nude tonlarda olan mat rujumu da sürüp aynada son kez kendime baktım. Çantama gerekli olan şeyleri koyduktan sonra odadan çıkıp aşağı indim.
Çok geçmeden yanıma gelen Beril'e göz attım. "Yine fıstık gibi olmuşsun." diyerek omzunu dürttüm. Kıkırdayarak "Bana diyene bak sen kendinin farkında değilsin herhalde." dedi. Gülümseyerek kapıya doğru ilerledim. Peşimden beni takip eden Beril ile birlikte dışarı çıktığımız sırada yan evden çıkan Mirza dikkatimi çekti. Altında düz siyah bir kot pantolon, içinde sade beyaz bir tişört ve üstünde de siyah ceket vardı. Ne kadar sade olsalar da onun üstünde daha farklı duruyordu sanki.
Gözlerimi üzerinden çekip kendi arabama bindim. Beril de bindikten sonra son kez Mirza'nın olduğu tarafa baktım. Ve bakışlarım masmavi gözleri ile karşılaştı. Arabasına binmiş ve çalıştırmak için sanki beni bekliyordu. Gözlerimi üzerinden çekip arabayı çalıştırdım. Yanından geçerken bakmamaya dikkat ederek geçtim ve derin bir nefes aldım. Bu çocuk bana baktığında çok değişik şeyler oluyordu. Sanki içimden geçen her düşünceyi duyabiliyormuş gibi bakıyordu. O her baktığında sanki nefesim kesiliyor gibi oluyor ama neden olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yok. Çok çabuk etkilenen bir kız da değilim. Ne kadar yakışıklı olsa da.
Beril'in sesi ile düşüncelerimden ayrılıp kafeye baktım. "İşte burası." dedi. Küçük tatlı bir kafeydi. Mavi ve sarı tonlarındaki deniz manzaralı bu kafe gerçekten de şirin ve huzurlu görünüyordu. Arabayı park edip kafeye girdik. Köşede boş olan güzel manzaralı bir masaya oturduk ve garsonun vermiş olduğu menüye baktım. Çeşit çeşit şey vardı. Karnım zaten tok olduğu için kahve ve kurabiye söyledim kendime. Beril de kendi siparişini verdikten sonra "Ömer ile burda tanışmıştık biliyor musun?" dedi. Şaşırmıştım beni Ömer ile tanıştığı yere getireceğini düşünmemiştim. "Düşünmek istemediğini sanıyordum." dedim.
"Ömer ile olan kavgamızı düşünmek istemiyorum. Onu düşünmemek imkansız benim için. Ayrıca bu kafede güzel anılarımız var ve bu güzel anılara gerçekten ihtiyacım var." dedi. Onların ayrı olması hiç iyi bir şey değil. Bu onun kadar beni de üzüyor. Onlar kalan tek ailem ve mutsuz olmalarını istemiyorum. Bunun için düzgün bir plan yapıp onların arasını düzeltmem gerekiyor. Gelen siparişlerimiz ile birlikte bu planı sonraya bıraktım. Yavaş yavaş kahvemi yudumluyor bir taraftandan da Ömer ve Beril'in bu kafede olan güzel anılarını dinliyordum. Beril, arada gülüyor arada da gözleri dolmasına rağmen aynı anıları tekrar yaşıyormuş gibi anlatmaya devam ediyordu. Sözünü hiç kesmeden içindeki her şeyi dökmesini bekledim. Anlattıkça yeni şeyler geliyordu sanki aklına. Gülümseyerek sürekli değişen yüz ifadelerine baktım.
Anlatmak ona iyi geliyor. Ve ona iyi gelen bana da iyi geliyor. Uzun bir süre konuşup içindeki her şeyi döktüğünde hesabı ödeyip kafeden ayrıldık. Yakınlarda olan alışveriş merkezine giderek arabayı otoparka park ettikten sonra mağazaların olduğu kata çıktık.
Tamamen Beril'i takip edip onun girdiği mağazalara giriyordum. Her girdiği mağazadan bir şey alan Beril'i şok içerisinde izliyordum. Aldıklarının bir çoğuna ihtiyacı olmadığına emindim. Şuan sadece rahatlamak ve düşüncelerinden uzak durmak için alışveriş yapıyordu.
Gördüğüm ve beğendiğim bir kaç kıyafeti alıp kasaya gittim. Ödemeyi yaptıktan sonra Beril'in yanına gidip daha fazla gereksiz harcama yapmasına engel olarak onu da alıp mağazadan çıktım.
Alışveriş merkezinin teras katına çıkıp oturduk. Çoktan akşam olmuştu. Gökyüzü yıldızlarla süslenmişti. Ve harika görünüyordu.
Beril'in sesiyle gözlerimi gökyüzünden yüzüne indirdim. "Ben eve dönerim bugün." dedi. Kafamı salladım ve "Nasıl istersen, kendini nasıl rahat hissedeceksen öyle yap." dedim . Gülümseyip sırtıma dokundu. "Eve döneyim bir kaç gün sonra yine gelirim bebeğim." dedi. Gülümseyip başımı salladım ve birlikte otoparka indik. Arabaya bindikten sonra vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp önce Beril'i eve bırakıp sonra kendi evime geldim.
İçeri girip evin ışıklarını açtım. Ve kendimi koltuğa attım. Beril olmayınca evde bir sessizlik oluyordu. Bu kocaman evde kendimi tamamen yalnız hissediyorum. Kimsem olmadığını yüzüme vuruyordu sanki bu ev.
Beni yalnızlık ve sessizliğe boğuyordu. Kapı zilini duyunca oturduğum koltuktan kalkıp kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm kişiyle şaşırmadan edemedim.
•••••••••••••••••••
Bölüm nasıldı?
Umarım beğenirsiniz. 💜 Oy vermeyi unutmayın lütfen.
Instagram hesabım: efsane_wattpad
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐘ı𝐥𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫ı𝐧 𝐀𝐜ı 𝐃𝐢𝐥𝐢
FantasyBir başka Medusa efsanesi... Yaklaştım ve aynanın tam karşısına geçtim. Bana ait olmayan yansımama baktım ve gördüğüm şeyle bir kaç adım geriledim. Şuan hayal mi görüyorum yoksa rüyada mıyım? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey karşımdaki yansıma ben değ...