7.BÖLÜM

61 53 9
                                    

Emiranın ağzından devam.***

Yağız Boran ile konuşup bazı şeyleri kararlaştırdıktan sonra, Umay'ı arayıp onunla da konuştuktan sonra, son kez evimde kalmaya gittim.

Aileme hiçbir şey çaktırmadan onlarla vedalaşmak, sımsıkı sarılıp kokularını içime çekmek kolay değildi.

8 yaşında erkek kardeşim vardı. O yüzden içim biraz olsun rahattı.

Annemle babam yıkılsa bile sırf Arın için kendilerini toparlarlardı. Arın ailenin yıkılmasına izin vermezdi.

Balkonumda oturmuş hafif esen meltem ile bunları düşünüyorken kardeşimin gelip sarılması ile ben de kolumu beline hafifçe doladım. Kafasına minik bir buse bıraktım.

"Ne oldu bakalım minik bey?" Dedim.

Çünkü kolay kolay sarılmazdı normalde.

Arın kollarını belimden çözüp hemen küskün bir tavır aldı.

"Ya abla sanki ben hep bir şey olunca sarılıyorum gibi davranıyorsun." Deyip omuzunu silktikten sonra, "konuşmayacağım işte seninle" diye mırıldanmıştı.

Bu tatlı haline dudaklarımı ısırıp tebessüm etmemeye çalışarak

"Ama öyle bebeğim yoksa sen kim, sarılmak kim" dedim.

Küskünce yanımdan ayağa kalkıp içeri doğru ilerlemeye başlamıştı. Aynı anda da söylenmeyi eksik etmiyordu.

"Ablam değil sanki başkası. Beni beni ya Arınını üzüyor."

Yaptığı replikle kıkırdadım.

"Annem böyle diziler izliyor olsa anlayacağım, ama nereden duyuyorsun bunları sen. Büyümüş de küçülmüş."

Arın tekrardan yanıma gelip oturduktan sonra bağdaş kurdu.

"Abla keşke normal televizyon izlese. Geçen babamı sıkıştırmış netflix'ten izlediği zombileri anlatıyordu bağıra bağıra. Yazık babamda dinler gibi yaparken uyuya kalmış. En sonunda çaresizlikten baktı annemin susacağı yok, kurtaran da yok uyumuş."

Arının komik anlatışıyla kahkaha atarken elimi karnıma bastırıyordum.

"Hiç sorma bana da kahvaltıda anlatıyordu zor kaçtım bir görsen."

Annemin balkona girmesiyle anca susmuştuk.

"Lan eşek sıpası ablanı çağır da çay içelim dedim seni yolladım buraya. Sen de gelip burada oturmuşsun."

Arın Şirince sırıtıp

" hep bu kızının yüzünden" diyerek beni öne attı.

Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdıktan sonra,

"Ben masumum Esra sultan" deyip anneme kocaman bir öpücük yolladım.

Annem bizim bu halimize gülerken ortamıza oturarak ikimize de sımsıkı sarılıp, öptü.

Sessizliğin içinde annemin kalp atış seslerini dinleyerek zaman geçirdim. Çay içmeyeceğimi söyleyince annem içeri geçmişti.

Eminim yarın olacakları tahmin bile etse kollarının arasından asla çıkartmazdı beni.

Arın tam olarak mavi gözleri, siyah saçlarıyla anneme benziyorken, ben ise yeşil gözlerim, fındık gibi olan küçük burnum, ve uzun boyumla  daha çok babama benziyordum.
Her türlü acı geçerdi de evlat acısı baki olandı. Yüreğinden asla çıkmazdı acısı.

Bunu onlara yaşatmaya hakkım yoktu ama hayallerimden vazgeçmek ve o insanları yüzüstü bırakmak bana uymazdı.

Bir gün eğer yeniden ailemle karşılaşırsam, beni affetmeseler bile onları anlayacağımı şu an bile hissediyordum.

Karanlığın HükümdarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin