Ajanlık için değişen hayatım şimdilerde kafa karışıklığımla devam etmekte. Güçlü olduğumu iddia ederken bile ruhumda kabuk bağlamamış yaraların gün geçtikçe kanadığını hissediyorum.
Aşk ne masallarda anlatıldığı gibi büyülüydü, nede sihirli. Hep bir taraf daha çok değer verir hayaller kurar diğer tarafta kırmaktan korkmaz kalbini acımasızca bin parçaya bölerek ayaklar altına alır.
Aşk denilen duyguyu bilmediğime eminim. Her konuda özgüvenli olan kız iş ilişkilere gelince korkarak geri çekilmekten hiç gocunmuyor. Bunun nedeni insanların açtığı yaralar ve güvensizliğimde olabilir.
Ama şimdi üç aydır tanıdığım adama bu kadar güven hissetmem garip geliyordu.
Mutluydum en önemliside özgür hissediyordum Yağız Boran'layken. Beni görmediğim için yargılamadığını ve birilerine muhtaç gibi görmediğini bilmek ruhuma iyi geliyordu.
İçime derin bir nefesi çektim Boranın durmasıyla.
Gölün tuzlu kokusu ciğerlerime dolarken tebessüm ettim. Yüzmeyi sevdiğim için denize bayılırdım. Gidemediğim zamanlar ise Eymir gölüne gelir satlerce oturup kitap okuyarak yada müzik dinleyerek huzur bulurdum.
"Gergin olan ortamdan biraz olsun kurtulman için göle getirmek istedim." "Teşekkür ederim çok sinirliydim ama su her zaman sakinleştirir beni." Dediğim hoşuna gitmiş gibi çarpıkça sırıtıp bir anda hızla belimden tutarak beni kendi geniş göğüsüne çekti. Şaşkınlığın verdiği refleksle ellerimi düşmek istemezcesine omuzlarına koydum.
"Neden böyle yaptın" doğru düzgün cümle bile kuramazken konuşmamla sesim incecik ve kısık çıkmıştı.
"Seni herkesten saklamak istiyorum. Seni tanımadan önce herşey kolaydı. Yolla kızı Zehirin yanına bilgi al ve canın pahasına koru. Ne kadarda kolay değil mi?" Vücudu gerginleşti. Belimi tuttuğu eli daha çok sahiplenircesine kavrarken hız kesmeden sözlerine devam etti.
"o şerefsiz adamın gözünü bırak nefesi bile tenine değsin istemiyorum. Şimdi bana soracaksın neden böyle oldu? İnan bende bilmiyorum." Elimi tutarak kalbine yaklaştırdı. Kalp atışları normalinden daha hızlıydı.
"Sen istemeden farketmeden yüreğime iyi geldin." Elimi bırakarak bu sefer o benim hafiften göğsüme dokundu. "İznin olursa ben de buraya iyi gelmek yaralarını sarmak istiyorum Emira"
Dedikleri beni büyük bir şaşkınlığa sürüklerken başkaları gibi kendimden kaçmayacaktım. Ne düşünüyorsam söylemeye kararlıydım.
Göğüsümde olan elini çekmesine izin vermeden elimle kalbime daha çok bastırmış zayıf atışlarını hissetmesini sağlamıştım.
"iki haftadır sende olan değişimin farkında değil miyim zannediyorsun? Ama burası ölü ailemi bıraktığımda kalbimide bıraktım. Önümüzdeki görev bitmeden hiçbir şekilde hiçbir şey yapabileceğimi düşünmüyorum."
Hüzün içinde elini avuçlarımın içinden çekerken iki adım geriye atmasıyla titredim. Bağıra çağıra ağlamak isteği ruhumu kuşatırken kendimi sıkmaya devam ettim. Yapamazdım ailemi sahte bir yasa mahkum etmişken güçsüzleşmemek için tek bir haber bile almazken tek odaklandığım görevken onla aşk yaşayamazdım. Yağız Boran'a karşı adını koyamadığım hisler kalbimi doldurmuştu. Fakat ben burada ona evet deseydim her şey tehlikeye girebilirdi. İnsan sevdiğine zarar gelmesin ister görevi tehlikeye atma pahasına bile olsa bazı durumlarda müdahale etmek isteyecekti. Bu birçok şeyi mahvedebilirdi. Ne kadar üzülsemde onu şu an kendimden uzaklaştırmayı daha mantıklı bulmuştum.
""İnsan birini çok sevdiğinde her şeyi onunla birlikte aşarak atlatmak ister. Ama ben bazı şeyleri çok yanlış anlamışım."
Dedikleri bedenimde büyük bir yıkıma sebep olmuşken gözlerim dolu dolu iki adım ona doğru attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Hükümdarı
حركة (أكشن)Yetişkin içerik vardır. *** Görmediğim için kimse benim ajan olduğumu düşünmezdi. İşte adamın umudu olan kelimeler tam olarak buydu. Bolca düşmanlar, bolca aksiyon görmeyen bir kızdan ajan olurmuydu. Gelin hep birlikte okuyalım