İskender -43-

40.5K 2.1K 1K
                                    

Helo

Medya: Evlatlarım. Açılmayanlar için ⤵️

Bu aralar biraz sıkılıyorum, yazamıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu aralar biraz sıkılıyorum, yazamıyorum. Dua edin de bu halim çabuk geçsin,

*BURAYI OKUMADAN BÖLÜME GEÇMEYİN*

Herkes bilir ki karne gününden sonra YKS sınavına girilir -normal şartlarda-. Ama ben adı üzerinde 'kurgu'mda bunu tam tersine çeviriyorum. Önce YKS, sonra karne günü, mezuniyet vs. Gerçekliği azaltıyor belki ama böyle yapacağım. Unutmayın.

Hadi iyi okumalarr 💛❄🌻

__________

Günler su gibi akıp geçerken tepemizdeki güneş de bize ufak ufak yazın geldiğinin sinyalini veriyordu. Tabii doğal olarak sınavımızın da. YKS'ye yaklaşık olarak bir ay kalmışken zamanın nasıl bu kadar hızlı aktığına akıl sır erdiremiyordum.

Son iki aydır gerçekten kendimi yalnızca sınavıma programlamış başka hiçbir şeyle doğru düzgün ilgilenememiştim. Telefonumu bile doğru düzgün elime alamamıştım. Hoş, almam için de geçerli bir nedenim yoktu ya.

Kaya, son mesajlarıyla bir şeyleri fark etmemde yardımcı olmuştu bana. Haksız olduğum konular olduğunu elbette biliyordum ama o bana her birini tek tek anlatmıştı. Şimdi düşünüyordum da gerçekten şımarık kız çocukları gibi davranmıştım çoğu zaman. Zaten o mesajları okuduktan sonra ne ben bir cevap verebilmiştim, ne de o daha sonrasında yazmıştı tekrardan. Arada girip eski mesajlarımızı okumuyor değildim ama iletişime geçmiş kadar olduğumuz nadir anlar yalnızca grup konuşmalarıydı. Ki ben çoğu zaman onlara bile katılmıyordum. Yalnızca Arda ile sık sık telefonda konuşuyor, bana hem sövmelerini hem de motive içerikli konuşmalarını dinliyordum dakikalarca.

Asosyalin tekine dönüşmemiştim. Yalnızca telefon kullanmıyordum pek. Zaten Sena, Efe ve Barış ile sürekli yan yana sayılırdık. Hatta Şimal ile bile. Buğra ile ise artık neredeyse hiç oturmuyorduk. Ara sıra kantinde karşılaştığımızda selamlaşıyor, ayak üstü konuşuyorduk. Geriye de bir Kaya bir de Arda kalıyordu. Arda için telefonu kullanırken, Kaya ile iletişime geçmek istediğim pek söylenemezdi zaten.

Bir şeyleri kabullenmeyi öğrenmeliydim.

Yoksa kaç yaşına gelirsem geleyim, büyüyemezdim.

"Mezuniyet de yaklaşıyor." Sena'nın sesi ile düşüncelerimden ayrılırken gözlerimi gökyüzünden ona doğru çevirdim.

Okul sonrası hepimiz kütüphane çalışmalarımızı ekip, güzel havanın tadını çıkarmak amacıyla bir parka gelmiş, çimenliklerin üzerine kurulmuştuk. Hepimiz dediğimde ben, Sena, Barış, Efe ve Şimaldik. Şimal her ne kadar yazışma diline tezat olarak utangaç biri olsa da bize uyum sağlıyordu.

İSKENDER || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin