6. BÖLÜM: ARAF

15 3 7
                                    

Soap&Skin - Me and The Devil

6. Bölüm: "Araf"

Lilith güzel olduğu kadar zeki bir kadındı. Ama bazen onu bile oyuna getirebilecek varlıklar vardı. Şeytanlar.

Tekila doldurduğum shot bardaklarının ağızlarına limon dilimlerini yerleştirdikten sonra müşteriye doğru ittim ve arkamı dönüp bardakları kurulamaya devam ettim. İlayda hem gürültülü müziğin ritmine uyarak dans ediyor hem de işini yapıyordu. Erkekler genel olarak ona yiyecek gibi baksalar da kimse flört etme girişiminde bulunmuyordu, sanırım Altemur'un sevgilisi olduğu biliniyordu.

Sahnedeki iki direkte neredeyse çıplak olan kadınlar kendini kaybetmiş gibi dans ediyordu. Saat 01.00'da geldiklerinde bir an şoka girmiştim, bunu beklemiyordum. Striptiz dansçılarının haftanın bir günü geldiğini öğrenmiştim ve o günün haftanın en kalabalık günü olduğunu. O günün ilk iş günüme denk gelmesi de benim sikik şansımdı. 

Ben bunları düşünerek yine fark etmeden kaşlarımı çatmışken İlayda dans ederek yanıma yaklaştı ve ellerimi tuttu. "Dans edelim!"

O çok enerjik bir kızdı ama ben aksine durgundum. Yüzümü buruşturup kafamı iki yana salladım. Dolgun dudaklarını büktü. "Hadi ya, lütfen!" Ellerimi çekmeye çalıştım. "Edemem ben,"

"Ya niye edemeyeceksin?" diyerek kulağıma yaklaştı. "Taş gibi kızsın, iki kıçını sallasan buradaki tüm herifleri düşürürsün."

"Öyle bir amacım yok."

Gülerek etrafında döndü. "Biliyorum bebek. Zaten patron komalık eder hepsini."

Ben son dediğine karşı kaşlarımı çatmış onu izlerken o kafamda bıraktığı soru işaretini umursamadan müşterilere baktı. Gerçi dün geceden sonra kafamda binlerce soru işareti oluşmuştu zaten.

Tam havluya uzanacakken "Viski," diyen tanıdık sesi duydum ve o tarafa baktım. Boğuk sesin sahibi tabi ki oydu. Ama onun gelmesini beklemiyordum.

Muhtemelen belli ettiğim bir şaşkınlıkla onu izlerken tezgaha doğru abandı. Tek kaşını kaldırarak yüzüme baktı. "Viski?"

Şaşkınlığımdan sıyrılmaya çalışarak viski kadehlerinden birini aldım ve sarımsı renkli sıvıyla doldurup önüne koydum. İçkiyi içmek yerine beni izlemeye devam edince kaşlarımı çattım. "Ne var?"

Dudakları kıvrılacak gibi oldu, bunu durdurmak için onları yalamayı tercih etti. Gözlerim dudakalarına düştü bir an. Dolgun, vişne rengi dudaklara sahipti. Diliyle ıslattığı için şu an ıslak bir vişne gibi görünüyordu. "Eğer dudaklarıma biraz daha öyle bakarsan onları tüm vücudunda hissetmeni sağlarım."

Dudakları ağır çekimdeymiş gibi kıpırdanıp bu sözler sesinden döküldüğünde ben hala öylece bakıyordum çünkü dediğini algılamam uzun sürmüştü. Algılayabildiğimde ise irkilerek kendime gelmiş ve kuyu gibi kaprara gözlerine bakmıştım. Ama bu sefer de onun gözleri benim dudaklarımdaydı. İsteğimin dışında bir hareketle dudalarımı yaladığımda aniden dişlerini sıktı ve zaten içe çökük olan yanakları iyice çöktü, şimdi gözlerindeki kuyulardan yanaklarında da vardı. Ben belirginleşmiş çene kemiklerinin güzelliğine bakakalırken kulağıma gelen çıtırtı sesiyle kaşlarımı çattım ve gözlerimi aşağı indirdim. Siyah tezgah mermeri öyle bir sıkıyordu ki, parmak boğumları bembeyaz kesilmişti. Ve sanırım tezgahı çıtlatmıştı.

PENT⛧GRAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin