Şeytan tohumu.
Bir Havva kızının rahmine bir iblis tohumu olarak düştüğüm günden beri lanetliyim. Bir iblis tohumuyken şimdi o tohumları rahminde büyüten benim. Günde yüz şeytan tohumunu yeryüzüne bırakıp masum bebeklerin canını alan dişi iblis.
Lil...
Konyağı kafamı dikip su gibi içtim. Sikik bir baş dönmesinden başka boka yaradığı yoktu. Kendimi uyuşturmak, sikmek istediğim ama beni siken hislerin ağzını bantlamak için o kadar çok içiyordum ki, artık bağışıklık kazanmıştım. Sarhoş olamıyordum.
Kendimi uyuşturmanın başka yolu uyuşturucuydu ama ondan nefret ediyordum. Annemin şefkatli ellerini bir canavarın ellerine dönüştüren ve abimi elimden almasından korktuğum o şeyi içmeyecektim.
Bardağı masaya vurarak bıraktım ve kendime acıyarak güldüm. Abimi zaten kaybetmiştim.
Tıpkı bir orospu çocuğu gibi onun sevgilisine göz koymuştum.
Başımı iki yana sallarken az önce sırıtan dudaklarım aşağı büküldü, gözlerim kapandı ama göz kapaklarım yaşları tutmak için geç kaldı. "Hayır," diye fısıldadım kendi kendime. "Hayır göz koymadım." Siktiğimin yaşlarını durdurmak için dişlerimi sertçe dudaklarıma bastırdım.
Dudaklarım kanadı ama yaşlar durmadı.
"İsteyerek olmadı ki, isteyerek yapmadım ki," Avuçlarımı gözlerime acıtacak kadar bastırdım. Dudağımdaki kanı yaladıktan sonra hıçkırdım. "Durduramadım abi, elimde olsa yemin ederim durdururdum."
