fatale neredeyse 200k olmus bu basari hepimizin!!
bu arada olaylari falan unutan varsa bi onceki bolume 1 dakika 20 saniye baksa yeter iyi okumalar
*
perşembe
10.55
selim
alikapı çalınması. insan ya saygı duyduğu ya da itaat ettiği kapıyı çalardı. yüzyıllardır sebebi sorgulanmadan uygulanan bu evrensel gelenek karşı tarafın özel alanına müdahale etmekten doğan bir korku, kaçırılan bir toplantıya geç kalınmanın endişesi ya da hizmetine koşturduğunuz yabancı bir evde size maaş veren bedenin odasına girerken duyulan aşağılık duygusu ile doluydu fakat âdemevladının günlük hayatta karşılaştığı durum yalnızca ilkiydi.
selim yatağından, kapısının çalınmasıyla kalktı. geçen sene olsaydı muhtemelen ailesinden her kimse bu kapıyı çarparak açacaktı. kendi evinde kaldığı kısıtlı süre zarfında sabahın köründe yok yere kavgayla uyandırılmanın ve istenmediği bir yerde bağırılarak uyandırılmanın psikolojik şiddeti fazlaydı ve selim, bunun üzerinde bıraktığı tahribatı her zaman minimumda tutmaya çalışmış olsa da hâlâ bu dört duvar arasında bu çeşit bir saygıya alışmamıştı. "gir."
kapı yavaşça aralandı. "selim?" babasının sakallı yüzü aralıktan belirince selim iyice doğruldu ve ona baktı. "uyuyor muydun?" yumuşak bir ses tonuyla uyandırmış olmanın korkusuyla donanmış basit bir soru cümlesi.
"yok," yüzü kıpkırmızıydı. göz kapakları şişmiş ve mavi irisini bu kızıllığın içinde inanılmaz derecede net göstermişti. "...uyumuyordum." sesinin kırıklığının anlaşılmaması için en düşük tonda konuşuyordu.
kapıyı biraz daha açtı babası. "gireyim mi?" diye bir soru yöneltti ona.
ricalar ve saygı ile donanmış istekler, alışık değildi. "gir, baba." o kadar yorgundu ki babasının bunu görmemesi için gözlerini ona çeviremiyordu.
içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı. ona ilerlerken "ağladın mı sen?" diye sordu başını eğerek ona bakıp.
başını iki yana sallarken burnunu çekmişti. "hayır."
babası yatağa oturdu ve onun yüzüne dikkatlice baktı. kaşlarını çatıp onu en ufak detayına kadar incelerken "tercihler mi açıklanmış?" diye sordu yüzünde tuhaf bir ifadeyle. sanki her an kızacakmış gibi bakıyordu ona.
yutkundu ve başını salladı. "evet."
"olmamış mı bu sene?" netti. oldu veya olmadı, tek cevap. nereyi kazandın değil, kazandığın yer istediğin yer mi sorusuydu bu.
kaşlarını çatarak yere bakmaya devam etti. saatlerdir yatağında ağlayıp durmanın verdiği yoğun duyguyla boğazına gelen hıçkırığı yuttu. ankara'ya gitmek istemiyordu. hiç bilmediği bir yerde, sevdiği herkesten uzak kalıp bu seneleri kendine zehir etmek istemiyordu.
"selim," dedi babası uzanıp onun kolunu tutarak. "...istediğin yer olmadı mı?"
dudaklarını yaladı ve başını iki yana salladı. "hayır."
babasının eli kolundan yukarı içip onun omuzunu sıktı. "istediğin yere tutmuyor muydu puanın?"
"tutuyordu."
babası belli belirsiz gülümsedi. "ee o zaman?" diye sordu eli onun saçlarına çıkıp onu teselli etmek için başını okşarken. "listene mi yazmamışsın? elli kere kontrol etmedin mi oğlum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fatale
Short Storyali: mezuna kalmak zorundaydım ali: ama seninle aynı dört duvar arasında kalacağımı bilseydim tercih listemin en başına kars su ürünleri mühendisliği yazardım amk texting' boyxboy' küfür içerir hassas değerlere saygı minimum seviyededir #eşcinsel 1'...