Ayak seslerini duyduğumda neredeyse nefesimi tutacak gibi olmuştum. Normalde bu kadar gerilmezdim ama bu gelen Felix'ti. Babama yerimizi söyleyen kişi. Belki de bilmeden annemin ölümüne sebep olan kişi. Ona sinirli değildim çünkü hala babasının iyi biri olduğuna inanıyordu.
Benim odama girdiğinde ciddi anlamda nefes almayı bırakmıştım. Bir kaç kere her yeri dolaştıktan sonra odadan çıktı. Tuttuğum nefesimi almaya başlayıp yatağın altından çıktım.
Aşağıda ne oluyor çok merak ediyordum. Felix'in aşağıya indiğine emin olduktan sonra odadan çıkıp merdivenlerin bitişiğinde bekledim. Neler olduğunu duymam gerekiyordu sonuçta değil mi?
Chan'dan;
Üstümdeki gerginliği attıktan sonra yavaşça kapıyı açtım. "Nerede kaldın Chan? Neredeyse evde olmadığını düşünecektim."
Güler yüzümü hemen ortaya çıkartarak "Tuvaletteydim efendim üzgünüm ve hoşgeldiniz." Dedim.
Bu sırada arkada bekleyen kırmızı saçlar ilgimi çekmişti. İkisi de içeri girdiğinde bana hayretle bakan yüzü tanımıştım. Bu da yüzümde küçük bir sırıtmaya neden olmuştu.
"Biliyorsun bu ara çocuklarım herkes tarafından kaçırılmaya çalışılıyor. Bu dönemlerde kimseye güven olmaz."
Bakışlarımı Felix'ten çekip o şerefsize baktım ve başımı salladım. "Bu yüzden evini kontrol etmeye geldik. Yanlış anlama senden şüphelenmiyorum ama Felix her yeri gezmemiz gerektiğini düşünüyor."
Bakışlarımı yine Felix'e yönelttim. İmalı bir şekilde bakarak "Demek öyle." Dedim.
Felix gerginlikle "B-ben yukarıyı kontrol edeyim." Dedi ve koşarak yukarıya yöneldi.
Sırıtmayı keserek önümdeki şerefsize döndüm. "Bir şeyler içer miydiniz?" Teklifimi reddetiğinde omuzlarımı silktim. İşime gelirdi.
Bir kaç dakikanın sonunda Felix geri yanımıza döndü. "Chris, aslında ben senden bir şey isteyecektim."
Merakla "Tabii" dedim.
"Bir haftalığına yurt dışına gitmem gerekiyor ve Felix'i tek başına bırakmak istemiyorum. Bir sakıncası yoksa sende kalabilir mi?" Bakışlarım Felix'e geri döndüğünde korkuyla bana bakıyordu. Bu haline sırıttım.
Normalde kabul etmeyecektim ama sonradan aklıma gelen fikirle "Neden olmasın." Dedim. Felix'in gözleri hayretle büyüdü. Benimle kalmak istemediğini anlamak çok da zor değildi. Sonuçta zamanında onu kaçırmıştım değil mi?
"Çok teşekkür ederim Chris. Ben yarın eşyalarını yollarım." Bir şey değil dercesine kafamı salladıktan sonra oğluna veda etti ve evden çıktı.
"Seninle çok eğleneceğiz."
Jeongin'den;
Babamın gittiğine emin olduktan sonra aşağıya indim. Felix'in korkak bakışları hemen bana döndü. "Sen..."
"Beni özledin mi hyung?" Dedim tam karşısında durarak.
Kaşları anında çatıldı. "Babam her yerde seni arıyor ve sen ondan saklanıyor musun? Bir de bana babamı kötülüyorsun."
Histerik bir kahkaha attım. "Babamın beni neden aradığını bilmiyorsun!"
Benim gibi o da bağırmaya başladı. "Oğlusun sen onun, tabiki arayacak!"
Yakalarına yapışarak "Pollyannacılığı kes. Onun neler yaptığını sana bir bir anlattım ve sen gidip ona yerimizi söyledin! Sonucu ne oldu biliyor musun?" Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mom°Jeongchan° ✓
FanfictionJeongin'in annesinin ona verdiği görevleri tamamlaması gerekiyordu.