"Bekle!" Deyip göğüsünden biraz ittirdim onu. Nasıl bu pozisyona gelmiştik bilmiyordum ama ben yatağa boylu boyunca uzanmıştım ve Chan de üstümdeydi. Üstelik bacaklarımı beline sarmıştım.
Nefeslerim düzene girdiğinde bacaklarımı indirdim ve yutkunarak hala yakın bir mesafeden bana bakan Chan'a bakışlarımı çevirdim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. "Bir şey demen gerekmiyor mu?"
Tek kaşı havaya kalkarken sırıtarak "Ne gibi bir şey?" Diye sordu. Bu sefer benim kaşlarım havalanırken "Dalga mı geçiyorsun?" Diye sordum.
Öylesine öptüğünü düşünmüyordum açıkcası. Uzun zamandır olan aramızdaki çekim sonunda patlak vermiş olmalıydı. Belki de Jisung'la konuşurken gaza gelmişti ya da Changbin yine boş boş konuşmuş olmalıydı. Sonuç olarak benim hissettiğim bir şeyler vardı. Peki ya onun?
"Bir şey diyecek misin yoksa gideyim mi?" Dedim tehdit edercesine. Eğer cevap vermezse gideceğimi çok iyi biliyordu.
"Ben-" Chan'ın konuşması kapının sert bir şekilde açılması ve Jisung'un deli gibi bağırması ile bölünmüştü.
"Jeo- Oha, yaşım yükseldi sanırım!" Deyip arkasını döndüğünde Hyunjin de girmiş ve bizim pozisyonumuza bakıp "Oğlum biz dalga geçiyorduk ciddiye mi aldınız lan yoksa?"
Yatakta geriye doğru kayıp sinirle söylenmeye başladım. "Ya bir yürüyün gidin ya!"
Chan ise beni hiç takmayarak yatakta oturur pozisyona geçip delici bakışlarını ikiliye yolladı. "Ne için böldünüz bakalım bizi?"
"Ha dur. Onu hep unuttuk biz. Juyeon hakkında bilgi arıyorduk da bir şey fark ettik ama isterseniz siz devam edin sonra gösteririz biz size." Jisung'un yüzündeki hınzır gülümsemeye bakıp iç çektim. Yine ağzına laf vermiştim.
"Bana uyar!" Dedi Chan bana gülümserken.
"Bana uymaz." Dedim ona baygın bakışlar atarken.
"Niye ya?" Yüzünü acıklı bir ifade bürümüş yavru köpek bakışları atıyordu. Böyle tatlı bir ifadeyi yaptığını ilk defa görüyordum. Hoşuma gitmişti.
Jisung gözlerini büyütüp "Oha sen kimsin ve Chan hyunguma ne yaptın?" Diye sorunca Chan'ın yüzündeki o sevimli ifade gitmişti. Eline bir yastığı alıp sertçe Jisung'a fırlattı ve "Hemen çıkın odadan yoksa leşinizi polislere kargolarım!"
Gerçekçi bir tehdit. Şahsen Jisung olsaydım Chan'ın öldürücü bakışlarına maruz kalmaktansa çeker giderdim. Ama ben Jeongindim ve bu maldan kaçacağıma bileklerimi keserdim daha iyi.
Hyunjin ve Jisung usulca odadan çıktığında Chan ile yeniden baş başa kaldık. Ayağa kalkıp kapıyı kitledikten sonra geri yanıma gelip sırıttı. "Ne duymayı bekliyorsun küçük tilki?"
"Birincisi ben küçük değilim, ikincisi sence neyi bekliyor olabilirim? Bir o beynini yor, fırtına yap. Bul bakalım neyi bekliyormuşum." Neyi beklediğimi çok iyi bildiğine emindim ama şerefsizdi, öküzdü, ayıydı. Yani anlamamazlıktan geliyordu.
Durduk yere kahkaha atmaya başlayınca kaşlarımı çattım. "Komik mi?" Beni bir anda kendine çekip sarılmaya başlarken onu ittirmeye çalıştım ama hayvan gibi sarıldığı için hiçbir işe yaramıyordu.
"Ah, cidden! Yanında sanki bambaşka bir yönüm öne çıkıyor. Böyle istemsizce yumuşuyorum biliyor musun? Bir suikastçıyı pofuduk bir kurta çevirdin yani tebrik ederim." Eliyle alkış sesleri çıkartmaya çalışıyordu ama arada ben olduğum için ne kadar başarılıydı bilemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mom°Jeongchan° ✓
FanficJeongin'in annesinin ona verdiği görevleri tamamlaması gerekiyordu.